instagram twitter linkedin github youtube

5.12.18

zağnos paşa cami

Kentin merkezinde, Mustafa Fakıh Mahallesi’nde, çarşı içerisinde yer alır. Cami, türbe ve hamamdan oluşan bir külliye durumundadır. Fatih Sultan Mehmet’in vezirlerinden Zağnos Mehmed Paşa tarafından 1461’de yaptırılmıştır. Külliyeden sadece hamam orijinal durumunda günümüze gelebilmiştir. 1897 yılında yıkılan cami ve türbe 1908’de Balıkesir Mutasarrıfı Ömer Ali Bey tarafından yeniden yaptırılmıştır. Balıkesir’in en büyük camisi olup, kare plânlıdır. Düzgün yontma taş ve kesme taştan yapılmıştır. Ortada dört ayak üzerine oturtulmuş merkezi bir kubbe etrafında dört adet köşe kubbesi ve aralarında yarım daire tonozlar yerleştirilerek yapılmıştır. Caminin son cemaat yeri yoktur. İç bçlüme kuzey, doğu ve batıdaki çift kanatlı ahşap kapılarla girilir. Üç yanda da kapıların önünde dört köşeli mermer sütunların taşıdığı, ahşap tavanlı, kurşun kaplı, eğimli bir çatı ile örtülü sundurmalar yer almaktadır. Caminin ahşap kadınlar mahfili, kuzey koridoru boyunca uzanır. Ahşap yivli altı sütuna oturan mahfil, kafeslidir. Giriş kapısı dışarıdadır. Mihrap, son dönem Türk sanatı özelliklerini taşıyan en güzel örneklerdendir. Minare caminin kuzeybatı köşesindedir. Balıkesir eşrafından Arabacıoğulları’ndan Hacı Hafız Efendi yaptırmıştır. Barok üslupta ve kesme taştandır. Merkezi kubbe 1897 depreminde yıkılmış,1902 tarihinde yeniden yapılmıştır. Kapı üzerinde Kelime-i Tevhid Ebced hesabı ile ilk inşaat tarihi olan h. 865 (1464) tarihi okunmaktadır. Cami avlusunda türbe, hazire ve şadırvan bulunmaktadır. 07.02.1923 tarihinde Atatürk bu camide ünlü hutbesini okutmuştur. Batıda, minare kaidesinin hemen yanında muvakkithane yer almaktadır. Kesme taştan yapılmıştır. Caminin avlusunda, biri kuzeyde, diğeri batıda olmak üzere iki şadırvan bulunmaktadır. Kuzeydeki şadırvan on iki köşelidir. Mermer şadırvanın içi Paşa hamamından gelen su ile doludur. Ortasında mermerden, dilimli fıskiyesi vardır. Son yıllarda şadırvanın üstü beş sade sütuna oturan bir kubbe ile örtülmüştür. Diğer şadırvan ise, caminin ikinci kez yapımında yapılmıştır. Biçimi ve örtüsü açısından kuzeydekinin aynıdır. Yalnız musluklu panolarda kabartma süsler vardır ve fıskiyesi farklıdır. Ayrıca caminin dışında, kuzeydoğu köşesinde, mermerden beş yüzlü bir şadırvan daha vardır. Her yüzünde, kemerler ile bağlanmış çift gömme sütunlar bulunmaktadır. Caminin avlusunun güneyinde, güneş saati vardır. Kısa ve kalın bir sütunun üzerine oturtulmuş bir tablada saat dilimleri işaretlenmiştir. Ortasında demir bir çubuk vardır. Saat demir çerçeveli olup dilimler silinmişti

Trajan Çesmesi

Kuretler caddesinin kuzeyindeki büyük havuzu üç yönden çevreleyen iki katlı çeşmenin suyun aktığı bölümde çeşme boyunda,Roma ordusunu tarihinin en geniş sınırlarına ulaştıran,bilgeliği ve alçak gönüllülüğü ile tanınan imparator Trajan'ın heykeliyle beraber bir çok heykelde bulunuyordu.Bu heykellerin bir çoğu Efes Müzesin de yer almaktadır.
MS.2.ci yüzyılda İmparator Trajan'ın anısına yapılan Çeşme Efes Antik Kenti'nin en önemli kalıntılarından biridir.

https://www.tripadvisor.com.tr/ShowUserReviews-g293976-d546946-r460317542-Trajan_s_Fountain-Selcuk_Izmir_Province_Turkish_Aegean_Coast.html#

Adana Taş Köprü

Adana kentinin en önemli simgelerinden biri olan Taşköprü ikibin yıla yakın geçmişi ile Adana tarihinin en önemli şahididir.




Adana Taş köprü, kentin en önemli simgelerinden biridir. Seyhan ırmağı ile ikiye ayrılan Adana kent merkezinin iki merkez ilçesi Seyhan ve Yüreğir’i birbirine bağlamaktadır. 2000’li yıllarda geçirdiği onarımdan sonra köprü araç trafiğine kapatılmıştır.  Köprü tarihte bir çok isimle anılmıştır. Saros Köprüsü, Justinianus Köprüsü ve en nihayetinde Adana Taş köprü olarak anılmaktadır.

Değişik malzemeler türde malzemeler kullanılarak ve farklı tarihlerde yapım aşamaları geçirmiş olmasına karşılık köprü tüf taşı, mermer ve spolien malzeme kullanılarak inşa edilmiştir. Özellikle köprünün doğu tarafının ilk yapıldığı dönemin özelliklerini hala korumaktadır. Köprü de, dolgu duvar tekniğinin uygulanmıştır.




Köprünün günümüzdeki uzunluğu 310 m.dir. Üzerindeki yol halen parke taş döşemelidir,  kaldırımlar dahil genişliği 11,40 cm.dir.

Köprünün üzerinde süsleme elemanı olarak dikkati çeken unsurlar ise köprünün kuzeyinde 11. gözün üzerindeki kemer  üzerinde kabartma olarak yapılmış aslan kabartmaları ve bunun dışında ay yıldızlı bayrak, kabartmasıdır.

Evliya Çelebi tabliyenin 550 adım olduğunu belirtir. Evliya’nın, 21 gözlü olduğunu kaydettiği köprünün, 14 büyük kemeri ile 5 küçük tahliye kemeri günümüze ulaşmıştır. Nehir kıyılarının düzenlenmesi sırasında iki tarafın da sahiline dolgu yapılması nedeniyle, baş tarafları toprak altında bırakılan köprü kısalmıştır.


Seyyahların gravürlerinde tabiiye genişliği, iki at arabasının yan yana geçemeyecek genişliğine sahip olduğunu görülmektedir. Yaklaşık olarak en fazla 3 m. olan bu genişlik, 20. yüzyıl başından itibaren arttırılmış olmalıdır. Nitekim bu genişletme çalışmaları sonucunda köprünün mansap tarafına, yeni kemer gözleri ilave edilmiştir. Bu ilavelerin ne zaman yapıldığı konusunda kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Ancak 1948 yılında köprüde Karayolları tarafından geniş çaplı bir onarım yapılmıştır. Bu ilaveler sonrasında köprünün tabiiye genişliği yaklaşık olarak 8.00-8.50 m. arasında değişen genişliğe ulaşmıştır.

Adana'da Türkülere konu olan tabliyenin yol döşemesindeki parke taşları Adana Valisi Süleyman Bahri Paşa (1899-1908) tarafından yaptırılmıştır. Köprünün ortasında Vali Mahmut Paşa tarafından yaptırılan dinlenme köşkü ise sonraki yıllarda yıkılmıştır.

Köprünün kemerlerini taşıyan ayakların bir kısmı zamanın etkisi ile tahrip olmuştur. Ayaklarda farklı türde özellikler dikkati çekmektedir. Özellikle doğuda bosajlı duvar tekniğinin bulunduğu ayakların mansap tarafında kalan kısımlarında ve kısmen menbaa bölümünde basamaklı sel yaranlar ve topuklar görülür. Basamaklı ayak j sistemi köprülerde Roma döneminde görülen bir özelliktir. 15 gözlü olarak yapılmış olan köprünün 6 adet de boşaltma gözü olarak tabir edilen küçük kemerli bölümleri bulunmaktadır. Bu boşaltma kemer gözlerinden batıdan 5 ve 7.si menba tarafından açık iken mansap tarafından doldurularak kapatılmıştır. Köprü de kullanılan kemerlerin hemen hemen hepsi birbirinden farklı ölçülerdedir. Bunun da sebebi köprünün farklı dönemlere ait inşa tekniğinden kaynaklanmaktadır.

Ayakların menbaa tarafında üçgen formlu sel yaranlar bulunmaktadır. Bu sel yaranların genel olarak aynı teknikte yapılmış olmaları, Osmanlı dönemi onarımlarının birisinde tamamen yenilenmiş olmalarının bir sonucudur.


Köprünün Tarihçesi

Taşköprü bugün Adana'da hüküm sürmüş tüm uygarlıkların ilaveleri ve onarımlarını üzerinde taşımaktadır. Köprünün ilk inşa dönemi hakkında kesin olarak bilgi bulunmamakla birlikte, Hitit İmparatoru Hattusili'nin Suriye'ye giderken Adana'dan geçtiği ve şehre bir köprü, yaptırdığı bilinmektedir.  Bununla beraber yapımına dair ilk yazılı kanıt bugün Adana Arkeoloji Müzesi'nde, 1266 Envanter Numarasıyla Taş Eserler Bölümünde sergilenen Grekçe yazılmış kitabedir ve Alman Arkeoloji Enstitüsünde Schneider tarafından çevrilmiştir. Kitabe 12 satırdan ibarettir. Kitabenin yüksekliği; 1.22 cm., genişliği; 93 cm., kalınlığı; 12 cm.'dir. Kitabede şunlar yazılıdır.

“Gerçek şu ki Auxentius, bu mucize senin iktidarının sayesinde oldu. Nehrin kış akıntısı üzerinde, demirlerle bağlanan bir temcide, sarsılmaz sütun olarak inşa edildi. Bunun üzerine geniş bir yolu gerdin. Daha önceleri, tecrübesiz olan çok kişinin çeşitli teşebbüsleri olmuştu. Fakat onların girişimleri Tarsus Çayı'nın dalgaları için bile zayıf olmuştur. Sen ise buradaki köprüyü, kemerlerin üzerinde, ebediyet için kurmuşsun. Ve hatta taşkın nehir dahi bununla ünlü valiye itaat ediyor..."

Bu kitabeye göre köprü Roma İmparatorluğu Döneminde “Auxentios” adlı bir mimar tarafından yaptırılmıştır. Aynı mimar 384 yılında Roma’da da bir köprü inşa etmiştir. Kitabe de yer alan ifadelere göre yapım dönemi konusunda I. Justinianus’un adının geçmesi, muhtemelen ilerleyen zamanda O’nun tarafından esaslı bir şekilde yaptırılan onarımdan kaynaklandığını göstermektedir.

Köprünün kimin tarafından yapıldığına dair ilk bilgi 1852-1853 yıllarında Adana’yı ziyaret eden Victor Langlois tarafından verilmektedir. Langlois, köprünün Hadrian tarafından yaptırıldığını belirtir. Hadrian'ın 120-135 yılları arasında Anadolu'yu dolaştığını çoğu yerde imar faaliyetinde bulunduğunu Adana'da da bu köprüyü yaptırdığını ifade eder. Langlois, Hadrian'ın adını taşıdığını belirttiği kitabenin 1841 yılında mevcut olduğunu da söyler. Ancak kitabe bugün kayıptır.

Abbasi halifelerinden Harun Reşid tarafından ek kısımların yapılması sonucu, köprünün kale
ile birleştirildiği kaynalarda yazmaktadır. Yine Abbasi halifelerinden Memun tarafından da onarılmıştır. 17. yüzyıla kadar başka bir onarım gördüğüne dair hiçbir yazılı veri yoktur.


Osmanlı döneminde köprü birkaç kez onarım geçirmiştir. Bu onarımlara ilişkin çeşitli kayıtlar bulunmaktadır. Bu kayıtların en eski tarihli olanı 1713 tarihli Sultan III. Ahmet zamanına ait olanıdır. III. Ahmet Adana Valisi Osman Paşa'ya bir ferman göndererek köprünün eskiyen
kısımlarının onarımını emrettiği vesika Adana Şer'i Mahkeme Sicillerinde bulunmaktadır.

Bir başka onarım 1847'de, Sultan Abdülmecid döneminde yapılmıştır. Adana Etnografya Müzesi, envanter no 505 ve 506 kayıtlı onarım kitabesinde köprünün uzun süredir harap durumda bulunması nedeniyle tamir edildiğinin belirtilmektedir.

Sultan Abdülhamit zamanında ise köprüde Adana Valisi Osman Paşa tarafından bir onarım daha gerçekleştirilmiştir. Kitabesi Adana müzesinde Env. No: 2469 da kayıtlıdır. Kitabesinde şu ifadeler geçmektedir.

II, Abdülhamit zamanında köprünün durumunu ve tamirini anlatan bir de salname bulunmaktadır. Bu salname de şunlardan bahsedilir:

"Mezkûr Seyhan Nehrinin üzerinde 400 arştın tulünde 22 adet kemer üzerine mebni cesim ve metin ve muntazam-ı kargir bir köprü vardır. Bu köprü asar-ı atik-i nadireden olup murur-u zaman ile kaldırımları ve gözlerinin bazıları haraba yüz tutmuş olmasına ve hali ile terki revk görülmesine mebni bu kerre üzerine muntazam bir kaldırım tefriş ittûrülüp kenarındaki duvarları dahi balık sırtı, suretinde yaptırılarak insan ve hayvan düşüp telef olması gibi vukua-ı mütevaliyenin önü alınmış ve gözleri güzelce tamir olunmuştur"

3.12.18

Hayati Organlar

5 ana organ ve enerji akışı
Karaciğer, kalp, mide, akciğer ve böbreklerde enerji akışının sağlıklı olması, göğüs kanserinin oluşmasını önlüyor

Geleneksel Çin Tıbbı’na (GÇT) göre bir organı anlatırken, söz konusu organı Batı tıbbından çok daha geniş tanımlar. Her organ belli bir duyguyla ilişkilidir ve ruhun beş özelliğinden birine meskenlik eder. Bu işlevler birbirleriyle yakından ilişkilidir ve birbirleri üzerinde güçlü bir etkide bulunabilirler. GÇT her organı tüm bu bağlam içinde ele alır. Her organ kendi ana duygusuna karşı özellikle hassastır. Örneğin kronik öfke (ayrıca yılgınlık, depresyon ve tabii stres) karaciğerin çalışma biçimini etkiler. Buna karşılık, bir karaciğer sorunu veya hastalığı öfkeye, yılgınlığa, depresyona veya strese yol açabilir. Akupunktur Uzmanı Dr. Nan Lu ve Ellen Schaplowsky, Omega Yayınları’ndan çıkan ‘Geleneksel Çin Tıbbıyla Göğüs Kanserini Önlemenin ve Yenmenin Yolları’ isimli kitapta; karaciğer, kalp, mide, akciğer ve böbreklerin birbiriyle bağlantılı olduğunu ve bu beş organa iyi bakmanın göğüs kanserini önlediğini öne sürüyor. 

1- KARACİĞER: 
Bedenin dışına açılan geçidi gözdür. Karaciğeri etkileyebilen duygu öfkedir. Karaciğerin ‘Çi’ enerjisiyle ilişkili olan renk yeşildir. Bir ağacın kökleri gibi karaciğerin ‘Çi’ enerjisi de dışarıya doğru serbestçe hareket etmek ve her yere ulaşmak ister. Karaciğer bedendeki enerji akışını yönetir. Bir zamanlar, yıllardır migren ağrısı çeken bir hastam vardı. Üç belirtinin   (1- âdet dönemi öncesi baş ağrısı, 2- sol tarafta başlayan baş ağrısı ve 3- baş ağrısından önce görülen ışık) güçlü ipuçları verdiğini ona söyledim. Bunların karaciğerde ciddi bir işlev bozukluğuna işaret eden önemli belirtiler olduğunu belirttim. Uzun zamandır bu sorunu yaşadığı için pişirilmesi gereken bitkilere, akupunktura ve yaşam biçimini değiştirmeye ihtiyacı olduğunu anlattım. Öğretmen olduğunu ve sürekli yoğun stres altında çalıştığını söyledi. İyileşme süreci çoğu hastamınkinden daha uzun sürdü ama sonuçta iyileşti. GÇT, Batı’da göğüs kanseri vakalarının yüksek olmasını, uzun süreli stres ve duygusal aşırılık (özellikle öfke ve tasa) kaynaklı karaciğer ‘Çi’ durgunluğuna bağlıyor.

BU BELİRTİLERE DİKKAT
-Kırılgan tırnaklar  Tırnaklarda yarım ayın olmaması
- Gözlerde hassasiyet  Tendon sorunları  Özellikle sol tarafta migren ağrıları   Öfke veya yatışmayan hisler
- Stres  Hazımsızlık ve karın şişliği
- Âdet dönemi sorunları/ âdet öncesi sendromu
- Mantar enfeksiyonu

2- TÜM ORGANLARIN KRALI: KALP
Bedenin dışına açılan kapısı dildir. Kalbi etkileyebilen duygu sevinçtir. Kalp enerjisiyle bağlantılı renk kırmızıdır. GÇT, kalbi tüm organların kralı olarak görür. ‘Eğer kral mutluysa krallıkta da huzur ve ahenk vardır.’ Kalbin böbreğin desteğine diğer organlardan daha fazla ihtiyacı vardır. Söz gelimi, kalp çarpıntıları kalbinizin yeterli kan veya ‘Çi’ desteğine sahip olmadığının bir işaretidir. Kalp çarpıntınızın sebebi genelde böbreğin zayıf çalışmasıdır.

3- MİDE
 Beş ana organın hepsinin sağlıklı bir şekilde çalışması için midenin ‘Çi’ enerjisinin yeterli olması gerekir; Gelin, mideye ve onun doğa yasasına göre sıcağı sevmesine geri dönelim. Sürekli soğuk yiyeceklerle, pişmemiş besinlerle (çiğ sebzeler veya salatalar gibi) ya da soğuk içeceklerle (buzlu su ve soda gibi) beslenmek midenizin çalışmasını bozar ya da ‘Çi’ yetersizliği belirtilerini doğurur. Bu da mide şişkinliğine, mide ağrısına, kilo fazlalığına, ishale ve hatta migren ağrılarına yol açabilir.

4- AKCİĞER: HAYATIN NEFESİNİ İÇİNE ÇEKMEK
Vücudun dışına açılan kapısı burundur.
Kontrol ettiği doku cilt ve saçtır. Akciğeri etkileyen duygular keder ve üzüntüdür. Akciğere karşılık gelen mevsimsel enerji ve zaman sonbahardır. Akciğerinizin en önemli görevlerinden biri tüm vücudunuzun ‘Çi’ enerjisini kontrol etmektir.

SAĞLIKLI YAŞAM İÇİN
Akciğer ‘Çi’ enerjisini artırmak için beslenmenize katabileceğiniz altı gıda:
- Badem  Armut  Trabzon hurması
- Bal n Zambak soğanı -Beyaz mantar (kültür mantarı)

5- BÖBREK: ENERJİ KAYNAĞI
 Bedenin dışına açılan kapısı kulaktır. Kontrol ettiği doku kemiktir. Böbreği etkileyen duygular korku ve şoktur. Böbrek enerjisiyle bağlantılı renk siyahtır.
NE YEMELİ?
 Kabuklu deniz ürünleri: ıstakoz, midye, istiridye, karides Fasulyeler, özellikle kara fasulye Kemik iliği ve kemik suyuna çorba
Ceviz  Çamfıstığı


DALAK:  DEPRESYON KAYNAĞI
Kalple yakın bir enerji ilişkisinde olan  karaciğer, gerginse ‘Çi’ enerjisi başka  yere çekilir ve kalbin çalışmasını destekleyemez. Karaciğer, kalbinize kan temin etmekle kalmaz, kan akışının dengeli ve düzenli olmasını sağlar ve kan dolaşımında önemli rol oynar. Kanla ilişkili üç ana organ kalp, karaciğer ve dalaktır. Kalp kan dolaşımını kontrol eder, karaciğer kanı depolar ve akışını kontrol eder, dalak da yiyeceklerin özünden ‘Çi’ ve kan elde eder. Dalak ayrıca kanın akışında karaciğere yardım eder. Bu girift bağlantı ağı, bedeninizin düzgün çalışmasını sağlar. Dalak kanın akışını, nasıl ve nereye akacağını, bedenin hangi bölgesine ve ne miktarda akacağını kontrol eder. Dalak; ruhun uygulamalı düşünme, odaklanma ve bazı hafıza işlevlerinden etkilenir. Aşırı düşünmek veya endişe dalağın ‘Çi’ enerjisini tüketebilir. Bu durum depresyona yol açabilir.



2.12.18

EURO 2020 grupları

A GRUBU
İngiltere, Çekya, Bulgaristan, Karadağ, Kosova

B GRUBU
Portekiz, Ukrayna, Sırbistan, Litvanya, Lüksemburg

C GRUBU
Hollanda, Almanya, Kuzey İrlanda, Estonya, Belarus

D GRUBU
İsviçre, Danimarka, İrlanda Cumhuriyeti, Gürcistan, Cebelitarık

E GRUBU
Hırvatistan, Galler, Slovakya, Macaristan, Azerbaycan

F GRUBU
İspanya, İsveç, Norveç, Romanya, Faroe Adaları, Malta

G GRUBU
Polonya, Avusturya, İsrail, Slovenya, Makedonya, Letonya

H GRUBU
Fransa, İzlanda, TÜRKİYE, Arnavutluk, Moldova, Andorra

I GRUBU
Belçika, Rusya, İskoçya, Kıbrıs Rum Kesimi, Kazakistan, San Marino

J GRUBU
İtalya, Bosna Hersek, Finlandiya, Yunanistan, Ermenistan, Lihtenştayn

12 ÜLKE EV SAHİPLİĞİ YAPACAK
EURO 2020 finalleri, Avrupa Şampiyonası'nın ilk kez düzenlendiği 1960 yılının 60. yıl dönümüne denk gelmesi sebebiyle 12 farklı ülkenin ev sahipliğinde düzenlenecek. Takımlar, beşerli 5 grup ve altışarlı 5 grup olmak üzere 10 grupta mücadele edecek. Grupların belli olmasının ardından, maç fikstürleri UEFA tarafından ilan edilecek.

İLK İKİ SIRA DOĞRUDAN GİDECEK
2020 Avrupa Şampiyonası elemeleri iki aşamadan oluşacak. İlk aşamada, grup maçları çift devreli lig usulüne göre Mart-Kasım 2019 döneminde oynanacak. İkinci aşamada ise play-off karşılaşmaları yapılacak.

Eleme gruplarında yapılacak karşılaşmalar sonrası ilk iki sırayı alan takımlar (20 takım), final turnuvasına doğrudan katılma hakkını elde edecek. Kalan dört takım ise, Mart 2020'de oynanacak UEFA Uluslar Ligi'nden gelecek takımların oynayacağı play-off karşılaşmaları yoluyla belirlenecek.

Grup elemeleri vasıtasıyla EURO 2020'ye doğrudan katılma hakkı kazanan olduğu takdirde, yerlerini kendi liglerinde en iyi sıralamaya sahip bir sonraki takım alacak. Grup eleme maçları 21-23 Mart 2019 tarihlerinde başlayacak. Gruplardaki 10. hafta maçları ise 17-19 Kasım 2019 tarihlerinde oynanacak ve grup elemeleri aşaması tamamlanacak.