instagram twitter linkedin github youtube

23.2.18

Çörek Otu nedir? Faydaları nelerdir?

Çörek otu, binlerce yıldır bütün dünyada hastalıkların tedavisinde kullanılmaktadır. Latince Nigella Sative olarak isimlendirilen çörek otunun tedavi ettiği hastalıkları ve insan sağlığına olan faydalarını bu yazımızda detaylı olarak ele alacağız. Bu yazıyı okuduktan sonra belki de varlığından haberdar bile olmadığınız çörek otunun o muhteşem gücü karşısında siz de şaşırıp kalacaksınız. En baştan söylemeliyim ki, bu yazıda yer alan bilgiler kulaktan duyma hurafeleri içermez. Bu yazıyı onlarca yabancı kaynağı tarayarak hazırladık. Dünya çapında çörek otuyla ilgili olarak bilim adamlarının yaptığı çalışmaların sonuçlarını görünce en az benim kadar şaşıracağınızdan hiç şüphem yok.

Çörek otunu bu kadar değerli  kılan şey, tabii ki içerdiği vitamin ve minerallerdir. İnsan sağlığına şaşırtıcı şekilde sağladığı katkı ve hastalıkların tedavisinde ilaç olarak kullanılan çok zengin ve güçlü vitamin ve mineraller şu şekildedir;

Vitamin olarak A, H, C, B1, B2 ve B6 içerir. Mineral olarak ise; selenyum, çinko, magnezyum içeren çörek otunun içerdiği en önemli bileşim ise thymol türevidir.

Aktif madde olarak thymoquinon, uçucu olmayan yağlar ve nigellon içeren çörek otu bunların yanı sıra, palmitik asit, linoelik asit, oleic asit, sodyum, potasyum, kalsiyum, çinko, demir ,magnezyum, bakır, fosfor ve selenyum, A vitamini, B vitamini ve C vitamini içerir.

Thymoquinone, çörek otunun önemli bir bileşeni olarak,  birçok hastalık için şifa kaynağıdır. Bronşit, alerji, artrite, astım, romatizma gibi hastalıkların şiddetini azaltıcı, kan şekeri düşürücü ve ürik asit azaltıcı etki sağlar.

Çörek otunda ortalama %38 karbonhidrat, %35 çeşitli yağlar, %21 albümin bulunmaktadır. Geriye kalan %6’lık  kısım ise, birbirinden farklı yüze yakın maddeden oluşur.

Çörek Otunun Sağlığa Faydaları
Çörek otunun insan sağlığına faydalarını bu yazıya sığdırabilir miyim ya da bunu başaran bir makale var mı bilemiyorum. Çünkü bu konuyla alakalı taradığımız bütün kaynaklarda karşımıza çıkan bilgiler eşsiz, önemli ve çok değerli. US National Library of Medicine National Institutes of Health (Birleşik Devletler Ulusal Tıp Kütüphanesi) çörek otuyla alakalı 1964-2014 yılları arasında dünya çapında yapılan tam 625 bilimsel araştırma sonuçlarını resmi web sitelerinde yayınlamışlardır ve bilimsel çalışmanın inanılmaz sonuçları var.

Dünya çapında bütün laboratuvar çalışmaları; çörek otunun insan sağlığına faydalarını ortaya çıkarmak, hastalıkların tedavisinde nasıl kullanılacağını belirtmek için yapılmaktadır ve bu çalışmalar yardımıyla önemli sonuçlar ortaya çıkarılmıştır. Fakat son yıllarda yapılan araştırma sonuçlarını okuduğunuzda sizler bile okuduklarınıza inanamayacaksınız.

Astım: 2010 yılında yapılan bir dizi laboratuvar çalışması sonucunda çörek otunun astım hastalığına yönelik olumlu etkilerinin olduğu kanıtlandı ve bu araştırma sonucu Phytomedicine dergisinde yayınlandı. Bilim adamları tarafından yapılan diğer araştırmalar çörek otu yağının ihtiva ettiği antienflamatuar özelliğin solunum yolu adalelerini genişlettiği tespit edilmiştir, diğer bir ifade ile astım tedavisine yardımcı olmaktadır.

Astım atakları olduğu zaman bir fincan kahve ile karıştırılarak sabah ve akşam içilir. 2 gün bunu yapınca astım atağınızı geçiştirir.

Çörek otu yağı astım tedavisinde kullanılır: Çörek otu yağını göğüs ve sırt kısmına uygulayın veya kaynar suya bir tatlı kaşığı çörek otu yağı karıştırın günde iki kere buharını soluyun.

Çörek otunun kapsül halinde sabah ve akşam 2 kere yemekten 1 veya 2 saat önce alın eğer mide de ülser var ise yemekten 2 saat sonra alın.

Yüksek Tansiyon: Fundamentals of Clinical Pharmacology (Klinik Farmakolojisi’nin Temelleri) adlı dergide yayınlanan laboratuvar araştırmaları sonucu göstermektedir ki, çörek otu yüksek tansiyonu düşürme noktasında önemli bir fonksiyon üstlenmektedir. Yüksek tansiyon sorunu yaşayanlar 0.6 mg miktarda çörek otu alarak tansiyonlarının düşmesini sağlayabilir ve bu aynı zamanda idrarın sökülmesine yardımcı olur.

 Boğaz Ağrısı: Çörek otu bademcik ve boğaz iltihaplarına da iyi gelmektedir.

 Radyasyon Hasarı: Çörek otunun içerdiği thymoquinone bileşeninin radyasyon yüzünden hasar gören beyin dokularını koruduğu kısa bir süre önce yapılan bilimsel deneylerle ortaya konulmuştur. Araştırmacılar elde ettikleri sonuçlara dayanarak radyasyona bağlı nitrozatif strese karşı çörek otu ‘‘açık bir  koruma sağlamaktadır’’ açıklamasını yapmışlardır.

 Morfin Bağımlılığı ve Toksisite Önleme: Ancient Science of Life derginde yayınlanan araştırma sonuçlarında çörek otunun morfin zehirlenmesini ve bağımlılık endeksiyonunu azalttığı ortaya konulmuştur. Bazı araştırmacılar , madde bağımlığına derman olabileceğini iddia etmekteler.

Kimyasal Silahlara Karşı Korunma: İran İslam Cumhuriyeti, Meşhed Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde yapılan bilimsel araştırmaların sonucu inanılmaz bir gerçeği ortaya koymuştur. US National Library of Medicine National Institutes of Health (Birleşik Devletler Ulusal Tıp Kütüphanesi) resmi web sitesinde de yayınlanan araştırma sonuçları, kimyasal saldırıya maruz kalanların hırıltı dahil, karşılaştırılırdı semptomları azaltıcı hatta tedavi edici etkileri bulundu.

 Sedef Hastalığı: Sedef inflamasyona, topikal olarak uygulanması durumunda, çörek otu, epidermal kalınlığı arttırmayı ve patlamaları yatıştırmayı başardığı bilimsel olarak kanıtlandı.

 Parkinson Hastalığı : Neuroscience Letters’da yayınlanan araştırma sonuçlarına göre, thymoquinon özünün parkinsona bağlı toksisite nöronlarını koruduğu gözlemlenmiştir.

  Karaciğer Hastalığı: Halk tarafından çörek otunun karaciğeri bazı zehirlenme türlerinden koruduğu bilinmektedir. Bu konuyla alakalı olarak yapılan bilimsel araştırmalar bu bilginin doğru olduğunu ispatlamıştır. Yapılan araştırmalar, çörek otunun karaciğer üzerine karbon tetrachloridin zehirli etkisini azalttığını ortaya koymuştur. Bununla birlikte çörek otunun karaciğer kanserinden korunmak için etkili bir yöntem olduğu anlaşılmıştır.

 Kolon Kanseri: 2003 yılında Nutr Cancer dergisinde yayınlanan, Mısır Tanta Üniversitesi’nde yapılan araştırma sonuçlarına göre, fareler üzerinde uygulanan deneylerin sonucunda çörek otunun kolon kanserinin oluşmasını güçlü şekilde engellediği ortaya çıkarılmıştır.

 Meme Kanseri: Birleşik Devletler Mississipi Üniversitesi’nde yapılan deneyler sonucunda meme kanserine neden olan kanser hücreleri yavaşlatmada başarılı olduğu ortaya konmuştur.

Şeker Hastalığı: Tohoku J Exp Med Dergisinde yayınlanan laboratuvar çalışmaları sonucuna göre, Türkiye 100. Yıl Üniversitesinde, araştırmacılar tarafından fareler üzerinde yapılan deneyler sonucu çörek otu yağının kan şekerini düşürme noktasında önemli rol aldığı ortaya konulmuştur. Aynı deney daha sonraki yıllarda Yeni Zelenda’da tavşanlar üzerinde yapılmış ve aynı sonuç alınmış, bununla birlikte damar sertliğinin ortadan kaldırılması noktasında da önemli faktör olabileceği ispatlanmıştır.

Alerjik Hastalıklar: Almanya’da yapılan çalışmada alerjik astım ve egzama hastası olan 152 kişiye her gün 40-80 mg çörek otu yağı içeren kapsüller verilerek tedavi edilmişlerdir.

Hafıza Kuvvetlendirir:  Bir bardak içerisinde naneye 8-10 damla çörek otu yağı damlatılır. günde iki defa içilir.

Hormon Dengesini Sağlar:  Bir ay boyunca öğütülmüş çörek otu 10-20 mg arı sütü ve 30-35 gram bal karıştırılarak ağızda eritilmek suretiyle yutulur.

Böbrek Safrataşı Eritme: Kahve fincanı öğütülmüş çörek otu ve yine bir kahve fincanı doğal bal karıştırılır ve 3 baş sarımsak bu karışıma ilave edilir ve 7 gün boyunca günde 3 defa 50-100 gram limon suyu ile birlikte tüketilir.

Çörek Otunun Kullanımı ve Dozu

Yukarıda belirttiğimiz gibi, çörek otunun kullanımı ve dozunun ayarlanması, ne zaman ve nasıl kullanılması gerektiğinin çok önemli olduğunu yazmıştık.  Bu uyarıyla birlikte hamile kadınların kesinlikle kullanmaması gerektiğini tekrar hatırlatalım.

Çörek Otu Tohumun Kullanımı: Günde 2 gram, yada 1 tatlı kaşığı şeklinde tüketilebilir.

Çörek otu yağının faydalarıÇörek Otu Yağının Faydaları:
Çörek otu, çok farklı güzel kokulu yağları, vitamini, enzim ve elementleri içerisinde barındır, bu yüzden sağlığa faydalıdır.  Bağışıklık sistemini enfeksiyon ve alerjik hastalıklara karşı güçlendirdiği için vücudu kronik hastalıklardan korur. Bütün bu faydaları sağlamasının en önemli nedeni içerdiği %58 oranındaki Omega 3 ve Omega 8 dir.

Çörek Otu Yağının Faydaları: Çörek otu yağının faydaları saymakla bitmez:

– Bağışıklık sitemini güçlendirir.

-Anne sütünün artmasına yardımcı olur.

– Hücreleri yeniler.

-Cildi nemlendirir.

– Mikropları ve mantarları öldürür.

– Solunum borusunu genişleterek nefes almayı kolaylaştırır.

– Kanser hastalığına karşı koruyucu özelliği vardır.

– Kan şekerini düzenler.

– Yorgunluğu alır ve vücudu güçlendirir.

– Damar sertiliği ve tıkanıklığını giderir.

– Kolesterol ve tansiyonun normalleşmesini sağlar.

– Savunma sistemini güçlendirir, alerjilere ve hastalıklara kaşı bünyeyi korur.

– Ruh sağlığını ve hormon sitemini korur.

– Grip, nezle soğuk algınlığı, baş ağrısına karşılık buruna 3  damla damlatılarak hastalıklar giderilir. Eğer kulak iltihabı var ise aynı işlem kulak için yapılır. Göze damlatıldığında mikropları öldürür.

–  Sinüziti olanlar için buruna sabah ve akşam iki kere 1 veya 2 damla 2 hafta boyunca damlatılır.

Çörek Otu Yağının Yapımı: Çörek otu (tohum değil) çok iyi bir şekilde kıyılır ve bir şişenin ağzına kadar doldurulur. Sonra üzerine ağzına kadar gelecek şekilde saf zeytinyağı eklenir. Daha sonra şişenin ağzı sıkı bir şekilde kapatıldıktan sonra iki hafta güneş görecek şekilde veya sıcak bir mekanda bekletilir.

Diğer bir yöntem: 200 gram zeytin yağı ile 30 gram öğütülmüş çörek otu tohumu karıştırılır ve 7 gün beklemeye bırakılır. 7 gün sonra iyice süzülür.  Süzme işlemi dikkatle yapılmalıdır, 3-4 kere ve birkaç kat tülbentte yapılması daha iyidir.  Bu şekilde hazırlanan çörek otu yağı salata ve yemeklere katılabilir veya vücudun ağrıyan kısımların uygulanabilir. Cilt ve saç sorunları yaşayanlar cilt ve saçlarına sürebilirler.


Çörek Otu Yağının Kullanımı: 5 damla halinde veya bir çay kaşığı bir miktar su ile alınır.

Tane olarak satın alınan çörek otlarının yüzey kısımları mumla kaplı olduğundan dolayı sindirilmesi çok zordur. Öğütülmüş olarak, hazır  satılan çörek otu yenilmez, bu şekilde satılan çörek otları çok zararlıdır. Günde 2 defa sabah ve akşam yemeklerden 30 dakika önce aç karınla tüketilmelidir. Ya ağızda çiğneyerek tüketilmelidir veya yeni öğütülmüş olmalıdır.

Çörek  Otunun Zararları

Çörek otunu kesinlikle bilinçsiz bir şekilde kullanmayın ve bir hastalığınız için kullanıyorsanız bunu tedavi olduğunuz doktorunuza mutlaka söyleyin. Eğer sürekli çörek otu kullanıyorsanız belirli periyotlarda tahlil yaptırmayı ihmal etmeyin.
Aşırı şekilde çörek otu tüketimi bağırsaklardaki faydalı bakterileri öldürdüğü için kabızlık veya ishale neden olabilir.
Eğer tansiyon düşürücü ve idrar söktürücü ilaçlar kullanıyorsanız ve ek olarak çörek otu tüketmeye başlarsanız ilaçların etkisini arttırmış olursunuz. Bu şekilde kullanımdan kaçının.
Çörek otu kullanıldığı zamanlar başka hastalıklardan tedavi görüyorsanız bu durum tedaviyi olumsuz yönde etkilemez ama bazı durumlarda (ışın tedavisi) çörek otu tüketimine son verilmelidir.
Çörek otunun kan şekerini düşürme özelliği olduğundan dolayı, kan şekeri sorunu olanlar çörek otunu kullanmadan önce önlemlerini almalıdırlar.
Yüksek dozda çörek otu almamaya çalışın. Aksi durumda karaciğer ve böbreklerinize zarar verebilirsiniz. Ağızdan içerek alınması gereken çörek otu yağının kokusu hoş, parlak ve sarı renkli, akıcı ve sade olmasına dikkat edilmesi gerekir aksi durumda içilmezler. Bununla birlikte çörek otu tohumları alınırken büyük olmaları önemlidir.

Zencefil nedir ? Faydaları nelerdir?

Zencefilin sağlığa faydaları  çok eski zamanlardan beri bilinmektedir ve bitkisel ilaç olarak kullanılmaktadır.  Zencefil Güneydoğu Asya kökenli bir bitki türüdür ve daha sonra Asya ve diğer tropikal  Asya bölgelerine yayılmıştır. Zencefil bir metre boyuna kadar büyüyebilen taze ya da kurutularak tüketilebilen bir bitki türüdür.

Şifa kaynağı çok yüksek olan zencefil, yemeklerde ve Asya bölgesinde turşu olarak da kullanılır. Yüksek derecede uçucu yağlar içeren zencefil aynı şekilde yüksek vitamin ve besin kaynağıdır.

Zencefilin %3’ünü uçucu yağlar oluşturur ve tadını phenylpropanoid adındaki maddelerden alır. Bunun dışında zengin bir B3, B6, demir, kalsiyum, fosfor, sodyum, potasyum, magnezyum minerallerini içermektedir. Bunların dışında zencefil ayrıca leysin, treonin, triptofan, valin, fenilalanin gibi amino asitler içermektedir.

Zencefilin Sağlığa Faydaları
Zencefilin ilaç sektöründe kullanılmasının yanı sıra, hastalıklar esnasında kısa zamanda sonuçlar alabilmek için alternatif tıp tarafından da kullanılmaktadır. İçerdiği zengin vitamin ve besinler yardımıyla hastalıklarla mücadele ve korunma için de önemli bir bitkidir.

Zencefilin Kana Faydaları: Zencefil normal kan sirkülasyonunu korur. İçerdiği krom, çinko ve magnezyum kan akışını hızlandırdığı gibi aşırı terleme, ateş ve titremeyi önler. Ayrıca vücudun sıcaklığını dengeler.
Zencefilin Mideye Faydaları: Zencefilin mide bulantılarına ve kusmalara karşı etkili olduğu bilinmektedir. Kesin olarak nedeni bilinmiyor fakat deniz harbiyeleri üzerinde yapılan araştırmalar sonucu bu ispatlanmıştır. Mide ve pankreas enzimlerini uyarıcı özelliğinden dolayı vücutta emilimi arttırır.
Zencefilin Soğuk Algınlığına Faydaları: Zencefil Asya bölgesinde binlerce yıldır soğuk algınlığı ve gribe karşı doğal tedavi yöntemi olarak kullanılmaktadır. University of Maryland Tıp Merkezi yaptığı araştırmalar sonucu soğuk ve grip algınlığına karşı parçalanmış 2 yemek kaşığı zencefilin çok iyi geldiğini ortaya koymuştur. Bu şekilde günde 2-3 kere tüketilen zencefil sayesinde kısa sürede grip ve soğuk algınlığından kurtulmak mümkündür.
Zencefilin Hazma Faydaları: Mide hastalıklarıyla çok iyi mücadele eder. Zencefil gıda emilimini arttırarak hazmı destekler, böylece olası mide ağrılarından korur. Zencefil inflamasyonu düşürücü özelliği vardır.
Zencefilin Kolon Kanserine Faydaları: Kolon kanserini önlemede önemli bir rol üstlenir. Modern tıp, özellikle Minnesota Üniversitesinde yapılan bir çalışmada zencefil kolorektal kanser hücrelerinin büyümesini yavaşlattığı tespit edilmiştir.
Zencefilin Ağrı ve İltihaplara Faydaları: Ağrı ve iltihabı azaltır. Zencefil, bilinen en güçlü antienflamatuvar maddeler içerdiğinden dolayı doğal ve çok güçlü bir ağrı kesicidir.
Zencefilin Solunum Yollarına Faydaları: Solunum yolu hastalıklarını tedavi eder. Eğer sürekli öksürme sorununuz varsa mutlaka zencefil tüketmelisiniz. Zencefil, içerdiği besin maddelerinin yardımıyla ciğerleri genişletir, mukuslara etki eder ve daha rahat nefes alıp vermenizi sağlar. Bunun yanında doğal bir balgam söktürücüdür, balgamların gevşemesini ve atılmasını sağlar.
Zencefilin Yumurtalık Kanserine Faydaları: Yumurtalık kanseri tedavisine destek olur. Toz zencefil yumurtalık hücrelerinin ölümüne neden olan kanser hücrelerini öldürme özelliğine sahiptir.
Zencefilin Bağışıklık Sistemine Faydaları: Bağışıklık sitemini güçlendirir. Düzenli olarak günde bir miktar zencefil tüketmek arterlerde meydana gelen yağlanmaları engeller ve felç riskini düşürür. Bunun yanı sıra midede meydana gelebilecek bakteriyel enfeksiyonlara karşı bizi korur, öksürük ve boğaz tahrişlerini giderir,
Zencefilin Bulantıya Faydaları: Sabahları meydana gelen ve bazı kişilerde kronik olarak görülen mide bulantılarına iyi gelir.
Zencefilin Kusmaya Faydaları: Bulantı ve kusmaya iyi gelir. Zencefil özellikle denizlerde meydana gelen bulantı ve kusmalara karşı iyi gelir. Hamilelik döneminde şiddetli şekilde bulantı ve kusma problemi yaşayan kadınlar için iyi geldiği bilinmektedir.
Zencefilin Şeker Hastalığına Faydaları: Zencefil şeker hastalarına iyi gelmektedir ve ayrıca kandaki yağ düzeyini düşürerek damarları korur.

Zencefil Çayının Faydaları:
Zencefil çayının iki şekilde faydasını görüyoruz: Birisi hastalıkları önleme diğeri ise tedavi. Bazı hastalıklar için tedavi özelliği olan Zencefil çayı bazı hastalıklar için ise koruma görevi üstleniyor.

Zencefil Çayı Kanserle Savaşır. Yapılan araştırmalar zencefil çayının yumurtalık hücrelerini öldüren kanser hücrelerini yok ettiğini ortaya koymuştur. Hatta daha umut verici özelliği ise yumurtalık hücrelerine saldıran kanser hücrelerine karşı bir kalkan görevi üstlenir.
Bağırsak Sendromuna iyi gelir. Bağırsak sendromundan muzdarip olan kişiler yemeklerde salatalarda zencefil kökü kullanmanın yanında zencefil çayı tüketerek bu sorunu aşabilirler.
Alzheimer Hastalığından korur. Ailenizde alzheimer hastasının olması sizi endişelendirmesin.  Beyin hücrelerinin fonksiyonlarını yitirmesinden dolayı meydana gelen hastalığın en önemli korunma yöntemlerinden birisi düzenli olarak zencefil çayı tüketmektir.
Sindirim sistemine faydalıdır. Zencefil çayı sindirim ve hazım sorunu olanlar için iyi bir şifa kaynağıdır. Midenin asit üretme problemlerinde de zencefil çayının ciddi yardımı vardır. Bu özelliğinden dolayı kilo vermek isteyenlerin en önemli yardımcılarından birisi şüphesiz zencefil çayıdır.
Kasları rahatlatır. Zencefil çayı yorgun kasları güçlendirir ve kaslarda yağ oranını ayarlar.
Zencefil Çayı sinüsleri temizler. Zencefil çayının sinüsleri temizlediği çok az bilinen bir gerçektir. Fakat sürekli olarak tüketilmesi sinüs sorunu yaşayanlar için önemli bir yardımcı bitkidir.
Bağışıklık sitemini güçlendirir. İçerdiği zengin besin maddeleri ve vitaminler sayesinde hastalıklarla mücadele etmesi için bağışıklığı güçlendirir ve sürekli zinde kalmanızı sağlar.
Sakinleştirici özelliği vardır. Zencefil çayının sinirler üzerinde de  etkisi önemli derecededir. Sinir hücrelerinin yenilenmesine yardımcı olurken, sinirsel hastalıklardan koruyucu özelliği vardır.
Zencefilin Sağlığa Zararları:
Genel anlamda zencefilin bir zararının olduğu söylenemez fakat bazı özel durumlarda kullanımının kısıtlanması veya tamamen bırakılması önerilir.  Özellikle bazı hastalıkların tedavi sürecinde kullanılan ilaçlarla birlikte alındığında bazı yan etkileri olabilir.

Eğer bir hastalıktan dolayı ilaç alıyorsanız mutlaka kullanmadan önce zencefil tüketimi  için doktorunuzdan bilgi alın.
Eğer kanama bozukluğu gibi sorunlar yaşıyorsanız aspirin veya warfarin gibi ilaçlarla zencefili kesinlikle almamalısınız.
Çok nadirdir ama zencefilin bazı yan etkileri vardır: Mide yanması, ishal,ağız tahrişi gibi.
 Tavsiyeler:  Zencefil kurutulabilir olduğu için uzun süre saklama imkanı vardır, bu yüzden yıl boyunca tüketmek mümkün.  Fakat zencefilin doğru muhafaza edilmesi gerekir. Serin ve kuru yerlerde saklanmalıdır, nemli ortamlarda zencefil saklanmaz, iki veya üç hafta buzdolabında saklanabilir.


Zerdeçal nedir ? Faydaları nedir?

Zerdeçalın Faydaları

Daha çok yemeklerde baharat olarak kullanılan zerdeçal, zencefilgiller familyasındandır. Ana vatanı Doğu Hindistan’dır. Diğer bir adı da Hindistan Safranı olan çok yıllık bir bitkidir. Sarı renkte olan çiçeklerinin yanında yaprakları sivridir. Safrana benzeyen boyalı bir madde çıkartılmaktadır. Bitkinin sap kısmında bulunan kökü andıran uzantılardan zerdeçal tozu yapılmaktadır. Zerdeçal yemeklere ve kumaşlara renk vermek amacı ile de kullanılmaktadır.

Demir, potasyum, B6 ile C vitamini, manganez ve değerli mineraller içermektedir.

Zerdeçalın Sağlığa Faydaları
Çok eski yıllardan bu yana şifa kaynağı olarak kullanılmakta olan zerdeçal; kolon kanseri, meme kanseri ile cilt kanserinin ve prostat kanserinin önlenmesinde önemli rol oynamaktadır. İçeriğinde yer alan kurkumin ayrıca kansere yakalanan kişilerde kanser hücrelerinin yayılmasını da geciktirmektedir. İlerleyen yaş ile birlikte gelen bunama ve alzheimera yakalanma riskini büyük oranda azaltmaktadır. Antibakteriyel özelliği sayesinde haricen uygulanarak cilt üzerindeki yaraların tedavi edilmesinde etkilidir. Antioksidan etkisi sayesinde vücutta biriken zararlı maddelerin dışarı atılmasını sağlar. Kanı temizleyerek damar tıkanıklığını engeller. Kalp rahatsızlığı riskini azaltır.

Zerdeçalın Kanser Tedavisine Faydaları: Amansız bir hastalık olarak görülen kanserin doğal yollar ile tedavi edilmesi aşamasında ilk akla gelen zerdeçaldır. Kanserli hücreler ile mücadele ederek hücre yenilenmesini hızlı bir şekilde destekleyen zerdeçal prostat kanseri, kolon kanseri, meme kanseri gibi ülkemizde de sık sık görülmekte olan kanser türleri ile mücadele edilmesini sağlayan en etkili ve en doğal yöntemlerden birisidir.

Zerdeçal Romatizma Ağrılarını Giderir:

Zerdeçal, antienflamatuar özellikleri yardımıyla osteoartrit ve romatoid arterit sorunlarını giderebilir. Buna ek olarak, zerdeçalın antioksidan özelliği  hücrelere zarar veren serbest radikalleri yok eder. Bunun yanında hafif eklem ağrılarına, romatizma ağrılarına ve iltihaplara iyi gelir, ağrıları giderebilir.

Zerdeçal Diyabeti Dengeler: Zerdeçal orta düzey diyabet sorunların giderir, insülin görevi gördüğü için  kan şekerini sağlıklı bir seviyede tutar. Bir başka önemli yararı ise tip 2 diyabetin başlamasını önleyebilir.

Zerdeçal Kolesterol Seviyesini Dengeler: Araştırmalar gıda olarak zerdeçalın kolesterol seviyesini dengelediğini ortaya koymuştur.

Bağışıklık Sistemini Güçlendirir: Vücudun bağışıklık sistemini uyaran yardımcı lipopolisakkarit olarak bilinen bir madde içerir. Bu madde bakterilere, iltihap ve  serbest radikallere karşı etkilidir. Eğer bir soğuk, öksürük veya grip sorununuz var ise ılık bir bardak süte bir çay kaşığı zerdeçal tozu karıştırın ve için. Bu kendinizi daha iyi hissetmenizi sağlayacaktır.

Zerdeçal Bağışıklık Sistemini Güçlendirir: Zerdeçal doğal bir antiseptik ve antibakteriyel madde olarak değerlendirilebilir ve etkili bir dezenfekte aracı olarak kullanılabilmektedir. Kesik ve yanık yaralarının üzerine zerdeçal tozu serperek mikrop kapmasını engelleyebilir ve daha hızlı iyileşmesini sağlayabilirsiniz.

Zerdeçal Kilo Vermeye Yardımcı Olur: Zerdeçal tozu ideal vücut ağırlığının korunması için çok faydalı olabilir. Obezite ve diğer kilo ilgili hastalıkları tedavi amaçlı olarak zerdeçal çayı kullanılabilir. Yemek esnasından bir çay kaşığı zerdeçal tozu tüketmek yeterli olacaktır.

Zerdeçal Alzheimer Hastalığı Önleyebilir: Bir beyin hastalığı olan alzheimer hastalığını giderebilir. Beyinde oksijen artışını hızlandırarak hastalığın ilerlemesini yavaşlatabilir hatta durdurabilir.

Zerdeçal  Sindirim Sistemi Sağlığını Korur: Safra kesesine inanılmaz faydaları vardır, şişkinlik ve gaz sorunlarını giderebilir. Çiğ bir şekilde zerdeçal tüketimi sindirim sistemi sorunlarının ortadan kalkmasına yardımcı olabilir.

Karaciğer Hastalıklarına İyi Gelir: Vücutta bulunan toksinlerin temizlenmesine yardımcı olur. Zerdeçal aynı zamanda kan dolaşımını hızlandırarak vücut ısısının korunmasını sağlar, bünyenin daha hızlı temizlenmesine yardımcı olur.

Zerdeçal Suyunun Faydaları:
Zerdeçalı güçlü bir kaynak yapan içerdiği 300’den fazla antioksidandır. Ham zerdeçal tüketimi sağlık açısından daha faydalıdır. Sütle seyreltilerek tüketmek de mümkün.



Artrit tıbbi müdahale gerektirebilen ağır bir kemik bozukluğu hastalığıdır. Zerdeçal suyu artrit hastalığına yakalanma riskini azaltır.
Alzheimer hastalığı kişinin kademeli hafıza kaybına uğramasına neden olur ve düzenli zerdeçal tüketimi bu hastalığa yakalanma riskini azaltır.
Zerdeçal suyunun kanseri önleyici özelliği vardır.
Sindirim sistemi rahatsızlığını giderebilir. Zerdeçal suyu bünyede metabolik oranı arttırarak hazmı kolaylaştırır.
İçerdiği zengin asitler mide sağlığı için faydalıdır. Midenin ihtiyaç duyduğu asit ve asit oranını dengeler.
Vücutta kan enfeksiyonlarına neden olan toksinlerin dışarı atılmasını sağlar.
Karaciğer sağlığını koruyan bileşen ve maddeler içerir.
Kolesterolü dengelemeye yardımcı olur.
Kanda şeker seviyesini dengeleyerek diyabet hastalığına yakalanma riskini azaltır.

Zerdeçal Çayının Faydaları
Zerdeçal çayı eski çağlardan itibaren hastalıkları tedavi amaçlı olarak kullanılmaktadır. Günümüzde yapılan birçok bilimsel araştırma sağlığa faydalarını ispatlamıştır. Bunlardan başlıcalarını şu şekilde sıralayabiliriz:

Etkili bir antioksidan olduğundan dolayı neredeyse bütün organları korur.
Zerdeçal çayı kan pıhtılaşmasını önler.
Bütün vücudu temizleyebilen zerdeçal çayı özellikle karaciğere çok yardımcı olur.
Mide ekşimesi, gastrit gibi sindirim sistemi sorunlarını giderir.
Çok iyi bir antidepresandır, sinirleri ve kasları güçlendirir, sakinleştirir.
Kilo vermeye yardımcı olur.


Zerdeçalin Zararları: Zerdeçal aşırı kullanılmadığı sürece sağlıklı bir besin kaynağıdır. Bunun yanında bünyeye göre yan etkileri değişebilir. Genelde tüketimine dikkat edilmesinde fayda var. Aşırı ve yanlış kullanılması durumunda şu sağlık sorunlarıyla karşılaşmak mümkün:

Baharatlara karşı duyarlı kişilerde kramp ve gaz sorunlarına neden obilir.
Aşırı kullanılması durumunda kalp çarpıntısına neden olabilir.
Çok fazla tüketildiğinde kusmaya neden olabilir.
Kanama bozukluğu olan kişilerin uzak durması gereken bir besin kaynağıdır. Kanı incelttiği için ameliyat olacak veya yeni ameliyat olmuş hastalar geçici süre uzak durmalıdırlar.
Karaciğer hastalarının doktorlarına danışarak tüketmeleri önerilir.
Diyabet hastalarına faydalıdır ama kullanımına ve dozuna dikkat edilmelidir.
Aşırı kullanım, kan hücrelerine zarar verebilir.
Warfarin ve aspirin gibi ilaçlar ile kesinlikle tüketilmemelidir.


Tarçın nedir ? Faydaları nedir?

Tarçın daha çok soğuk havalarda tüketilir. Bunun en büyük sebebi şüphesiz soğuk sonucu meydana gelen hastalıkların tedavisinden kurtulmaktır. Tarçın, aslında bütün bir yıl boyunca muhafaza edilebilir ve kullanılabilir. Tarçın içerdiği zengin vitamin ve besinlerle birçok hastalığı tedavisinde kullanılmaktadır. Aynı zamanda birçok hastalık için de koruyucu özellik taşır.

Tarçın, daha çok ağacın kabuk olan kısmından elde edilir. Çok seyrek taze yapraklarından da faydalanılır.  Tarçın bol miktarda uçucu yağ barındırır, sinamil alkol, sinnamaldehit, terpen, weiterhin, müsilaj olmak üzere uçucu yağ açısından çok zengindir diyebiliriz.

Tarçının doğru tüketildiği zaman birçok hastalığı tedavi etme özelliği vardır. Özellikle enfeksiyondan kaynaklanan hastalıklar için önemli şifa kaynağıdır. Bunun dışında önemli hastalıklar için ciddi bir kalkan görevi görür ve vücudun hastalıklarla mücadelesi için metabolizmayı güçlendirir.

Kan Şekerini Dengeler:  Birçok araştırma tarçının insülin direncini arttırdığını ve  böylece kan şekerini dengelediğini ortaya koymuştur.  Bu yüzden diyabet hastaları tarafından çok sık kullanılır. Fakat  tarçının diyabet ilaçlarına karşı bazı olumsuz etkileri olabilir, bu yüzden ilaç kullanan diyabet hastalarının tüketmeleri gereken miktarı doktorlarına danışmaları gerekir.

Maya Enfeksiyonlarına Karşı Şifadır: Tarçının mantar , maya enfeksiyonlarını durduran inanılmaz bir yeteneği vardır. Tarçının bu özelliğini sağlayan şey ise içerisinde zengin miktarda içerdiği uçucu yağlardır. Bunun yanında tarçın yağının da enfeksiyon hastalıklarıyla savaşma noktasında özelliği bilinir.

Nezle ve Karın Ağrılarını Giderir: Tarçın korkunç bir mide ağrısını bile geçirebilecek kadar etkili bir besin kaynağıdır. Bunun yanında kış aylarında soğuk algınlıkları ve salgınlar ile oluşan nezle gibi hastalıklara karşı etkilidir ve tüketilmeye başlanmasıyla birlikte etkisini gösterir.

Bağırsak Sorularını Giderir: Bir fincan tarçın bağırsaklardaki şişkinlik ve gaz sorunlarından kaynaklanan rahatsızlıkları giderir.  Bunu bağırsaklarda bulunun enfeksiyonları gidererek bağırsakların normal çalışmasını sağlamakla başarır.

Bir Japon bilim adamın tarçının ülser rahatsızlıklarına iyi geldiğine dair doğrulanmamış iddiaları vardır. Bazı uzmanlar da günde 1-2 fincan tarçının ülser hastalığından kaynaklanan ağrılara iyi geleceğini söylemektedir. İlaç kullanan ülser hastaları doktorlarına danışarak kullanabilirler.

Tarçının Kanser Önleyici Etkisi Vardır: Bazı araştırma sonuçları tarçının tümör, mide kanseri gibi bazı kanser türlerine karşı mücadelede umut verici olduğunu belgeledi. Araştırmalar vücutta şeker seviyesini dengeleyerek kanser hücrelerine karşı hafifletici etkilerinin olduğunu da ortaya koydu.

Bazı araştırmalar ise tarçın yağı gibi, farklı tarçın formalarının lösemi ve lenfoma kanseri hücrelerine karşı etkili olduğunu ortaya koydu. Ayrıca tarçının içerdiği doğal kimyasal elementlerin kolon kanseri hücrelerine karşı vücudu korur.

Zihni Açar ve Beyine Katkı Sağlar: Bazı araştırma sonuçları tarçının zihni açtığı ve belleğin fonksiyonlarını yerine getirmesine yardımcı olduğunu ortaya koymuştur. Bilimsel olarak ispatlanmamış olsa da dayanıklık ve konsantrasyon için faydalıdır.

Zayıflamaya Yardımcı Olur: Tarçının kan inceltici ve kan dolaşımını arttırıcı özelliği vardır. Artan kan hızı genellikle zayıflamaya yardımcı olur. Bunun yanında tarçının kan inceltici özelliği sayesinde, kalp sorunu yaşayan insanlar için kan pıhtılaşmasını engelleyici fonksiyonu vardır. Yalnız, kan inceltici ilaçlar kullanan kişiler doktorlarına danışmadan kesinlikle tarçın tüketmemelidirler.

Kasları Rahatlatır:Tarçının diğer bir özelliği ise ısınmaya yardımcı olmasıdır. Bir taşıyıcı yağ ile birleştiğinde, kasların rahatlamasına ve ağrıların hafiflemesine yardımcı olur. Ayrıca yorgunluğu veya ağrıyan kaslar için banyo suyuna 3-4 damla katılarak duş alınabilir.

Kolesterolü Düşürür: Şimdiye kadar yapılan bilimsel araştırmalar tarçının şeker ve yağ eritme üzerinde dolaylı etkileri olduğu ortaya konulmuştur. Fakat aynı şekilde tarçının kolesterolü düşürme noktasında direkt etkisi olduğu ortaya konulmuştur.

Diş Çürüklerine ve Diş eti Hastalıklarına Faydaları: Tarçının antibakteriyel özelliğinden dolayı diş çürüğü ve diş eti hastalıklarına karşı önemli derecede olumlu etkisi vardır. Diş eti ve dişlerde oluşan bakterileri öldürür. Bunun yanında tarçın yağı, sakız, gargaralar ve diş macunlarında antibakteriyel olarak kullanılmaktadır.

Soğuk Algınlığı, Baş Ağrısı ve Öksürüğe İyi Gelir: Soğuk algınlığı, boğaz ağrısı, öksürük ve nezleye karşı etkilidir. Bu hastalıkları iyileştirme özelliği vardır. Bunun dışında düzenli olarak tüketildiğinde bu tür hastalıklardan korunma imkanı sağlar. Yine antibakteriyel özelliğinden dolayı bu tür hastalıklarla savaşmayı kolaylaştırırken kan inceltici özelliği ile kandaki oksijen seviyesini arttırarak metabolizmayı bu tür hastalılara karşı güçlendirir.

Alzheimer Hastalığını Engelleyici Özelliği Vardır:  Tarçın içerdiği besinler sayesinde,  Alzheimer hastalığına neden olan genleri engellediği bilinmektedir.  Tarçın bu hastalığa neden olan genleri yavaşlattığı gibi tahrip ettiği hücrelerin yeniden onarılmasına yardımcı olur.

Depresyon ve Sinirlilik Halini Giderir: Çağımızın önde gelen hastalıklarından olan stres kaynaklı depresyon ve sinirliliğe karşı yatıştırıcı etkisi vardır. Bu gerçeği destekleyen birçok bilimsel araştırma sonucu bulmak mümkün.  Bazı bilimsel çalışma sonuçları tarçının kokusunun rahatlatıcı bir özelliği olduğunu ortaya koymuştur. Tarçın bakteriyel kaynaklı depresyonlara karşı mükemmel bir şifa kaynağıdır.

Tarçın Virüslere Karşı Savaşır: Tarçın virüslere karşı mükemmel bir savaşçıdır.  Bazı bilimsel araştırmalar HIV virüsüne karşı etkileyici bir savaş verdiğini ortaya koymuştur. Enfeksiyonlardan kaynaklanan AIDS hastalıklarına karşı umut verici sonuçlar vermektedir.

Parkinson Hastalığını Engelleyici Özelliği Vardır: Rush Üniversitesi Tıp Merkezi’nde tarçın üzerinde yapılan araştırmalar sonucunda heyecan verici sonuçlar alındı. Tarçının parkinson hastalığında tedavi yöntemi olmasa bile en azından şimdilik engelleyici özelliğinin olduğu keşfedildi.



Tarçın Çayının Faydaları:

Mutlaka hastanelere bir şekilde gitmişsinizdir, ameliyat olanlar, ağrılardan yakınanlar ve niceleri… Aslında birçok hastalıkla karşılaşmadan önce önlemler almak mümkün. Bunların bir tanesi de düzenli olarak tarçın çayı tüketmektir.
  • Antioksidan özelliği olan tarçın çayı, özellikle sigara, alkol ve bunlara benzer ürünleri tüketen kişilerde, alkol ve sigaranın verdiği zararları azaltır.
  • Bağırsak enfeksiyonlarına iyi gelir. Bağırsaklarda oluşan gaz, şişme gibi hissi giderir ve bağırsakların görevlerini maksimum derecede yerine getirmesi için yardımcı olur.
  • Hazımsızlık ve mide şikayetlerini giderir.
  • Özellikle kan şekerinin dengelenmesinde önemli rol oynar.
  • Stresle mücadelede metabolizmayı güçlendirir. Strese neden olan fiziki etkenleri azaltır.
  • Üşüme sorunu olanlar için alternatif çözümdür. Özellikle kış aylarında ayaklarında ve ellerinde aşırı üşüme hissedenler günde 1-2 fincan tüketerek sorunu çözebilirler. Tarçın çayının kan inceltici ve kan akışını hızlandırıcı özelliği olduğu için, hızlanan kan sayesinde vücudu ısıtır.

Kabuk Tarçının Faydaları:

Kabuk tarçın en az diğer varyasyonlar kadar etkilidir, özellikle doğal antibiyotik görevi üstlenmekte ve alerjik hastalıklara şifa olmaktadır.
  • Özellikle kış aylarında görülen nezle, grip gibi hastalıklara iyi gelir.
  • HİV, ağız içerisinde mantar gibi enfeksiyon hastalıklarına iyi gelir. Bir hafta boyunca günde 2-3 fincan tüketilmelidir.
  • Bağırsak enfeksiyonlarına ve mide ağrılarına iyi gelir.
  • Gıda zehirlenmesine kabuk tarçını faydalı olur.
  • Regl ağrıları için şifadır.
  • İshal vakalarında önleyici etkisi vardır,

Tarçın Suyunun Faydaları:

Tarçın suyu, öğütülmüş tarçın tozlarını suya katıp kaynatarak elde edilir. Fakat salatalara ve bazı yemeklere toz halinde katılarak da kullanılır. Tarçın tozu bir nevi doğal antibiyotik görevi görür.
  • Bağırsak iltihaplarına ve bağırsak kurtlarının dökülmesine yardımcı olur.
  • Kanı inceltip hızlandırdığı için damar tıkanıklıklarına engel olur.
  • Damarlara faydasından dolayı kalp hastalıklarından korur.
  • Öksürüğe ve ishale iyi gelir.
  • İştah açar.
  • Metabolizmayı kuvvetlendirir ve vücudun direncini arttırır.

21.2.18

117 yıldır yanan ampül

Asırlık ampül olarak da bilinen 117 yıldır yanan ampül nedir? 117 yıldır yanan ampül nerede? 117 yıldır yanan ampül ne zaman sönecek? İşte 117 yıldır yanan ampül hakkında bilmeniz gereken her şey...

117 yıldır yanan ampül

117 yıldır yanan ampül ya da asırlık ampül dünyanın en uzun süredir yanan ampülüdür. 1901 yılından bu yana açık haldedir. ABD'nin Kaliforniya eyaletinde bulunan Livermole kentinde yer alır. Ampülün bulunduğu konumun açık adresi 4550 East Avenue'dür. Livermore-Pleasanton İtfaiye Müdürlüğü, ampülün sürekli olarak açık kalmasını sağlamaktadır.

117 yıldır yanan ampül Guinness Dünya Rekorları Kitabı, Ripley's Believe It or Not! ve General Electric kayıtlarında da yerini almıştır. Ampül genellikle daha sonra üretilen ampüllerde planlı eskimenin varlığına bir kanıt olarak gösterilir.

117 yıldır yanan ampülü kim icat etti?

117 yıldır yanan ampül ilk olarak 30 ile 60 wattlık bir ampül kadar enerjiye sahipti. Fakat ampül günümüzde yalnızca 4 wattlık ışık sağlamaktadır. Bu oran gece lambalarının yaydığı ışığa eş değerdir. El üflemeli karbon filamanlı ampül 1890'lı yılların sonunda Shelby Electric Company şirketi tarafından Ohio eyaletine bağlı Shelby kentinde üretilmiştir. Zylpha Bernal Beck, ampülün babası Dennis Bernal tarafından 1901 yılında itfaiye müdürlüğüne bağışlandığını söylemektedir. Livermore Power and Water Company şirketinin sahibi olan Bernal, şirketi sattıktan sonra bu bağışı gerçekleştirmiştir. Bu anlatı, dönemin itfaiye gönüllüleri tarafından da doğrulanmaktadır.

Kanıtlar ampülün en az dört ayrı yerde bulunduğunu gösteriyor. İlk olarak 1901 yılında açılan ampül L Street'te bulunan hortum deposunda bulunuyordu. Daha sonra Livermore yakınlarında bir garaja talındı ve itfaiye ve polis müdürlükleri tarafından kullanıldı. İtfaiye müdürlüğü birleştirildiğinde ampül yeni belediye binasına taşındı.

Ampülün sıra dışı ömrü ilk olarak 1972 yılında gazeteci Mike Dunstan tarafından fark edildi. Dunstan, Livermore civarındaki insanlarla haftalar boyu süren röportajlar yaptı ve en sonunda 'Ampül dünyanın en eskisi olabilir' başlıklı yazısını Tri-Valley Herald gazetesinde yayınladı. Dunstan ayrıca Guinness Rekorlar Kitabı, Ripley's Believe it or Not ve General Electric ile iletişime geçti. Her 3 kurum da ampülün dünyanın en uzun süredir yanan ampülü olduğunu onayladı. Ampül, Charles Kuralt'ın CBS-TV kanalında yayınlanan 'On the Road with Charles Kuralt' programına konu olduktan sonra dikkat çekmeye başladı.



117 yıldır yanan ampül hiç sönmedi mi?

1976'da itfaiye müdürlüğü, itfaiye merkezi #6'ya ampülle beraber taşındı. Ampülün priz teli, ampülün zarar görmemesi için çıkarıldı. Taşınma sırasında ampül yalnızca 22 dakika süreyle kapalı kaldı. Ampül, özel tasarım bir kutu içerisinde ve bir itfaiye aracının eskortluğu ile beraber taşındı. Ampülün yeni yerine yerleştirilmesi için bir elektrik teknisyeni de hazırda bulunuyordu. Ripley's Believe It or Not, ampülün çok kısa bir süre kapalı kalmasının rekoru etkilemeyeceğini açıkladı. 2001'de ampülün 100. yaş günü barbekü ve mzik eşliğinde kutlandı. 1976 yılından bu yana 42 yıldır aralıksız yanan ampül 1937 yılında yenileme çalışması ve ara sıra yaşanan elektrik kesintileri sebebiyle de kısa sürelerle de olsa kapalı kaldı.

20 Mayıs 2013'te kamuoyu kamera yayını aracılığıyla ampülün sönmesine şahit oldu. Ertesi gün bir elektrik teknisyeni çağırıldı. Uzatma kablosu kullanılarak kesintisiz güç kaynağı sağlanınca ampülün sönmediği, özel güç kaynağının arızalandığı tespit edildi. Ampül 7 saat süre ile kapalı kaldı.

117 yıldır yanan ampül 'Centennial Light Bulb Committee' tarafından koruma altına alındı. Kurum, Livermore-Pleasanton İtfaiye Müdürlüğü, Livermore Miras Birliği, Lawrence Livermore Ulusal Laboratuvarları ve Sandia Ulusal Laboratuvarları iş birliği ile kuruldu.

117 yıldır yanan ampül ne zaman sönecek?

Livermore-Pleasanton İtfaiye Müdürlüğü 117 yıldır yanan ampülü sönene kadar bakmayı ve bakımını sürdürmeyi planlıyor. 117 yıldır yanan ampül söndüğünde ne yapılacağı henüz bilinmiyor. Fakat Ripley's Believe It or Not!, böyle bir durumda ampülün müzelerinde sergilenmesi için başvuruda bulundu. Ampülün bu kadar uzun süredir yanmasının sebebi, düşük enerjisi, sürekli çalışır halde olması ve özel güç kaynağı bulunması şeklinde açıklanıyor.