instagram twitter linkedin github youtube

10.12.18

İŞTE 45. PANTENE ALTIN KELEBEK ÖDÜLLERİ'NİN SAHİPLERİ:

PANTENE YILDIZI PARLAYAN ÖDÜLÜ'NÜN SAHIPLERI AFRA SARAÇOĞLU, ASLI BEKIROĞLU VE MERVE ÇAĞIRAN OLDU. ÖDÜLÜ NESLIHAN ATAGÜL DOĞULU VERDI...


EN İYİ HABER PROGRAMI : AHMET HAKAN
ÖDÜLÜ DEMİRÖREN MEDYA GRUBU BAŞKANI ve HÜRRİYET GAZETESİ İCRA KURULU BAŞKANI MEHMET SOYSAL VERDİ



EN IYI HABER PROGRAMI : AHMET HAKAN - TARAFSIZ BÖLGE



EN İYİ ERKEK HABER SUNUCUSU : CEM ÖĞRETİR (atv Haber)
ÖDÜLÜ DEMİRÖREN MEDYA GRUBU BAŞKANI ve HÜRRİYET GAZETESİ İCRA KURULU BAŞKANI MEHMET SOYSAL VERDİ



EN İYİ KADIN HABER SUNUCUSU :  BUKET AYDIN (Buket Aydın'la Kanal D Haber)
ÖDÜLÜ HÜRRİYET GAZETESİ GENEL YAYIN YÖNETMENİ VAHAP MUNYAR VERDİ


EN IYI KADIN SUNUCUSU: BUKET AYDIN - KANAL D ANA HABER



EN İYİ DİZİ : ÇUKUR / KEREM ÇATAY VE PELİN DİŞTAŞ
ÖDÜLÜ YAPIMCI TÜRKER İNANOĞLU VERDİ



ONUR ÖDÜLÜ : TÜRKER İNANOĞLU
ÖDÜLÜ KANAL D GENEL MÜDÜRÜ MURAT SAYGI VERDİ


25.YIL ÖZEL ÖDÜLÜ : KENAN DOĞULU
ÖDÜLÜ CEM YILMAZ VERDİ 


EN İYİ KOMEDİ DİZİSİ ERKEK OYUNCU: ÇAĞLAR ÇORUMLU
ÖDÜLÜ GANİ MÜJDE VERDİ


EN İYİ KOMEDİ DİZİSİ KADIN OYUNCU : PINAR ALTUĞ
ÖDÜLÜ GANİ MÜJDE VERDİ


EN İYİ KOMEDİ DİZİSİ : ÇOCUKLAR DUYMASIN / BİROL GÜVEN
ÖDÜLÜ GANİ MÜJDE VERDİ

EN İYİ ÇOCUK OYUNCU : ALİ SEMİ SEFİL, KÜBRA SÜZGÜN, DEMİR BİRİNCİ
ÖDÜLÜ ÖZGE ÖZPİRİNÇCİ VERDİ


EN İYİ ERKEK SUNUCU : ACUN ILICALI
ÖDÜLÜ İLKER YASİN VERDİ


EN İYİ KADIN SUNUCU : MÜGE ANLI
ÖDÜLÜ İLKER YASİN VERDİ


JÜRİ ÖZEL ÖDÜLÜ : CEM YILMAZ
ÖDÜLÜ KANAL D GENEL MÜDÜRÜ MURAT SAYGI VERDİ


EN İYİ POP MÜZİK ERKEK : EDİS
ÖDÜLÜ DEMET AKALIN VERDİ


ONUR ÖDÜLÜ : CÜNEYT ARKIN
ÖDÜLÜ TÜRKER İNANOĞLU VERDİ


ONUR ÖDÜLÜ: GÖKÇEN KAYNATAN
ÖDÜLÜ MFÖ VERDİ


ONUR ÖDÜLÜ: NİLÜFER (Ağır grip nedeniyle törene katılamayan Nilüfer'in ödülünü Samsun Demir aldı)
ÖDÜLÜ MFÖ VERDİ


ONUR ÖDÜLÜ: SILA
ÖDÜLÜ MFÖ VERDİ


EN İYİ GÜNDÜZ KUŞAĞI : FATİH ÜREK
ÖDÜLÜ HAMDİ ALKAN VERDİ


EN İYİ MAGAZİN PROGRAMI : MÜGE VE GÜLŞEN'LE 2. SAYFA
ÖDÜLÜ HAMDİ ALKAN VERDİ


EN İYİ YARIŞMA : ALİ İHSAN VAROL
ÖDÜL MİLLİYET GAZETESİ YAZARI GÜNERİ CİVAOĞLU VERDİ


EN İYİ PROJE : YILDIZ TİLBE
ÖDÜL EBRU YAŞAR VERDİ


EN İYİ POP MÜZİK KADIN : ALEYNA TİLKİ
ÖDÜLÜ DEMET AKALIN VERDİ


EN İYİ KLİP : HADİSE - FARKIMIZ VAR
ÖDÜLÜ GÜLBEN ERGEN VERDİ


AZERBAYCAN YILIN KADIN SANATÇI ÖDÜLÜ : AYGÜN KAZIMOVA
ÖDÜLÜ ÖNDER TİRYAKİ VERDİ


EN İYİ ROMANTİK KOMEDİ DİZİSİ : ERKENCİ KUŞ / FARUK TURGUT
ÖDÜLÜ EDİZ HUN VERDİ


EN İYİ ROMANTİK KOMEDİ DİZİSİ ERKEK OYUNCU : CAN YAMAN
ÖDÜLÜ EDİZ HUN VERDİ


EN İYİ ROMANTİK KOMEDİ DİZİSİ KADIN OYUNCU : DEMET ÖZDEMİR
ÖDÜLÜ EDİZ HUN VERDİ


EN İYİ DİZİ ÇİFTİ : İREM HELVACIOĞLU-ULAŞ TUNA ASTEPE
ÖDÜLÜ PERİHAN SAVAŞ VERDİ


EN İYİ ERKEK OYUNCU : ARAS BULUT İYNEMLİ
ÖDÜL VEREN - NEBAHAT ÇEHRE


EN İYİ KADIN OYUNCU : ÖZGE ÖZPİRİNÇCİ
ÖDÜLÜ NEBAHAT ÇEHRE VERDİ


EN İYİ FANTEZİ MÜZİĞİ ERKEK : HAKAN ALTUN
ÖDÜLÜ SELAMİ ŞAHİN VERDİ


EN İYİ FANTEZİ MÜZİĞİ KADIN : SİBEL CAN
ÖDÜLÜ SELAMİ ŞAHİN VERDİ


ONUR ÖDÜLÜ : MÜSLÜM GÜRSES (Ödülü Muhterem Nur aldı)
ÖDÜLÜ MUSTAFA USLU VERDİ


EN İYİ SENARİST : AYŞE FERDA ERYILMAZ,NEHİR ERDEM / SEN ANLAT KARADENİZ
ÖDÜLÜ ABDULLAH OĞUZ VERDİ


EN İYİ DİZİ MÜZİĞİ : TOYGAR IŞIKLI / ÇUKUR
ÖDÜLÜ ABDULLAH OĞUZ VERDİ


EN İYİ YÖNETMEN : OSMAN SINAV, EMRE KABAKUŞAK, YUSUF ÖMER SINAV /SEN ANLAT KARADENİZ
ÖDÜLÜ ABDULLAH OĞUZ VERDİ


EN İYİ İNTERNET DİZİSİ : Fİ
ÖDÜLÜ FARUK BAYHAN VERDİ


EN İYİ SPOR PROGRAMI : YÜZDE YÜZ FUTBOL / RIDVAN DİLMEN MURAT KOSOVA
ÖDÜLÜ ŞANSAL BÜYÜKA VERDİ


EN İYİ HALK MÜZİĞİ ERKEK : MÜMİN SARIKAYA
ÖDÜLÜ MAHMUT TUNCER VERDİ


EN İYİ HALK MÜZİĞİ KADIN : SEVCAN ORHAN
ÖDÜLÜ MAHMUT TUNCER VERDİ


EN İYİ MÜZİK GRUBU : ATHENA
ÖDÜLÜ NEJAT YAVAŞOĞULLARI VERDİ


YILIN ŞARKISI : GAZAPİZM - HEYECANI YOK
ÖDÜLÜ DENİZ SEKİ VERDİ


EN İYİ ÇIKIŞ YAPAN : EZHEL
ÖDÜLÜ İZZET ÖZ VERDİ


EN İYİ DJ : MAHMUT ORHAN
ÖDÜLÜ İZZET ÖZ VERDİ


EN İYİ YOUTUBER : ORKUN IŞITMAK
ÖDÜLÜ NESRİN CAVADZADE VERDİ

7.12.18

Ülker Stadyumu Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Spor Kompleksi

Şükrü Saracoğlu Stadyumu ya da resmi adıyla Ülker Stadyumu Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Spor Kompleksi
İstanbul, Kadıköy'de bulunan, Fenerbahçe'nin maçlarını oynadığı 50.509 seyirci kapasiteli stadyumdur. Türkiye'nin en büyük 4. stadyumudur. Kurbağalı Dere'nin Kalamış Koyu'na döküldüğü yerin hemen doğu yakasındaki alanda yer alır.

İsmi üzerinde yükseldiği araziyi Fenerbahçe'ye kazandırmış ve 1934-1950 arasında Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanlığı yapmış olan Şükrü Saracoğlu'ndan ve 2015 yılında Yıldız Holding ile yapılan anlaşmadan dolayı Ülker Stadyumu Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Spor Kompleksi olarak belirlenmiştir.

Birçok kez yenilenen stadyum son olarak 1999 ile 2006 yılları arasında parça parça yıkılıp yeniden yapılarak bugünkü görünümünü kazanmıştır. Ülker Arena, 20 Mayıs 2009 tarihinde FK Şahtar Donetsk ile SV Werder Bremen takımları arasında oynanan 2009 UEFA Kupası Finali'ne ev sahipliği yapmıştır.

Eskiden Silahtar Ağa, 1900'lerin başında ise Papazın Çayırı denen bu alanda, özellikle Moda civarında oturan İngiliz ve Rum gençleri maç yaparlardı. 1908'de II. Meşrutiyet'in ilanından hemen sonra, İstanbul Şehremini Cemil Paşa'nin önerisi üzerine burada kurulan Union Club, Papazın Çayırı'nı, yıllığı 30 altına kiralayınca burası Union Club Sahası olarak anılmaya başladı. Yaklaşık 3.000 altın harcanarak saha düzeltildi ve İngiltere'den getirilen özel çimlerle kaplandı. Futbola uygun biçimde düzenlendiği için, kalelerden hiçbiri rüzgar almaz, o sırada çok az olan izleyiciler maçı saha kenarından ya da ancak 100 kişi alabilen beyaz boyalı küçük tribünlerden izlerlerdi.

Düzenlenen maçlar beklenen geliri sağlamayınca, kulüp kirasını ödeyemez duruma düştü, hissedarları dağıldı. 1915'te Union Club adı, İttihat Spor Kulübü'ne dönüştürüldü ve saha bu adla anılmaya başladı. 1924'te Taksim Stadyumu'nun açılışına kadar, tüm önemli maçlar burada yapıldı.


Fenerbahçe Spor Kulübü'nde en uzun süre başkanlık yapmış isim; Şükrü Saracoğlu. Aziz Yıldırım döneminde Fenerbahce Stadı'na onun adı verilmiştir.
Giderek önemini yitiren saha, 1929'da Maliye Bakanı Şükrü Saracoğlu'nun gayretiyle önce Millî Emlak'a devredildi, sonra da Fenerbahçe Spor Kulübü'ne kiralandı. Önce üstü ahşap, altı beton, 100 m²'lik ve 2.000 seyirci kapasiteli yeni tribünler inşa edildi, sonra karşısına 1.500 kişilik ikinci tribün yapıldı. Fakat bu onarımlar sırasında kalelerin yerleri değiştirilerek rüzgara açık hale geldiğinden futbola elverişsiz bir durum yaratılmıştı. Fenerbahçe Stadyumu bu yeni haliyle Mayıs 1932'de dönemin İstanbul valisi ve belediye başkanı Muhittin Üstündağ'ın katıldığı bir törenle yeniden açıldı.

5 Haziran 1932'de çıkan yangında Kuşdili'nde kulüp binası yandı. Başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere dönemin devlet yöneticileri bu zor döneminde Fenerbahçe'ye yardım edilmesine karar verdi. Kulüp binası yokolan Fenerbahçe'nin hiç olmazsa kendi stadyumuna sahip olması için yine Saracoğlu'nun çabalarıyla Fenerbahçe Stadyumu, 6 Temmuz 1932 tarih ve 1213 sayılı karar uyarınca, 10 taksitte ödenmek koşuluyla 9.000 liraya (1.000 Reşat Altını) Fenerbahçe Spor Kulübü'ne satıldı. Bununla birlikte Fenerbahçe, Türkiye'de stat mülkiyetine sahip ilk kulüp olma özelliğini kazandı. 36.000 m²'lik sahanın ve tesislerinin alınması için gereken paranın 500 lirasını bizzat Atatürk vermiş, geri kalan miktar ise 50 kuruştan satılan biletler ile Fenerbahçe Spor Kulübü'nün ilk eşya piyangosundan sağlanmıştır.

Bu tarihten itibaren İstanbul'daki tüm önemli maçlar ile 19 Mayıs gösterileri burada yapıldı. 1940 Balkan Oyunları'na da ev sahipliği yapan stadyum, 1947'de Mithatpaşa Stadyumu'nun (daha sonra İnönü Stadyumu) inşası üzerine önemini yitirmeye başladı. Mithatpaşa Stadyumu'nun mimarı Paolo Vietti-Violi'nin Fenerbahçe Stadı için hazırladığı projeler gerçekleşmediyse de, 1949'da tribün kapasitesi 25.000 kişiye çıkarıldı. Fakat 1955'e gelindiğinde, burada yalnızca önemsiz semt maçları yapılıyordu.

1962'de stad, yarısı 2,5 milyona, diğer yarısı ise, Fenerbahçe Spor Kulübü'ne tanınanacak 70 yıllık kullanma hakkı karşılığında Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü'ne devredildi. Artık ihtiyaca cevap vermeyen saha 1964'te karşılaşmalara kapatıldı ve 1965'te de yıkıldı. 18 yıl süren bir inşaat döneminden sonra, 19 Eylül 1982'de oynanan Fenerbahçe-Altay maçıyla hizmete açıldı.

Ayakta yaklaşık 32.000 seyirci kapasitesine ulaşan Fenerbahçe Stadyumu'nda, rüzgarı kesmek ve seyirci kapasitesini artırmak amacıyla tribünler yüksek tutuldu ve kaleler 1900'lerin başındaki yerlerine alınmıştı. 1993'ün sonunda stad ışıklandırılarak, gece maçlarının da yapılabilmesine elverişli hale getirilmişti. Temmuz 1998'de Fenerbahçe Spor Kulübü ile Gençlik ve Spor Genel Müdürülüğü arasında Ankara'da imzalanan sözleşmeyle ile stad 49 yıllığına Fenerbahçe Spor Kulübü'ne kiralık verildi.. Uzun seneler Fenerbahçe Stadı olarak anılan stadın adı, 22 Temmuz 1998'de Aziz Yıldırım başkanlığındaki yönetim tarafından, eski başkan Şükrü Saracoğlu'nun ismi verildi ve günümüzdeki halini aldı.

3 Ağustos 2015 tarihinde kulüpten yapılan açıklamada Yıldız Holding ile; yapılan anlaşma çerçevesinde 2015-2016 sezonundan başlayarak 2024-25 sezon sonuna kadar Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadyumu'nun ismi, diğer muhtelif reklam ve tanıtım haklarını kapsayan 90 milyon ABD Doları tutarında bir sözleşme imzalandığı bildirildi.

Stadın kapasitesini artıracak proje, Aziz Yıldırım'ın başkanlığı süresinde yaptırıldı. Bu projeye göre numaralı, maraton ve kale arkası tribünler yıkılarak yeniden yapıldı. Böylece eskiden 25.000 kişiye maç seyretme imkânı veren stadın kapasitesi de 50.000'den biraz fazla seyirci alacak şekilde artırıldı.

1999 eylülünde başlanan açık tribün inşaatları ile stat kapasitesi artırılmaya başladı. Her iki açık tribün, 10.000 seyirci kapasitesine çıkartıldı. Eylül 1999'da inşaatına başlanan ve 20 Ağustos 2000 tarihinde, 2000-2001 sezonunun açılış maçı olan İstanbulspor maçıyla hizmete giren "Migros Tribünü"'yle kapasite 30.000 civarına çıkarıldı. Aynı sezon içinde diğer açık tribünün inşaatına da başlandı. 6 Mayıs 2001'de oynanan Fenerbahçe-Galatasaray maçıyla "Telsim Tribünü"nün (2009'dan itibaren "Türk Telekom Tribünü") de hizmete girmesiyle, seyirci kapasitesi 42.000'e çıkarıldı.

Maraton Tribün'ün yıkılmasıyla uzun süre alışılagelmiş tribün atmosferinden yoksun maçlar oynayan Fenerbahçe, bundan etkilendi. İnşaatı hızla bitirilen trübünün alt kısmı 2 Aralık 2001'deki Fenerbahçe-Beşiktaş maçında, tamamı ise 16 Şubat 2002 tarihinde oynanan Fenerbahçe-Galatasaray maçıyla açıldı.

Mermer zemini, cam duvarları ile dikkat çeken tribünün içinde de iki kata açılan, 5.000 taraftar alacak kapasitede cafe, pub ve lokantalar yer almaktadır. Soyunma, basın ve hakem odaları, yönetim ve toplantı salonları, 60 lüks loca, yeni açılan Fenerium mağazası ve yine bu tribünün altında yer alan Fenerbahçe Müzesi de, taraftara hizmet verir.

2002-2003 sezonunun ilk yarısında kale arkalarındaki tribünlerin üstü kapatıldı.

2005 yılının mart ayında numaralı tribün yıkılarak yerine 9 ayda yeni tribün yapıldı. 26 Şubat 2006 tarihinde oynanan Fenerbahçe-Beşiktaş maçıyla, yeni adı "Fenerium Tribünü" olan Numaralı Tribün'ün üst kısmı, nisan ayında da alt kısmı hizmete girdi. Böylece yaklaşık 6,5 yıl süren yenileme çalışmasıyla stadın kapasitesi 53.500'e ulaştı. Fenerium Tribünü ile birlikte hizmete giren Basın Tribünü'ne spor yazarı İslam Çupi'nin anısına "İslam Çupi Basın Tribünü" adı verildi.

İnşaat sonrası, tüm tribünlerin üzerindeki çatılar özel çelik konstrüksiyonlarla tutturularak geçmiş senelerde sıkıntı yaratan ve seyircinin görüş açısını azaltan sütunlar tamamen kaldırılmıştır.

2006-2007 sezonunda ise misafir takımın maçları izlediği tribünün yeri değiştirildi. Türkiye'de ilk kez olarak, 2006 yılı ekim ayında stadyum tribünlerine ısıtıcılar eklendi

2009 UEFA Kupası Finali 20 Mayıs 2009 tarihinde, Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadyumu'nda oynandı. Ukrayna'dan FK Şahtar Donetsk ile Almanya'dan SV Werder Bremen takımlarının karşı karşıya geldiği maçı, 1-1 eşitlik ile biten normal süreden sonra oynanan uzatma süresinde bir gol atan Şahtar Donetsk kupanın sahibi oldu.

2009-2010 sezonu sonrasında yapılan çalışmalarla çim sahaya alttan ısıtma sistemi getirildi ve su giderleri düzenlendi. Ardından stadın bazı bölümlerine yürüyen merdivenler eklendi. 25 Aralık 2013 tarihinde Fenerbahçe resmi sitesinden yapılan açıklamada stadın isim hakkının satışa çıkarılacağı duyuruldu.

Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadyumu, Bleacherreport.com sitesinin 18 Aralık 2014 tarihinde yayınladığı Dünyadaki en iyi 100 stadyum listesinde 19. sırada yer almıştır.

2015 yılında Yıldız Holding ile 90.000.000 $ karşılığında 2024-2025 sezonu sonuna kadar stat ismi, reklam ve tanıtım haklarını içeren anlaşma imzalanmıştır. Bu süre içinde Ülker Stadyumu Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Spor Kompleksi ismi ile anılanacaktır.

Mimarisi dikdörtgen şeklinde olan bu stadın kapasitesi Fenerbahçe resmi sitesine göre 50.530, Türkiye Futbol Federasyonu'nun sitesine göre ise 50.509'dur. Çim saha boyutu 105x68 metredir ve doğal çimdir. Stadyumda toplamda 36.000 metrekare olan 5.440 kapalı oturma alanı, 100 tane VIP locası bulunmaktadır. Migros Tribünü 10.813, Türk Telekom Tribünü 10.934, Maraton Tribünü 15.566 ve Fenerium Tribünü 15.187 kapasitelidir. 50'si erkekler, 29'u kadınlar için olmak üzere toplam 79 tane tuvalet vardır. 2006 yılı ekim ayında stadyum tribünlerine ısıtıcılar eklenmiştir.

Stadın aydınlatma gücü 1400'luxtur. Ev sahibi takıma ait 427 m², rakip takıma ait 286 m², 1. hakeme ait 100 m², 2.,3. ve 4. hakemlere ait 40 m² soyunma odası ayrıca sağlık odası, delege odası, doping test odası, konuklar için resepsiyon odası, 4 tane ilk yardım odası mevcuttur. 10 otobüs ve 1000 tane araba kapasiteli park alanı, 68 tane turnike vardır. Staddan dakikada 9.552 seyirci çıkabilir. Stada akredite olabilecek 240 tane basın (sadece B), görev alabilecek 15 tane TV ve 5 radyo organı, 155 masa kapasiteli yazılı basın odası mevcuttur.

Maraton tribününün altında Fenerbahçe Müzesi ile büyük bir Fenerium mağazası bulunmaktadır. 6 Mart 2018 tarihi itibari ile Fenerbahçe Efsanesi Stadyum ve Müze Turu adıyla stadyumda turlar düzenlenmeye başlandı.

Ülker Arena konumu nedeniyle kolay ulaşılabilir bir durumdadır. Bağdat Caddesi, Taşköprü Caddesi ile O-1 Otoyolu'nun kesiştiği Fenerbahçe Kavşağı stadın kuzey kesimindedir. Ayrıca Kuşdili ve Söğütlü Çeşme caddeleri üzerinden Kadıköy Rıhtım Meydanı'na ulaşılabilir. Söğütlüçeşme Metrobüs İstasyonu'na da yakın mesafededir.

6.12.18

F1 – F12 Arası Tuşlar Ne İşe Yarar

F1 Tuşu Nedir?

Neredeyse tüm programlarda yardım tuşu olarak kullanılır. Tahminen tüm programlar F1 tuşuna basıldığında ilgili yardım sayfasını açacaktır.
Bazı bilgisayarlarda bios açmak için kullanılabilir.
Nerde olursanız olun Windows Tuşu + F1 ile Windows Yardım ve Destek Merkezini açabilirsiniz.



F2 Tuşu Ne İşe Yarar?

Windows’ta seçilmiş olan nesdenin (ikon, dosya, klasör) ismini değiştirir.
Alt + Ctrl + F2 Microsoft Word kullanırken belge penceresini açar.
Ctrl + F2 Microsoft Word üzerinde belge ön izlemesini gösterir.
Seçilmiş dosya veya klasörün ismini hızlı bir şekilde değiştirir.
Biosa giriş yapar.



F3 Tuşunun Görevi Nedir?

Genellikle kullandığınız programların ara/bul özelliğini açar. Buna windows da dahil.
Ms-Dos veya komut satırındaysanız son çalıştırılan komutu tekrar eder.
Shift + F3 tuşlarıyla Word üzerinde çalışırken  seçili yazıyı küçük harf veya büyük harfe çevirir. Veya her kelimenin ilk harfini büyük yapar.
Windows tuşu + F3 tuşu Microsoft Outlook’da gelişmiş arama sayfasını açar.
Mac Os X üzerinde Etkinlik Monitörü’nü açar.



F4 Tuşu Ne Yapar?

Windows XP ve 95 de ara/bul penceresini açar.
Window Dosya Gezgininde veya İnternet Explorer’da adres çubuğunu açar.
Word 2000 ve sonraki sürümlerinde son işlemi tekrar eder.
Alt + F4 Windows’ta aktif olan programı/pencereyi kapatır.
Ctrl + F4 aktif olan program/pencere içindeki aktif pencereyi kapatır.



F5 Tuşunun Görevi Nedir

Tüm modern internet tarayıcılarında açık olan sayfayı yeniden yükler.
Microsoft Word üzerinde bul, değiştir ve git penceresini açar.
Powerpoint’de slide gösterisini açar.



F6 Tuşu Ne İşe Yarar

Tüm internet tarayıcılarında imleci adres çubuğuna taşır
Ctrl+Shift + F6 açık olan diğer Microsoft Word belgesini açar.



F7 Tuşunun Görevi Nedir?

Microsoft programlarında genellikle imla ce yazım kuralları kontrolünü gerçekleştirir.
Shift + F7  seçili olan yazı üzerinde sözlük taramasını gerçekleştirir.



F8 Tuşu Ne İşe Yarar?

Windows Açılış menüsünü açmak için kullanılır. Örneğin windows güvenlik modunda başlatmak için açılışta bu tuşlara basarak menüyü açarız ve daha sonra güvenli modu seçeriz.



F9 Tuşunun Görevi Nedir?

Quark 5.0 ölçümler araç çubuğunu açar .
Mac OS 10.3 ve sonraki sürümlerinde açık olan tüm pencereleri gösterir.
Fn Tuşu + F9 Mac OS x üzerinde Etkinlik Yöneticisini açar.
Seçim alanlarını güncelleştir
Alan koduyla sonucu arasında geçiş yap
Boş alan ekle
Alan bağlantısını kes
Bütün alan kodlarıyla sonuçları arasında geçiş yap
Alan sonuçlarını görüntüleyen alandaki
Git düğmesi veya Makro düğmesi’ni çalıştır.
Quark 5.0 ölçümler araç çubuğunu açar.
Mac OS 10.3 ve sonraki sürümlerinde açık olan tüm pencereleri gösterir.
Fn Tuşu + F9 Mac OS x üzerinde Etkinlik Yöneticisini açar.



F10 Tuşu Ne İşe Yarar?

Windows üzerinde çalışan programın menü çubuğunu etkinleştirir.
Shift + F10 herhangi bir nesneye (ikon, dosya, klasör) sağ tıklamakla aynı işe yarar.
HP ve Sony bilgisayarlarında gizlenmiş kurtarma böllümlerini açar.
Bios ayarlarını açar.
Mac OS 10.3 ve sonraki sürümlerde aktif programdaki tüm açık pencereleri gösterir.



F11 Tuşunun Görevi Nedir?

Tüm modern internet tarayıcılarında tam ekran modunu açar.
Ctrl + F1 tuşları birçok Dell bilgisayarında kurtarma seçeneklerini açar.
Mac OS X veya sonraki sürümlerinde masaüstünü gösterir.



F12 Tuşu Ne İşe Yarar?

Microsoft Word’de Farklı Kaydet penceresini açar.
Shift + F12 Word belgesini kaydeder.
Ctrl + Shift + F12 belgeyi yazdırır.
Microsoft Expression Web üzerinde önizleme yapar.
Firebug’ı açar.
Mac OS X de kontrol panelini açar veya kapatır.

5.12.18

Telefonlarda Amiral Gemisi Ne Demek?

Ünlü markalar tarafından satışa sunulan bazı modeller için sıklıkla “amiral gemisi” ya da “amiral modeli” tanımı kullanılmaktadır. Amiral gemi bilindiği gibi gemilerden oluşan savaş ordularında ordunun en güçlü ve en güzel gemisi için kullanılan terimdir. Yani en iddialı gemi “amiral gemi” olarak tanımlanmaktadır. İşte teknoloji markaları tarafından satışa sunulan en iyi, en güzel, en güçlü ve en iddialı modellere de amiral model ya da o markanın amiral gemisi adı verilmektedir.

Tepe Modeli Anlamında Kullanılır
Aslında telefonlarda amiral gemi deyimi genelde tepe modeli anlamında kullanılmaktadır. Yani o marka tarafından satışa sunulan en üst düzey telefon amiral model olarak isimlendirilir. Örnek vermek gerekirse Samsung S8 satışa sunulduğu anda Samsung markasının amiral modeli olarak isimlendirilirken Samsung S9 modeli satışa sunulunca amiral gemi olarak bu model isimlendirilir. Bu modelin unvanı da Samsung S10 modeli satışa sunulana kadar devam eder.

mevlana müzesi ve türbesi

Bugün müze olarak kullanılmakta olan Mevlâna Dergâhı'nın yeri, Selçuklu Sarayı'nın Gül Bahçesi iken bahçe, Sultan Alâeddin Keykubad tarafından Mevlâna'nın babası Sultânü'l-Ulemâ Bâhaeddin Veled'e hediye edilmiştir.

Sultânü'l-Ulemâ 12 Ocak 1231 tarihinde vefat edince türbedeki bugünkü yerine defnedilmiştir. Bu defin gül bahçesine yapılan ilk defindir.

Sultânü'l-Ulemâ'nın ölümünden sonra kendisini sevenler Mevlâna'ya müracat ederek babasının mezarının üzerine bir türbe yaptırmak istediklerini söylemişlerse de Mevlâna "Gök kubbeden daha iyi türbe mi olur" diyerek bu isteği reddetmiştir. Ancak kendisi 17 Aralık 1273 yılında vefat edince Mevlâna'nın oğlu Sultan Veled Mevlâna'nın mezarı üzerine türbe yaptırmak isteyenlerin isteklerini kabul etmiştir. "Kubbe-i Hadra" (Yeşil Kubbe) denilen türbe dört fil ayağı (kalın sütun) üzerine 130.000 Selçukî dirhemine Mimar Tebrizli Bedrettin'e yaptırılmıştır. Bu tarihten sonra inşaî faaliyetler hiç bitmemiş 19. yüzyılın sonuna kadar yapılan eklemelerle devam etmiştir.

Mevlevî Dergâhı ve Türbe 1926 yılında "Konya Âsâr-ı Âtîka Müzesi" adı altında müze olarak hizmete başlamıştır.1954 yılında ise müzenin teşhir ve tanzimi yeniden gözden geçirilmiş ve müzenin adı "Mevlâna Müzesi" olarak değiştirilmiştir.

Müze alanı bahçesi ile birlikte 6.500 m² iken, yeri istimlak edilerek Gül Bahçesi olarak düzenlenen bölümlerle birlikte 18.000 m²ye ulaşmıştır.

Müzenin avlusuna "Dervîşân Kapısı" ndan girilir. Avlunun kuzey ve batı yönü boyunca derviş hücreleri yer almaktadır. Güney yönü, matbah ve Hürrem Paşa Türbesi'nden sonra, Üçler Mezarlığı'na açılan Hâmûşân (Susmuşlar) Kapısı ile son bulur. Avlunun doğusunda ise Sinan Paşa, Fatma Hatun ve Hasan Paşa türbeleri yanında semahane ve mescit bölümleri ile Mevlâna ve aile fertlerinin mezarlarının da içerisinde bulunduğu ana bina yer alır.

Avluya Yavuz Sultan Selim'in 1512 yılında yaptırdığı üzeri kapalı şadırvan ile "Şeb-i Arûs" havuzu ve avlunun kuzey yönünde yer alan selsebil adı verilen çeşme, ayrı bir renk katmaktadır.

Tilâvet Odası

Tilâvet Arapça bir kelime olup,Kur'an-ı Kerim'i güzel sesle ve usulüne uygun olarak okuma anlamına gelir. Geçmişte bu oda da Kur'an-ı Kerim okunulduğu için buraya tilâvet odası denmiştir. Halen Hat Dairesi olarak kullanılmaktadır.

Hat Dairesi'nde Mahmud Celaleddin, Mustafa Rakım, Hulusi, Yesarizâde gibi devirlerinin meşhur hattatlarının levhaları yanında, Sultan II. Mahmud'un yazdığı altın kabartma bir levha da yer almaktadır. Gümüş kapı üzerinde teşhir edilmekte olan Yesarizâde Mustafa İzzet Efendi'nin hattı ile yazılmış olan Molla Cami'ye ait Farsça beyitte şöyle denilmektedir.

Kabetü'l-uşşâk bâşed in mekam
Her ki nakıs amed incâ şod temam

(Bu makam aşıkların kâbesi oldu. Buraya noksan gelen tamamlanır)

Huzûr-ı Pîr (Türbe)

Türbe salonuna Sokullu Mehmet Paşa'nın oğlu Hasan Paşa'nın 1599 yılında yaptırdığı gümüş kapıdan girilir. Burada bulunan iki vitrin içerisinde Mevlâna'nın meşhur eserlerinden Mesnevi'nin, Divân-ı Kebir'in en eski nüshaları sergilenmektedir. Türbe salonunu üç küçük kubbe örter. Üçüncü kubbeye post kubbesi de denilir ve yeşil kubbeye kuzey yönünden bitişiktir.

Türbe salonu doğuda, güneyde ve kuzeyde yüksekçe bir set ile çevrilir. Kuzeyde iki parça halinde yer alan yüksek setlerde 6 Horasan erinin sandukaları yer almaktadır. Horasan erlerinin hemen ayak ucunda ise İlhanlı Hükümdarı Ebû Said Bahadır Han için yapılmış nisan tası sergilenmektedir.

Yine burada yer alan iki levha, Mevlâna'nın felsefesini ve düşünce sistemini açıklaması açısından mühimdir. 1. levha Türkçedir ve şöyledir;

"Ya olduğun gibi görün
Ya göründüğün gibi ol"

Hz. Mevlâna

2. levha ise Mevlana'nın Farsça bir rubaisidir. Rubainin Türkçe çevirisi şöyledir;

"Gel, Gel, ne olursan ol, gel!
İster kâfir, ister mecûsî, ister puta tapan ol, gel!
Bizim dergâhımız ümitsizlik dergâhı değildir.
Yüz kerre tövbeni bozmuş olsan da yine gel!"
Hz. Mevlâna

Türbe salonunu doğuda ve güneyde çevreleyen yüksekçe set üzerinde ise Mevlâna ve babası Bahaeddin Veled'in soyundan gelme, 10'u hanımlara ait olmak üzere 55 adet mezar ile, Hüsameddin Çelebi, Selâhaddin Zerkûbî ve Şeyh Kerimüddin gibi Mevlevîlikte makam sahibi olmuş 10 kişiye ait toplam 65 mezar bulunmaktadır. Hanımlara ait mezarların üzerinde yer alan sandukalara sikke konulmamıştır.

Yeşil kubbenin tam altında Mevlâna'nın ve oğlu Sultan Veled'in mezarları yer almaktadır. Mezarların üzerindeki iki bombeli mermer sandukayı 1565 yılında Kanunî Sultan Süleyman yaptırmıştır. Sandukaların üzerinde yer alan altın sırma tellerle işlenilmiş Pûşîde ise Sultan Abdülhamid II. tarafından 1894 yılında yaptırılmıştır.

Halen Mevlâna'nın babası Bahaeddin Veled'in mezarı üzerinde bulunan ve bazı kişilerin "oğlu gelince babası ayağa kalkmış" dedikleri ahşap sanduka ise, bir Selçuklu şaheseri olup, 1274 yılında Mevlâna için yaptırılmıştır. Kanunî, Mevlana ve oğlu Sultan Veled'in mezarları üzerine 1565 yılında yeni bir mermer sanduka yaptırınca, ahşap sanduka buradan kaldırılmış ve sandukası olmayan Mevlâna'nın babasının mezarının üzerine konulmuştur.

Semâhâne

Semâhâne bölümü, mescid bölümü ile birlikte XVI. yüzyılda Kanunî Sultan Süleyman tarafından yaptırılmıştır. Semâhâne'de semâ, 1926 yılında dergâh müze oluncaya kadar devam etmiştir. Semâhâne'de yer alan naat kürsüsü ve müzisyenlerin oturdukları mutrib hücresi ile erkekler ve hanımlara ait mahfiller orijinal halleri ile korunurken, Semâhâne'nin uygun duvarlarında tarihi halılar ve yine vitrinler içerisinde madeni ve ahşap eserlerle Mevlevî musiki aletleri sergilenmektedir.

Mescid

Mescide çerağ kapısından girilir. Ayrıca mezarların bulunduğu huzûr- pîr ve semâhâne bölümlerinden de birer küçük kapı ile geçişler vardır. Bu bölümde müezzin mahfili ve mesnevîhân kürsüsü orijinal halleriyle muhafaza edilmektedir.

Mescidin güney duvarı üzerinde çok değerli halı ve ahşap kapı numuneleri sergilenirken, Mescid içerisine serpiştirilen 10 adet vitrinde de çok değerli cilt, hat ve tezhip numuneleri sergilenmektedir.

Halı Kumaş Bölümü - Derviş Hücreleri


Mevlâna Dergâhı'nın ön avlusunun batı ve kuzey yönünü çevreleyen, her birinde birer küçük kubbe ve baca bulunan 17 hücre bulunmaktadır. Bu hücreler Padişah III. Murat tarafından 1584 yılında dervişlerin ikameti için yaptırılmıştır.

Bu hücrelerden giriş kapısının sağında kalan dört hücre, halen gişe ve idare binası olarak kullanılmaktadır. Girişin solunda kalan 13 hücrenin baştan iki tanesi postnişîn ve mesnevîhân hücresi olarak, orijinal eşyaları ile teşhir edilmiştir.

En sondaki iki hücre ise değerli kitap koleksiyonlarını müzemize hediye eden Rahmetli Abdülbakî Gölpınarlı ile Dr. Mehmet Önder'in kitaplarına tahsis edilmiştir. Halen kütüphane olarak hizmet vermektedir.

Diğer 9 hücrenin ara duvarları kaldırılarak birbirine bağlı iki büyük koridor elde edilmiştir. Bu koridorlardan birinde ülkemizin Kula, Gördes, Uşak, Kırşehir gibi yörelerine ait tarihi halıları, diğer koridorda ise Konya İli'ne bağlı, Ladik, Karaman, Karapınar, Sille gibi yörelerde dokunmuş tarihi halılar sergilenmektedir.

Bu hücrelerin koridora açılan pencere ve kapı boşluklarına yapılan vitrinlerde ise Mevlevî etnografyasına ait pazarcı maşası, mütteka, nefîr gibi dergâhtan müzeye nakledilen tarihi nitelikteki eşyalarla, müze koleksiyonunda yer alan son derece değerli Bursa kumaşları sergilenmektedir.

Matbah Bölümü

Matbah müzenin güneybatı köşesinde yer alır. 1584 yılında Sultan III. Murat tarafından yaptırılmıştır. Dergâhın müzeye dönüştürülüğü 1926 yılına kadar yemek ihtiyacı burada karşılanıyordu.

1990 yılında yapılan onarımlardan sonra bu bölümün teşhir ve tanzimi mankenler ile yeniden yapılmıştır. Matbahın asıl işlevi olan yemek pişirme ve somat denilen sofrada yemek yeme adabı mankenlerle anlatılmaya çalışılmıştır. Matbahın diğer işlevlerinden olan Nev-ni-yâz denilen Mevlevî aday adayı saka postu üzerinde otururken, semâ talim çivisi yanında ise semâ dedesinin can tabir edilen Mevlevî derviş adayına semâ talim ettirişi anlatılmaya çalışılmıştı