instagram twitter linkedin github youtube

10.2.20

92. Oscar ödüllerinde kazananlar listesi

İşte Oscar 2020'nin Kazananları:

En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu: Brad Pitt (Once Upon a Time... in Hollywood)

En İyi Animasyon Film: Toy Story 4

En İyi Kısa Animasyon: Hair Love

En İyi Özgün Senaryo: Bong Joon-ho ve Han Jin Won (Parasite)

En İyi Uyarlama Senaryo: Taika Waititi (Jojo Rabbit)

En İyi Kısa Film: The Neighbors’ Window

En İyi Yapım Tasarımı: Once Upon a Time… in Hollywood

En İyi Kostüm Tasarımı: Little Women

En İyi Belgesel: American Factory

En İyi Kısa Belgesel: Learning to Skateboard in a Warzone (If You’re a Girl)

En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu: Laura Dern (Marriage Story)

En İyi Ses Kurgusu: Ford v Ferrari

En İyi Ses Miksajı: 1917

En İyi Görüntü Yönetimi: Roger Deakins (1917)

En İyi Kurgu: Ford v Ferrari

En İyi Görsel Efekt: 1917

En İyi Saç ve Makyaj Tasarımı: Bombshell

En İyi Uluslararası Film: Parasite (Güney Kore)

En İyi Müzik: Joker

En İyi Şarkı: (I’m Gonna) Love Me Again (Rocketman)

En İyi Yönetmen: Bong Joon-ho (Parasite)

En İyi Erkek Oyuncu: Joaquin Phoenix (Joker)

En İyi Kadın Oyuncu: Renée Zellweger (Judy)

En İyi Film: Parasite

8.2.20

Aviyonik nedir ?

Aviyonik havacılıkta uçaklar, yapay uydular ve uzay araçlarının elektronik sistemleri için kullanılan terimdir.

Aviyonik sistemleri arasında iletişim, navigasyon, birden fazla sistemin görüntü ve yönetimi ve bireysel işlevleri gerçekleştirmek için uçaklara takılan yüzlerce sistem sayılabilir. Bu sistemler bir polis helikopterinin arama spotu gibi basit bir sistemden havadan erken uyarı platformları gibi komplike sistemlere kadar çeşitlidir.

Terim İngilizce havacılık anlamına gelen "aviation" ile elektronik anlamına gelen "electronics" kelimelerinden türetilmiştir.

Bir uçakta kokpit; uçağın kontrolü, takibi, komünikasyonu, navigasyonu, meteoroloji kontrolü ve çarpışma önleyici sistemleri gibi pek çok sistemi barındırarak aviyonik ekipmanların en çok bulunduğu yerdir. Genel olarak uçaklarda aviyonikler 14 veya 28 Volt DC elektrik sistemi kullanırlar. Ancak, büyük ve daha karmaşık elektrik sistemlerine sahip uçakları (örneğin havayolu uçakları veya savaş uçakları) bazı ekipmanlarda 400 Hz, 115 Volt AC elektrik sistemi de kullanır. Dünya çapında pek çok aviyonik ekipman üreticisi mevcuttur. En çok kullanılan ve tanınan firmalar arasında Honeywell Aerospace (Bendix/King'in de sahibi), Rockwell Collins, Thales Group, Garmin ve Avidyne Corporation sayılabilir.


Aviyonik ekipmanların uluslararası standartları "Airlines Electronic Engineering Committee" (AEEC, Havayolları Elektronik Mühendislik Komitesi) tarafından belirlenir ve ARINC tarafından yayınlanır.

Uçaklarda iletişim uçuş ekibinin yer istasyonları ile uçuş ekiplerinin kendi arasında ve yolcular ile iletişimini sağlayan sistemlerdir. Uçak içi iletişim "public address"in kısaltması olan PA sistemleri ve uçuş ekibinin kendi arasında iletişini sağlayan "intercom"lar ile sağlanır.

Havacılıkta VHF iletişim sistemleri 118.000 MHz ile 136.975 MHz frekans aralığında çalışır. Her kanal Avrupa'da 8.33 kHz aralıklarla, diğer bölgelerde 25 kHz aralıklarla dağıtılmıştır. VHF uçaktan uçağa iletişim ve uçaktan ATC ünitesine iletişimde kullanılabilir. Uçaklarda iletişimde amplitude modulation (AM) modülasyon türü de kullanılır. Ayrıca (özellikle okyanus ötesi uçuşlarda) yüksek frekans (HF) veya uydu iletişimi de kullanılır.

Navigasyon ya da seyrüseferin amacı uçağın yeryüzü üzerindeki konumunu ve yönünü belirlemektir. Aviyonikler; uyduya bağlı sistemler (GPS ve WAAS gibi), yerde kurulu ekipmanlara bağlı sistemler (VOR veya LORAN gibi) veya bunların bir birleşimini kullanabilir. Navigasyon sistemleri uçağın pozisyonunu otomatik olarak hesaplar ve uçuş ekibine harita görünümünde veya çeşitli aletlerde gösterir. Eski aviyonikler ile pilot veya uçağın seyrüsefer görevlisi sinyallerin kesişimini alarak uçağın pozisyonunu belirler. Modern sistemlerde aviyonikler pozisyonu otomatik olarak hesaplar ve uçuş ekibine sistemin öngördüğü şekilde gösterir.


Modern uçaklarda kullanılan glass kokpite dönüşün ilk ipuçları 1970'lerde elektromekanik aletler, göstergeler ve enstrümanların uçağa uygun cathode ray tube (CRT) ekranlara dönüşümü ile ortaya çıktı. “Glass” kokpit (Cam kokpit) anlamı analog göstergeler ve aletler yerine bilgisayar monitörlerinin kullanımından gelir. Uçakların bu sisteme geçişiyle pilotların uçuşu daha hakim bir şekilde takip etmesi, aynı bilginin daha kompakt akışı ve daha etkin gösterimi sağlandı. 1970'lerde, ortalama bir uçak 100'den fazla kokpit enstrümanı ve kontrolüne sahipti.

Glass kokpitler 1985 yılında Gulfstream G‑IV özel jeti ile ilk kez kullanılmaya başladı. Bu tür kokpit enstrümanlarında en önemli konulardan biri; ne kadar bilginin otomasyona bağlanması ve ne kadarının pilotun manuel kontrolünde olmasının dengelenmesidir. Genel olarak, sistemler geliştikçe uçuş operasyonunu otomasyona bağlarken, pilotu sürekli olarak bilgilendirmeye yönelik şekilde dizayn edilir.

Günümüzde uçaklar pek çok şekilde otomatik olarak kontrollü uçuş yapabilirler. Otomatik uçuş kontrolü özellikle yaklaşma ve iniş gibi kritik safhalarda pilot hatasını ve işgücünü azaltmak için çok büyük önem göstermektedir. Otopilot ilk olarak Lawrence Sperry tarafından II. Dünya Savaşı sırasında bombardıman uçaklarının 25.000 feet yükseklikten hassas bir şekilde hedefleri vurabilmesi için uçakların stabil uçabilmesini sağlamak için keşfedildi. ABD Ordusu tarafından ilk kullanıldığı dönemde, bir Honeywell Aerospace şirketi mühendisi arka koltukta acil bir durumda otopilotu devre dışı bırakma amaçlı oturuyordu. Son günlerde hemen hemen tüm ticari uçaklar iniş ve kalkışta pilotun işgücünü azaltma amaçlı uçuş kontrol sistemleri ile donatılmılştır.

İlk basit ticari otopilotlar uçağın uçuş başını ve irtifasını kontrolü için kullanılmış ve diğer kontrollerde limitli kapasiteye sahipti. Helikopterlerde, otomatik stabilizasyon yine bu şekilde kullanılır ve ilk sistemler elektromekaniktir. Fly by wire ve klasik hidrolik kontrollü uçuş yüzeyleri yerine elektronik sistemlere geçiş güvenliği arttırdı
Hava trafik kontrolunu desteklemek için, büyük nakliye uçakları ve çoğu küçük uçaklar Trafik Uyarı ve Çarpışma Önleyici Sistem'e (TCAS) sahiptir. Bu sistem ile uçaklar çevredeki aynı sisteme sahip uçakların konumunu belirler ve gerektiği durumda kaçınma sağlayacak manevrayı pilotlara dikte eder.

Uçağın kontrolüne engel herhangi bir arıza yokken yere çarpmayı (CFIT) önlemek için uçaklarda ana elementi radar altimetre olan Ground-Proximity Warning Systems (GPWS) sistemleri monte edilmiştir. GPWS'in en büyük dezavantajlarından biri olan sadece uçağın o anda altındaki yeryüzeyi ile mesafesini göz önünde bulundurması ve önünde bulunan ve birden yükselen yer yüzeylerine karşı bilgi vermemesine karşılık modern uçaklar "arazi farkındalık uyarı sistemi" (terrain awareness warning system - TAWS) ile donatılmıştır.

Hava radarı (ticari uçaklarda tipik bir örnek olarak Arinc 708) ve yıldırım dedektörleri gibi meteorolojik sistemler özellikle pilotların önündeki hava durumunu belirleyemediği IMC ve gece uçuş şartlarında çok önemlidir. Radar tarafından belirlenen yoğun yağış veya türbulans sahaları uçakta önemli yatay sapmalara sebep olabilir. Bu sistemleri kullanarak pilotlar bu bölgeye girmeden uçuş rotasında değişiklik yapma imkanı bulur.

Modern meteoroloji sistemleri ayrıca wind shear ve türbulans saptama ve uyarı imkanına sahiptir
Aviyonik terimi ilk kez gazeteci Philip J. Klass tarafından "havacılık elektroniği" ifadesinin İngilizce karşılığının birleşik sözcüğü olarak kullanılmıştır.Bugün kullanılan pek çok modern aviyoniklerin geçmişi ve geliştirmesi II. Dünya Savaşı dönemindeki çalışmalara dayanır. Örneğin, günümüzde etkin bir şekilde kullanılan otopilot sistemleri, bombardıman uçaklarının hassas hedefleri vurabilmesi için yüksek irtifalarda sürekli ve istikrarlı oranda uçması için geliştirilmiştir. Bu gelişmelerden en çok bilinen olarak, radarın İngiltere, Almanya ve Amerika Birleşik Devletleri'nde aynı dönemde geliştirilmesi sayılabilir.Modern aviyonik askerî uçak harcamalarının önemli bir kısmıdır. F‑15E gibi veya şu anda kullanımda olmayan F‑14 uçaklarının maliyetlerinin yüzde 80 civarında oranı aviyonik sistemler için harcanır.

Sivil havacılıkta da benzer şekilde aviyoniklerin uçak maliyetlerindeki payı oldukça fazladır. Uçuş kontrol sistemleri (fly-by-wire) ile artan uçuş sayısı gibi sebeplerden dolayı artan yeni navigasyon gereklilikleri sonucu geliştirme çalışmaları, uçakların maliyetini arttırmaktadır. Ulaşımda havacılığın kullanım oranının artması sonucu, kullanım kapasitesi kısıtlanan hava sahalarında uçakları güvenle kontrol etmek için yeni yöntemler üzerinde çalışmalar yapılmıştır.


Aviyonikler ABD Sivil Havacılık Kurumu Federal Aviation Administration'in (FAA) Next Generation Air Transportation System projesi ve Avrupa'nın Single European Sky ATM Research (SESAR) çalışması gibi modernizasyon girişimlerinde önemli bir rol oynamaktadır. ABD'de Ortak Planlama ve Geliştirme Dairesi (Joint Planning and Development Office) aviyonik için altı alanda bir yol haritası ortaya koymaktadır

Yayınlanmış rotalar ve prosedürler - Geliştirilmiş navigasyon ve yönlendirme
Anlaşmalı Yörüngeler - Güncel olarak tercih edilen rotalar oluşturmak için veri iletişimi
Devredilen ayırma – Havadaki ve yerdeki gelişmiş durumsal farkındalık
Düşük görüş/Bulut tavanı-Yaklaşma/Kalkış – Daha az yer altyapısı ile hava kısıtlamalarına karşın operasyona devam edebilme
Surface Operasyonları – Yaklaşma ve kalkış segmentlerinde güvenliğin artması
ATM verimliliği – ATM işleminin geliştirilmesi
1957 yılında kurulan "Aircraft Electronics Association (AEA)" (Havaaracı Elektronik Birliği) üyesi 1.300'den fazla firma vardır. Bunlar arasında bakım konusunda uzmanlaşmış hükümet sertifikalı uluslararası tamir istasyonlarından, genel havacılık uçaklarına aviyonik ve elektronik cihazların kurulum ve tamirini yapan firmalara kadar çeşitli kurumlar vardır.


7.2.20

Uçakta bulunan kara kutu nedir ?

Kara kutu, (İngilizce - Flight recorder), Halk arasında "karakutu" ya da "kara kutu" olarak bilinen ve uçuş esnasında bir uçakta belli verileri kaydetmeye yarayan araçtır. Hava olayları ve kazalarının soruşturulmasında kolaylık sağlaması amacıyla hava taşıtlarında bulunmaktadır. Çeşitli özelliklerine göre sınıflara ayırılır:

Tip 1: Sadece kokpit ile yer, kokpit ile diğer hava araçları ve mürettebatın kendi arasındaki konuşmaları kaydeden cihaz.
Tip 2: Sadece uçuş verilerini kaydeden ve ses kaydetmeyen cihaz.
Tip 3: Hem ses hem de uçuş verilerini kaydeden cihaz. Kısaca FDR/CVR olarak bilinir. Günümüzde en yaygın kullanılan kara kutu tipidir.
Kara kutular kullanıldıkları uçaklara göre farklılıklar gösterirler. En detaylı kayıt büyük yolcu uçaklarında yapılır. Küçük bir uçakta kaydedilecek parametre sayısı ve çözünürlükleri uçağın kullanılacağı sınıfa göre değişir. 2 kişilik bir akrobasi uçağında kaydedilecek veriler 15 ile 20 arasında değişir. Bu konuda referans olarak SAE AS 8039A dokümanı referans alınabilir. Büyük uçaklarda ise 88 temel parametre vardır. Bu parametrelerin türetilmesi ile bir uçakta toplam kaydedilecek bilgi belli olur. Yolcu uçaklarında bu kriter sayısı 250 ye yaklaşabilir. Bu veriler bir kaza olması durumunda incelenir ve kaza nedeni anlaşılır. Örneğin Pilotun motor gücünü arttırdığı Güç kolu nun herhangi bir andaki değeri motor gücü değeri ile aynı değilse güç kolu ile motor bağlantısı kopmuştur diye yorumlanabilir. Bu bilgiler kokpit ses kayıtları ile kıyaslanarak emin olunur. Şayet arıza fark edilmişse pilot bunu yere bildirmeye çalışacak, bu konuşmalar da kara kutuda kaydolacaktır.

Bu kayıtlar sadece kaza durumunda değil, aynı zamanda bir öğrenci pilotun uçuş performansının değerlendirilmesinde de incelenebilir.

Aşağıdaki listede verilenler orta büyüklükte bir uçakta kaydedilecek 88 parametreden bazılarıdır:


  • Zaman
  • Basınç irtifası
  • Hava hızı
  • Baş doğrultusu
  • İvme (Dikey)
  • Yunuslama durumu
  • Roll durumu
  • Pilotun Telsizi açma kapamaya elle müdahalesi
  • Motor gücü
  • Otopilot çalışıyor mu?
  • Uzunlamasına ivme
  • Yunuslama Kontrol verisi
  • Lateral Kontrol verisi
  • Rudder pedal verisi
  • Asli yunuslama kontrol yüzey pozisyonu
  • Asli lateral kontrol yüzey pozisyonu
  • Asli yalpa kontrol yüzey pozisyonu
  • Lateral ivme
  • Yunuslama yüzey kontrol pozisyonu
  • Kokpittte flap yüzey seçimi, firar kenarı;
  • Kokpittte flap yüzey seçimi, hücum kenarı;
  • Dış ortam sıcaklığı
  • Otopilot durumu
  • Radyo irtifası
  • Hücum açısı
  • Hidrolik basınç
  • Yer hızı
  • Fren basıncı
  • DC elektrik dağıtıcı statüsü

Ne kadar sağlamdır ?


  1. Kara kutu her 3 eksen de aynı anda 1000 g'lik güçte yarı dalga sinüs biçimli çarpmaya dayanıklı olmalıdır. (g=9.81 m/s²)
  2. Kara kutu en zayıf olduğu eksende 6,5 milisaniye boyunca 1700 g'lik yarı dalga sinüs biçimli çarpmaya dayanıklı olmalıdır.
  3. Kara kutu 0,05 inch2 lik bir alanda 250 kilogramlık ani bir baskıya dayanabilmelidir (bozuk para büyüklüğünde bir yere 5 ton düşse kaldıracak güç demektir).
  4. 18 inch derinliğinde kumun altında çalışabilmelidir (45 santim).
  5. 1100 derece santigrat sıcaklıkta yarım saat çalışabilmelidir.
  6. 3 metre derinliğinde suyun içerisinde 30 gün çalışabilmelidir.
Yukarıda verdiğimiz maddeler bir kara kutunun kullanım izni almadan evvel geçtiği testlerin bir listesidir. Bu testleri geçemeyen bir kara kutunun bir uçağa takılmasına izin verilmez. Bunlar dışında pek çok test daha uygulanmaktadır.

6.2.20

Sabiha Gökçen Havalimanı

Sabiha Gökçen Uluslararası Havalimanı (IATA: SAW,ICAO:LTFJ) Pendik ilçesi sınırlarında inşa edilen İstanbul'un 2. havalimanı. Havalimanı ismini, dünyanın ilk kadın savaş pilotu ve Türkiye'nin ilk kadın pilotu olan Sabiha Gökçen'den almıştır. Havalimanının temeli Şubat 1998 tarihinde atılmış, Ocak 2001 tarihinde bitirilen havalimanı toplam 550 milyon USD'ye mal olmuştur.

Havalimanı, Malaysia Airports tarafından işletilmektedir. Yer hizmetleri, operasyon, kargo ve güvenlik işlemleri kısa adı ISG olan İstanbul Sabiha Gökçen Uluslararası Havalimanı Yatırım Yapım ve İşletme A.Ş. tarafından yürütülmektedir. 2017 yılında 31.385.841 yolcu, 219.656 uçak ve 50.868 ton kargo trafiğine ev sahipliği yapan Sabiha Gökçen Havalimanı, ülkenin en işlek ikinci havalimanıdır.

Airhelp.com tarafından, AirHelp Score 2019 kapsamında 40'tan fazla ülkeden 40 binden fazla yolcunun katıldığı ankette elde ettiği 10 üzerinden 7,93 puanla dünyanın en iyi 29. havalimanı seçildi

Uluslararası terminal
Yeni terminal binası yıllık 25 milyon yolcu kapasitesine sahiptir, yurt içi ve yurt dışı uçuşları aynı çatı altında yapılmaktadır.

İstanbul Sabiha Gökçen Uluslararası Havalimanı’nın terminali ve eklerinde:

4.718 araç ve 72 otobüs kapasiteli 4 katlı otopark,
Kara ve hava tarafından ayrı girişleri olan 4 katlı ve 128 odalı havalimanı oteli,
112 adet check-in kontuarı, 24 adet self check in kontuarı,
VIP binası ve apron manzaralı CIP bölümleri,
8 adet en büyük gövdeli (ICAO kod E) veya 16 adet orta gövdeli (ICAO kod C) uçağa eş zamanlı hizmet verilebilecek çoklu uçak park ettirme sistemi,
400 m² konferans salonu,
Yiyecek ve içecek sektörünün önde gelen markalarının hizmet verdiği 5.000 m² restoran ve cafe alanı,
4.500 m² lik duty free alanında uluslararası düzeyde duty free mağazaları bulunmaktadır.

Kargo terminali
90.000 ton/yıl
7.000 m² kapalı alan
18 adet 20 m²'şer soğuk hava deposu


Havacılık Bakım Onarım ve Modifikasyon Bölgesi
Hava limanı içinde Thy Teknik A.Ş. Mytechnic ve Turkish Engine Center (TEC) şirketlerinin yer aldığı bir Havacılık Bakım Onarım ve Modifikasyon(HABOM)bölgesi bulunmaktadır.

Uçuş pisti ve park alanları
Üçbin metre uzunluğunda bir piste sahip bulunan havalimanının 55 uçak kapasiteli park alanında aynı anda 22 uçağa beş bin metreküplük akaryakıt deposundan borular yardımıyla yakıt verilebilmektedir. Açılacak yeni pistin uzunluğu işletme tarafından 3.500 metre ve genişliği 60 metre olarak açıklanmıştır. Bu pist Türkiye'de Airbus A380'in inebileceği tek pisttir.

Güvenlik ve itfaiye
Tüm birimleri olağanüstü durumlar için erken uyarı sistemleri ile donatılmıştır. Güvenlik için 42 adet nöbetçi kulübesiyle çevrelenmiş terminal binalarındaki bütün girişler akıllı kart sistemiyle denetlenmektedir. Havalimanının iç ve dış mekanlarını sürekli gözetim altında tutan 137 hareketli kameranın çektiği görüntüler ise 60 ekran tarafından izlenmektedir.

Yangın, yetkisiz kart kullanımı gibi olağandışı durumlarda söz konusu noktaya yönelen kameralar görüntüyü aynı anda dijital ortamda kaydetmektedir. Havalimanı güvenlik sistemi içinde ayrıca fiziki temasa ve harekete karşı duyarlı çift sarılımlı çit sistemi ve yeni nesil x-ray cihazları da mevcuttur. Uyuşturucudan plastik patlayıcıya, konvansiyonel silahlardan tarihi eserlere birçok maddeyi ayırmaya yetenekli bu cihazlar, yolcunun bagajını check-in bankosuna tesliminden sonra devreye girer ve sakıncalı cismin tespitinde operatörü doğrudan uyarır.

Terminallerin temelinde bulunan 300 sismik izolatör ile havalimanı, dünyanın sismik izolasyon yapılmış en büyük yapılarından biridir.

Günümüzde yaşanan kazalar

7 Ocak 2020'de, Şârika Uluslararası Havalimanı'ndan kalkan Pegasus Hava Yolları'nın 747 sefer sayılı yolcu uçağı havalimanına indikten sonra pistten çıktı. Olayda ölen ya da yaralanan olmadı. Havalimanındaki uçuşlar yaklaşık on iki saat boyunca durduruldu.

5 Şubat 2020'de, İzmir Adnan Menderes Havalimanı'ndan kalkan Pegasus Hava Yolları'nın 2193 sefer sayılı yolcu uçağı havalimanına indikten sonra pistten çıktı ve üç parçaya bölündü. Uçaktaki 183 yolcu 3 kişi hayatını kaybederken 180 kişi de yaralandı. Havalimanı kazadan sonra uçuşlara kapatıldı.

5.2.20

Çığ nedir ? Alınacak tedbirler nelerdir ?

Çığ, farklı seslerden dolayı dağdan aşağıya doğru kayan büyük kar kütleleridir. Kar çok yağdığında meydana gelir.Bol kar yağdığında taze kar tabakasının alttaki eski tabakayla iyi kaynaşmaması sonucu, rüzgarın kaldırdığı büyük bir kar kitlesinin aşağı inerek alttaki kar tabakası üzerinde kayması sonucu, bir hayvan veya kayakçının oynak kar tabakasını çiğneyerek harekete geçirmesi sonucu çığ oluşabilir.



Türkiye’nin özellikle kuzey-kuzeydoğu ve doğu kesimlerinde, çığ olayına uygun topografik ve meteorolojik koşullara sahip dağlık alanlar mevcuttur. Ortalama yüksekliği 1000 m’yi geçen ve çığ oluşumuna uygun alanların yüzölçümü bu bölgeler içinde çok yüksek bir yüzdeye sahiptir. Dağlık alanların, Türkiye yüzölçümünün yaklaşık 1/3’ünü oluşturduğunu düşünecek olursak, çığ olayının meydana geldiği alanların yayılımının ne kadar büyük olduğu anlaşılır. Bu bölgelerde meydana gelen çığlar, yerleşim yerlerini, yolları, turistik tesisleri ve diğer bütün devlet yatırımlarını tehdit etmektedir. Çığ olayının yerleşim yerlerine etkisi her afet türü gibi sosyal ve ekonomik açıdan olmaktadır.

Eğer Çığa Yakalanırsanız?

Çığ genellikle çok hızlı gelişir ve hareket eder. Bu nedenle, çığın oluşması fark edildikten sonra mümkün olduğunca hızlı ve soğukkanlı olunmalıdır. Çığın başlangıç anından sonra, eğer bina içinde değil dışarıda bulunuyor iseniz;


  • Çığ başladığında, çığın büyüklüğüne, hızına, patikanın genişliğine, etrafta bulunan araçlara (araba, kayak, kar aracı veya hiçbir şey) ve var olan daha güvenli yerlere (büyük ve sabit kayalar, yamaç aşağı girintiler, vb.) bağlı olarak, o alandan çok hızlı bir şekilde ayrılmaya karar vermek gerekir.
  • Çığın daha yavaş ve yüksekliğinin az olduğu kenar kısımlarına ulaşmaya çalışmak,
  • Bağırarak veya başka ses kaynaklarını (korna, çan, ıslık, siren) kullanarak, diğer insanları uyarmak,
  • Eğer çığa yakalanmamız kesin ise veya o anda kayak yapıyor iseniz, kayak sopalarını (batonlar bileğe bağlı olmamalıdır) ve kayakları çıkarıp atmak, sabit bir ağaç (yeterince güvenilir olmasa da çığın büyüklüğüne göre çare olabilir), kaya veya başka bir cisme tutunmaya çalışmak,
  • Kırılmış ağaç ve kaya parçalarından uzak kalmaya veya korunmaya çalışmak,
  • Yerden de destek alarak yüzme hareketi yaparak akan karın üstünde kalmaya çalışmak,
  • Ağzı sıkıca kapatmak, eğer mümkünse kafa karın altında kaldığı anda uzun süre nefesi tutmaya çalışmak,
  • Önerilen diğer bir yöntem de akış sırasında oturma pozisyonu almaktır. Bu yöntemde bacaklar ve kollar birbirlerine yapıştırılır ve çığ durmadan kısa süre önce, bacaklar ile yeri sertçe iterek (eğer zemin altta ise veya zemin üzerindeki kar sertleşmeye başlamış ise) kalkmaya çalışmak. Çünkü çığ durduktan sonra, betonumsu bir özellik kazanacak olan kar içinde, değil kalkmak parmağımızı oynatmak bile imkansızdır!!!
  • Çığ durmadan önce mutlaka bir el yüzün önünde (ağız ve burnu kapatacak şekilde), diğer el de başın üstünde (yüzeye doğru uzatarak) tutmak ve kar altında kalınan zaman boyunca bizim için hayati önem taşıyacak olan nefes alınan boşluğu (hava kesesi) genişletmek ve bu arada başı sağa sola çevirmeye çalışmak da fayda vardır. Bu hava kesesi, çok küçük olsa bile ağız ve burnun kar ile dolmaması demektir. Kesenin varlığı, kazazedenin her zaman kurtulma şansının olduğunu ümit etmesini sağlar.
  • Karda ses iletimi az olmasına rağmen, eğer yüzeye yakın olunduğu hissedilirse ya da öyle olabileceği varsayımını ihmal etmemek için bağırmak faydalı olabilir.
  • Bazı olaylar ve araştırmalar göstermiştir ki, sırt çantası taşıyan insanların çığın topuğu civarında yüzeyde kalma şansları, taşımayanlardan daha fazladır.
  • Eğer bir aracın içinde bulunuyorsanız; Motoru durdurup, ışıkları söndürmeli,
  • Araçtaki oksijen miktarını korumak için sigara içmemeli ve kibrit yakmamalı,
  • Eğer telsiz varsa çağrı yapmalı ve telsizi alıcı konumunda sürekli açık tutmalı,
  • Dışarı ses (korna) ve ışık verecek herhangi bir alet (fener gibi) faydalı olabilir,
  • Eğer araçta bir çubuk veya benzeri bir alet var ise, bunu kar içine yukarı doğru batırıp kurtarmaya gelecek olanların çubuğu görmelerini ümit etme şansımız da olabilir
  • En son olarak da çevreleyen karı kazmaktır. Ancak, kazarken kişi kendini kesinlikle güvende hissetmiyorsa araç içinde kalmanız daha emniyetlidir.


Çığdan Sonra?

Çığ olduktan sonra, en kısa zamanda ilgili kişi ve kuruluşlara haber verilmelidir. Ancak, afet olduktan sonra ilgili kişilere ulaşılamıyor ise aşağıda verilen telefonlara haber verilmesi, size en kısa zamanda yardımın ulaşmasını sağlayacaktır. Bu numaralar sizde yok ise, hemen şimdi kolay erişebileceğiniz bir yere not ediniz! Bu numaralar;

155 Polis
156 Jandarma
179 Alo Valilik
Ayrıca, ikamet ettiğiniz yerleşim yeri civarında bir orman örtüsü varsa, ormanda oluşabilecek yangınların kısa zamanda yetkili kuruluşa bildirilmesi ve acilen söndürülmesine başlanılması, orman içinde yeni çığ patikalarının oluşmasını engelleyebilir. Bu nedenle olayın; 177 Orman yangını nolu telefona bildirilmesi faydalı olacaktır.