En delice esen seher yeli, en güneşli günler, en parlak gece olan Bayramlar berekettir, umuttur, özlemdir, yarınlara niyettir. Duaların kabul, İslamın nurlu güneşi kalbine dolsun, makamın cennet, Hz. Muhammed (sav) komşun olsun, günlerin mutluluk, gönlün saadetle dolsun, Ramazan Bayramımız mübarek olsun. Hayırlı Bayramlar
23.5.20
Katılım Bankacılığı Nedir?
Katılım bankacılığı, faizsizlik prensiplerine göre çalışan, bu prensiplere uygun her türlü bankacılık faaliyetlerini gerçekleştiren, kar ve zarara katılma esasına göre fon toplayıp, ticaret, ortaklık ve finansal kiralama yöntemleriyle fon kullandıran bir bankacılık modelidir.
Katılım bankacılığı, faizsizlik prensiplerine göre çalışan, bu prensiplere uygun her türlü bankacılık faaliyetlerini gerçekleştiren, kar ve zarara katılma esasına göre fon toplayıp, ticaret, ortaklık ve finansal kiralama yöntemleriyle fon kullandıran bir bankacılık modelidir. Katılım bankası ise esaslara yönelik faaliyetleri icra eden bankadır.
İsimlerindeki “katılım” sözcüğü yapılan bankacılık türünün kar ve zarara katılma prensibine dayalı bir bankacılık olduğunu ifade etmek için kullanılmaktadır. Bu bankalar, tasarruf sahiplerinden topladıkları fonları, faizsiz finansman prensipleri dahilinde ticaret ve sanayide değerlendirerek, oluşan kâr veya zararı tasarruf sahipleriyle paylaşırlar. TL, USD ve EUR bazında vadeli hesaplarda toplanan fonlar, kurumsal finansman desteği, bireysel finansman desteği, finansal kiralama, kâr veya zarar ortaklığı yöntemleriyle değerlendirilir
Katılım bankacılığı en temel prensibi olan ‘Faizsizlik Prensibi’ esas alınarak katılımcılarına kar-zarar esasına göre gelir sağlamayı hedeflenmektedir. Kredi talep edenlere direkt olarak anaparayı ödemek yerine, leasing diye tabir ettiğimiz müşterinin ihtiyaç duyduğu malı satıcıdan peşin alıp kendisine vadeli satmak, kiralamak veya iş sahibiyle proje bazında ortaklık oluşturmaktır.
Esas itibariyle faiz, ödünç verilen paranın vade sebebiyle miktarı önceden belirlenmiş sabit bir fazlalıkla geri ödenmesinin şart kılınmasından doğar. Klasik bankalar tasarruf sahiplerinden başta belirlenen faiz oranı karşılığında para toplamaktadır. Katılım bankalarında ise toplanan fonlarınsahiplerine belli bir gelir taahhüdünde bulunulmadığı gibi yatırılan anaparanın garantisi dahi yoktur.
Diğer önemli bir fark ise, katılım bankalarında nakit kredi sistemi olmamasıdır. Reel ekonomik faaliyetlerin ve tamamıyla mal alım satımı ile faturalı ve kayıtlı işlemlerin finanse edilmesi söz konusudur.
Peki neden katılım bankacılığına ihtiyaç duyuldu?
Bilindiği üzere dünya nüfusunun %23’ünü islam dinine mensup insanlar oluşturmaktadır. Faiz hassasiyeti bulunan kesimlerin tasarruflarının değerlendirilmesi ve finansman ihtiyaçlarının karşılanması için bir alternatif gerekliliği ortaya çıkmasıyla birlikte, değişen dünya şartlarında finansal yapının dışında kalmanın mümkün olmadığından bir çok islami kuralların geçerli olduğu ülkede bu sistem benimsenmiştir. İslami bankacılığının modern anlamda ilk örneği 1963 yılında Mısırda Mit Ghamr Tasarruf Bankası ile başlamıştır ve diğer nüfusunu müslümanların oluşturduğu ülkelerde de hızla yayılmıştır.
Muhafazakar kesimlerin daha fazla ilgi gösterdiği bu sistemde yalnızca islami kesimler değil ihtiyat sahibi bireylerin yönelmesi de muhtemeldir. Türkiyede de bu sebeplerden Albaraka Türk, Bahreynli Al Baraka Bankacılık Grubu tarafından kurulan, faizsiz bankacılık yapan özel bir finans kurumu. 1985 başında faaliyete geçti. Batılı bir çok Uluslar arası banka da bünyesinde faizsizlik prensibiyle çalışan birimler kurmuşlardır; bunlara örnek olarak; Citibank, HSCB, Union Bank of Switzerland, Kleinwort Benson, ANZ Grindlays, Goldman Sachs gibi müesseseler sayılabilir.
Katılım bankacılığı, faizsizlik prensiplerine göre çalışan, bu prensiplere uygun her türlü bankacılık faaliyetlerini gerçekleştiren, kar ve zarara katılma esasına göre fon toplayıp, ticaret, ortaklık ve finansal kiralama yöntemleriyle fon kullandıran bir bankacılık modelidir. Katılım bankası ise esaslara yönelik faaliyetleri icra eden bankadır.
İsimlerindeki “katılım” sözcüğü yapılan bankacılık türünün kar ve zarara katılma prensibine dayalı bir bankacılık olduğunu ifade etmek için kullanılmaktadır. Bu bankalar, tasarruf sahiplerinden topladıkları fonları, faizsiz finansman prensipleri dahilinde ticaret ve sanayide değerlendirerek, oluşan kâr veya zararı tasarruf sahipleriyle paylaşırlar. TL, USD ve EUR bazında vadeli hesaplarda toplanan fonlar, kurumsal finansman desteği, bireysel finansman desteği, finansal kiralama, kâr veya zarar ortaklığı yöntemleriyle değerlendirilir
Katılım bankacılığı en temel prensibi olan ‘Faizsizlik Prensibi’ esas alınarak katılımcılarına kar-zarar esasına göre gelir sağlamayı hedeflenmektedir. Kredi talep edenlere direkt olarak anaparayı ödemek yerine, leasing diye tabir ettiğimiz müşterinin ihtiyaç duyduğu malı satıcıdan peşin alıp kendisine vadeli satmak, kiralamak veya iş sahibiyle proje bazında ortaklık oluşturmaktır.
Esas itibariyle faiz, ödünç verilen paranın vade sebebiyle miktarı önceden belirlenmiş sabit bir fazlalıkla geri ödenmesinin şart kılınmasından doğar. Klasik bankalar tasarruf sahiplerinden başta belirlenen faiz oranı karşılığında para toplamaktadır. Katılım bankalarında ise toplanan fonlarınsahiplerine belli bir gelir taahhüdünde bulunulmadığı gibi yatırılan anaparanın garantisi dahi yoktur.
Diğer önemli bir fark ise, katılım bankalarında nakit kredi sistemi olmamasıdır. Reel ekonomik faaliyetlerin ve tamamıyla mal alım satımı ile faturalı ve kayıtlı işlemlerin finanse edilmesi söz konusudur.
Peki neden katılım bankacılığına ihtiyaç duyuldu?
Bilindiği üzere dünya nüfusunun %23’ünü islam dinine mensup insanlar oluşturmaktadır. Faiz hassasiyeti bulunan kesimlerin tasarruflarının değerlendirilmesi ve finansman ihtiyaçlarının karşılanması için bir alternatif gerekliliği ortaya çıkmasıyla birlikte, değişen dünya şartlarında finansal yapının dışında kalmanın mümkün olmadığından bir çok islami kuralların geçerli olduğu ülkede bu sistem benimsenmiştir. İslami bankacılığının modern anlamda ilk örneği 1963 yılında Mısırda Mit Ghamr Tasarruf Bankası ile başlamıştır ve diğer nüfusunu müslümanların oluşturduğu ülkelerde de hızla yayılmıştır.
Muhafazakar kesimlerin daha fazla ilgi gösterdiği bu sistemde yalnızca islami kesimler değil ihtiyat sahibi bireylerin yönelmesi de muhtemeldir. Türkiyede de bu sebeplerden Albaraka Türk, Bahreynli Al Baraka Bankacılık Grubu tarafından kurulan, faizsiz bankacılık yapan özel bir finans kurumu. 1985 başında faaliyete geçti. Batılı bir çok Uluslar arası banka da bünyesinde faizsizlik prensibiyle çalışan birimler kurmuşlardır; bunlara örnek olarak; Citibank, HSCB, Union Bank of Switzerland, Kleinwort Benson, ANZ Grindlays, Goldman Sachs gibi müesseseler sayılabilir.
22.5.20
Reasürans nedir?
Sigorta şirketlerinin üstlerindeki riskleri tekrar sigortalatarak kendilerini güvence altına almasına reasürans denir. Reasürans işinde uzmanlaşan şirketlere ve bu şirketlerde çalışan reasürans konusunda uzman kişilere reasürör denir.
Reasürans sayesinde, sigorta şirketleri, kendi mali kapasitelerinin çok üzerindeki risklere teminat verebilir. Reasürörlere devredilen riskler, dünyanın her tarafında reasürans yapan şirketlere dağılır. Böylece, özellikle büyük risklerin etkileri bölünür ve uluslararası mali piyasalara dağılarak karşılanabilir hale gelir.
Sigorta şirketleri, reasürans işinde genellikle riski veren taraf olmakla birlikte, bazen risk kabulü de yaparlar. Sigorta şirketlerinin reasürans işi kabulü, çoğu kez havuzlar yoluyla olur.
Sigorta şirketleri, risklerin tümünü reasürörlere devretmez, bir kısmını kendileri üstlenir. Sigorta şirketlerinin kendilerinde kalan bu riske saklama payı denir.
Sigorta şirketleri, devrettikleri riskler karşılığında reasürörlere prim öderler. Reasürörler ise, sigorta şirketlerine, üstlendikleri risklerden kaynaklanan hasar tazminatlarını ödedikleri gibi, kendilerine devrettikleri riskler için ayrıca bir de komisyon ödemesinde bulunurlar.
21.5.20
Sigorta Nedir?
Sigorta, sigorta şirketinin, sigortalının ödediği bir prim karşılığı, çeşitli rizikolara karşı hasarını güvenceye aldığı bir sözleşmedir. Sigorta nedir sorularına verilen cevaplardan bir diğeri ise toplumsal bir dayanışma sistemi olduğudur.
Sigorta sistemi dahiline giren kişilerin risklerini ortak bir havuzda birleştirmesi ve risk oluştuğunda bu havuzdan zararlarının karşılanması üzerine kurulmuş bu sistemde katılımcı ne kadar fazla olursa, risk daha fazla kişi ile paylaşıldığından zarar da doğal olarak azalır.
Yani sigorta sistemine dahil olan herkes, aslında birbirinin zararını öder. Böylece kimse tek seferde büyük meblağlar ödemek zorunda kalmaz.
Sigorta aynı türden riskle karşı karşıya olan kişilerin belirli bir miktar para ödeyerek oluşturdukları prim havuzudur. O riskin gerçekleşmesi sonucu zarara uğrayanların zararı bu ortak havuzdan karşılanır.Parayla ölçülebilen her türlü risk sigortalanabilir. Bu ortak havuzun yönetimini de sigorta şirketleri yapmaktadır.Sigorta havuzu 3 gruptan oluşur: Sigortalı, sigorta ettiren ve sigorta şirketi.
Sigortalı
Sigortaya konu olan teminat kapsamındaki tehlikelerden herhangi birinin gerçekleşmesi halinde, meydana gelen hasarın tazmini talebinde bulunmaya yasal yetkili olan kişiye sigortalı denir. Genellikle sigorta ettiren ile sigortalı aynı kişi olmakla birlikte farklı da olabilir. Sigortadan zararı karşılığında tazminat alan kişi sigortalıdır.
Sigorta Ettiren
Sigorta ettiren, sigortayı yaptıran ve bedelini karşılayan kişidir. Riskin bedelini sigorta ettiren öderken, risk gerçekleştiğinde sigorta tazminatı alacak kişi sigortalıdır.
19.5.20
Kadir gecesi
"Şüphesiz, biz onu (Kur'an'ı) Kadir Gecesi'nde indirdik.Kadir Gecesi'nin ne olduğunu sen ne bileceksin. Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır." Bin aydan daha hayırlı olan Bu gece de Allah'ım sen çok affedicisin, affetmeyi seversin, Bizi de affeyle. Bu mübarek gece de dualarımız kabul, Kadir Gecemiz mübarek olsun. Hayırlı Ramazanlar
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)