instagram twitter linkedin github youtube

5.2.21

Türkiye'nin nüfus özellikleri 2020

  •  İstanbul'un nüfusu, bir önceki yıla göre 56 bin 815 kişi azalarak 15 milyon 462 bin 452 kişiye düştü. Türkiye nüfusunun %18,49'unun ikamet ettiği İstanbul'u, 5 milyon 663 bin 322 kişi ile Ankara, 4 milyon 394 bin 694 kişi ile İzmir, 3 milyon 101 bin 833 kişi ile Bursa ve 2 milyon 548 bin 308 kişi ile Antalya izledi. 
  • Bayburt, 81 bin 910 kişi ile en az nüfusa sahip olan il oldu. Bayburt'u, 83 bin 443 kişi ile Tunceli, 96 bin 161 kişi ile Ardahan, 141 bin 702 kişi ile Gümüşhane ve 142 bin 792 kişi ile Kilis takip etti.
  •  Türkiye'nin 2007 ve 2020 yılı nüfus piramitleri karşılaştırıldığında, doğurganlık ve ölümlülük hızlarındaki azalmaya bağlı olarak, yaşlı nüfusun arttığı ve ortanca yaşın yükseldiği görülür.
  • Türkiye'de 2019 yılında 32,4 olan ortanca yaş, 2020 yılında 32,7'ye yükseldi. Cinsiyete göre incelendiğinde, ortanca yaşın erkeklerde 31,7'den 32,1'e, kadınlarda ise 33,1'den 33,4'e yükseldiği görüldü.
  • Ortanca yaşın illere göre dağılımına bakıldığında, Sinop'un 41,4 ile en yüksek ortanca yaş değerine sahip olduğu görüldü. Sinop'u, 40,6 ile Balıkesir ve Kastamonu izledi. Diğer yandan 20,4 ile Şanlıurfa en düşük ortanca yaşa sahip il oldu. Şanlıurfa'yı, 21,2 ile Şırnak ve 22,3 ile Ağrı takip etti.
  •  Çalışma çağı olarak tanımlanan 15-64 yaş grubundaki nüfusun oranı, 2007 yılında %66,5 iken 2020 yılında %67,7 oldu. Diğer yandan çocuk yaş grubu olarak tanımlanan 0-14 yaş grubundaki nüfusun oranı %26,4'ten %22,8'e gerilerken, 65 ve daha yukarı yaştaki nüfusun oranı ise %7,1'den %9,5'e yükseldi.
  • Çalışma çağındaki birey başına düşen çocuk ve yaşlı birey sayısını gösteren toplam yaş bağımlılık oranı, 2019 yılında %47,5 iken 2020 yılında %47,7'ye yükseldi.
  • Ekonomik olarak aktif olan birey başına düşen çocuk sayısını ifade eden çocuk bağımlılık oranı, %34,1'den, %33,7'ye gerilerken, çalışan birey başına düşen yaşlı birey sayısını ölçen yaşlı bağımlılık oranı ise %13,4'ten %14,1'e yükseldi. Diğer bir ifadeyle, Türkiye'de 2020 yılında, çalışma çağındaki her 100 kişi, 33,7 çocuğa ve 14,1 yaşlıya bakmaktadır.
  • Türkiye'de 2020 yılında 0-14 yaş arasındakilerin toplam sayısı 19 milyon 68 bin 237.Nüfusa oranla çocuk şampiyonu ise Şanlıurfa. 2 milyon 115 bin 256 nüfusa sahip kentte 0-14 yaş aralığında tam 825 bin 27 çocuk yaşıyor. Başka bir deyişle her 5 kişiden 2'si çocuk.Sayısal olarak en fazla çocuk ise İstanbul'da. Tam 3 milyon 312 bin 147 çocuk İstanbul'da ikamet ediyor. İstanbul'u, 1 milyon 168 bin 50 ile Ankara ve 825 bin 27 ile Şanlıurfa takip ediyor.
  • Çocukların yanısıra, yaşlı nüfus verileri de dikkat çekici. 65 yaş üstündekilerin sayısı 7 milyon 953 bin 555.
  • Nüfus yoğunluğu olarak tanımlanan "bir kilometrekareye düşen kişi sayısı", Türkiye genelinde 2019 yılına göre 1 kişi artarak 109 kişiye yükseldi. İstanbul, kilometrekareye düşen 2 bin 976 kişi ile nüfus yoğunluğu en yüksek olan ilimiz oldu. İstanbul'dan sonra 553 kişi ile Kocaeli ve 366 kişi ile İzmir nüfus yoğunluğu en yüksek olan iller oldu.
  • Diğer yandan nüfus yoğunluğu en az olan il ise bir önceki yılda olduğu gibi, kilometrekareye düşen 11 kişi ile Tunceli oldu. Tunceli'yi 20 kişi ile Ardahan ve Erzincan illeri izledi.
  • Yüz ölçümü büyüklüğünde ilk sırada yer alan Konya'nın nüfus yoğunluğu 58, en küçük yüz ölçümüne sahip Yalova'nın nüfus yoğunluğu ise 326 olarak gerçekleşti.
  • Nüfus verileri arasında, doğduğu ya da nüfusa kayıtlı olduğu il dışında yaşayanlar da var. Dikkat çeken istatistik ise İstanbul'dan. Nüfusu 15 milyonu aşan kentte yaşayanların sadece 2 milyon 159 bin 995'inin nüfus kütüğü İstanbul'da.
  • 12 milyon 851 bin 873 kişi ise farklı illerin nüfusuna kayıtlı. İstanbul'da ilk sırada ise yine Sivaslılar var:
  1. Sivas - 768 bin 336
  2. Kastamonu - 562 bin 160
  3. Ordu - 526 bin 669
  4. Giresun - 495 bin 871
  5. Tokat - 488 bin 461
  6. Türkiye'nin göçmen ya da sığınmacı olmayan resmi oturma iznine sahip yabancı sakinleri. Nüfus verilerine onlar da dahil. Buna göre, Türkiye'de en çok Iraklı bulunuyor, sayıları ise 281 bin 74. Onu 158 bin kişi ile Afganistanlılar takip ediyor. Ayrıca, 9 bin 32 ABD'li, 43 bin 679 Rus, 18 bin 740 Çinli de Türkiye'de yaşamayı seçenler arasında.
  • Türkiye'de yaşayan 376 kişi ise vatansız statüsünde yer alıyor.
  • İllere göre nüfus sayıları ;

(Veriler TÜİK verilerine göre düzenlenmiştir.)

31.1.21

Segem belgesi nedir ?

 SEGEM kelime anlamı olarak “Sigortacılık Eğitim Merkezi” demektir. Sigorta ile alakalı bir belgedir. Sigorta sektörüne yönelik mesleki eğitim ve yeterlilik sınavlarını tek bir bünye altında toplamak amacıyla kurulmuş bir eğitim merkezi ve belgesidir. SEGEM; sigorta acenteleri, aktüerler, sigorta eksperleri, sigorta ve reasürans brokerleri için ayrı ayrı eğitim ve sınav tarihleri belirlemektedir.


SEGEM belgesi; sigortacı, sigorta brokeri ve reasürans brokeri olmak isteyen kişiler tarafından alınması zorunlu olan bir belgedir. Bu belgeye sahip olmayan kişilerin sigorta poliçesi satmaya yasal olarak izinleri bulunmuyor.


Sigortacılık Eğitim Merkezi tarafından açılan sınavları ve kursları takip etmeniz gerekiyor. SEGEM internet sitesi üzerinden sınav hakkında detaylı bilgi paylaşımı yapılıyor orayı takip etmekte fayda var. Belirli bir ücret karşılığında sınava katılabilir, sınav sonucunda istenen başarıyı da sağlayarak; SEGEM belgesini alabilirsinizSigorta acenteliği teknik personelliği için SEGEM sınavına girmek için tek şart lise mezunu olmanız. Eğer lise mezuniyetiniz varsa SEGEM sınavına girebilir, belgenizi başarı ile aldıktan sonra da sigorta teknik personeli olarak çalışmaya başlayabilirsiniz.


Sadece bankacılık ve sigortacılık sektöründe çalışanlar için faydalı olabilecek bir belgedir. Sigorta Genel Merkezi tarafından belirli zamanlarda yapılan sınavlarda başarılı olan kişiler bu belgeyi alabilirler. Sigortacılık sektöründe çalışacak olan kişilerde mutlaka olması gereken ve aranılan bir belgedir türüdür. Acente çalışanının poliçe üzerine atacağı imzanın yasal olarak geçerli sayılabilmesi için SEGEM belgesine sahip olması gereklidir.


(Sigorta acentesi açmak,Sigorta eksperi olmak,Aktüer olmak,Sigorta brokeri olmak,Reasürans brokeri olmak mümkün değildir.)

SEGEM başvurusu Sigortacılık Eğitim Merkezi internet sitesi üzerinden yapılmaktadır. Başvurular online internet üzerinden yapılmaktadır. Başvuru aşamaları aşağıdaki gibidir;


SEGEM sayfasına üye olun.

Açılan sayfadaki üyelik formlarını isim, soyisim, e-mail adresi ve kullanacağınız şifreyi yazarak “Gönder” butonuna tıklayın.

Kullanıcı girişi yapıldıktan sonra başvuru linkine tıklayarak, başvuru formunu doldurun. Ve ücreti yatırın.(ücretler yıldan yıla değişiklik gösteriyor) Ödeme işlemi tamamlandıktan sonra başvuru formunu dolduran aday e-öğrenme formatında hazırlanan ve katılımın isteğe bağlı olduğu eğitimlerine 7 gün 24 saat boyunca SEGEM Akademi internet sitesinden ücretsiz ulaşılabilir.

Sınavda 50 adet çoktan seçmeli soru olacaktır. Sınav 100 üzerinden değerlendirilecek olup 60 alan aday başarılı sayılacaktır. Sınav süresi 60 dakikadır. Sınavda sorulacak olan konu başlıkları aşağıdaki gibidir;


  • Sigortaya Giriş
  • Sigortanın İşlevleri
  • Sigorta Sözleşmesi ve Sigortanın Taraflar
  • Sigortalanabilirlik Kavramı
  • Sigortanın Temel Prensipleri
  • Temel Reasürans Bilgisi
  • 5684 Sayılı Sigortacılık Kanunu’nda Acenteler
  • Sigorta Acenteleri Yönetmeliği 11
  • Sigorta Acenteleri Yönetmeliğinin Uygulanmasına İlişkin Genelge
  • Acentelere İlişkin İkincil Düzenlemeler
  • 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun Acentelere İlişkin Hükümleri (Birinci Kitap Yedinci Kısım, 102-123 numaralı maddeler)
  • Acentelerin Hak ve Yükümlülükleri
  • Türkiye’de Sigorta Uygulamaları
  • Aracıların Sistemdeki Yeri  Sigorta Fiyatlaması ve Banka Uygulamaları
  • Hasar
  • Sigortaya İlişkin Teknik Terimler
  • Sigortacılık Kapsamında Değerlendirilecek Faaliyetlere, Tüketici Lehine Yapılan Sigorta Sözleşmeleri ile Mesafeli Akdedilen Sigorta Sözleşmelerine İlişkin Yönetmelik
  • Sigorta Sözleşmelerinde Bilgilendirmeye İlişkin Yönetmelik


Daha fazla ayrıntı için segem.org.tr

29.1.21

Ayet-el Kûrsi

Ayet-el Kürsi (Arapça: آية الكرسي), Kur'an'da Bakara Suresi'nin 255. ayetidir. Medine'de indirilmiştir.


بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ اللَّهُ لاَ إِلَهَ إِلاَّ هُوَ الْحَيُّ الْقَيُّومُ لاَ تَأْخُذُهُ سِنَةٌ وَلاَ نَوْمٌ لَهُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الأَرْضِ مَنْ ذَا الَّذِي يَشْفَعُ عِنْدَهُ إِلاَّ بِإِذْنِهِ يَعْلَمُ مَا بَيْنَ أَيْدِيهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْ وَلاَ يُحِيطُونَ بِشَيْءٍ مِنْ عِلْمِهِ إِلاَّ بِمَا شَاءَ وَسِعَ كُرْسِيُّهُ السَّمَاو ;َاتِ وَالأَرْضَ وَلاَ يَئُودُهُ حِفْظُهُمَا وَهُوَ الْعَلِيُّ الْعَظِيمُ﴿٢٥٥

Okunuşu: Allâhu lâ ilâhe illâ huve’l-hayyu’l-kayyûm. Lâ te’huzuhû sinetun ve lâ nevm. Lehû mâ fi’s-semâvâti ve mâ fi’l-ardı men zellezî yeşfe’u ‘ındehû illâ bi iznih. Ya’lemu mâ beyne eydîhim ve mâ halfehum ve lâ yuhîtûne bi şey’in min ‘ılmihî illâ bimâ şâe vesi’a kursiyyuhu’s-semâvâti ve’larda ve lâ yeûduhû hıfzuhumâ ve huve’l-‘aliyyu’l-‘azîm.


Türkçe Meali: O'ndan başka ilah olmayan Allah, hay ve kayyumdur (ezel ve ebedidir). O'nu uyuklama ve uyku tutmaz. Göklerde ve yerlerde olan şeyler O'nundur. İzni olmaksızın O'nun yanında şefaat eden yoktur. Halkın önünde ve arkasında olanı (istikbal ve maziyi) bilir. İnsanlar O'nun ilminden, O'nun isteğinden başkasını ihata edemezler. Kürsisi semaları ve yeri içine alır. Onların hıfzı O'nu (Cenab-ı Ecelli Ala'yı) yormaz. O, pek yüksek ve büyüktür.


Tefsiri: İçinde Allah’ın kürsüsü zikredildiği için “Âyetü’l-kürsî” adıyla anılan bu âyet hem muhtevası hem de üstün özellikleri sebebiyle dikkat çekmiş, hakkında hadisler vârit olmuş, çok okunmuş, şifa ve korunmaya vesile kılınmıştır. Kelime-i şehâdet ve İhlâs sûreleri nasıl İslâm inancının özünü ihtiva ediyor ve insanlara Allah Teâlâ’yı tanıtıyorsa Âyetü’l-kürsî de –onlardan daha geniş ve detaylı olarak– bu özelliği taşımaktadır. Bir önceki âyette peygamberlerin getirdiği bunca âyet ve “beyyine”ye (imana götüren işaret ve delil) rağmen insanların ihtilâfa düştükleri, kiminin küfrü kiminin imanı tercih ettiği zikredilmişti. İnsanı imana götüren deliller, aklını kullanarak üzerinde düşüneceği “kendisinde ve yakından uzağa çevresinde (enfüs ve âfâk)”, peygamberleri desteklemek üzere Allah’ın onlara lutfettiği mûcizelerde ve vahiy yoluyla yapılan “sağlam delillere dayalı sözlü açıklamalar”da görülmektedir. Bu âyet gerçek mâbudu arayanlar için eşsiz ve başka hiçbir kaynaktan elde edilemez bir açıklamadır, delildir.


Şevkânî’nin Buhârî, Müslim, Nesâî, Ahmed b. Hanbel gibi sahih kaynaklardan derlediği hadislerden birkaçı bile bu âyetin önemi hakkında bir fikir edinmeye yetecektir:


Hz. Peygamber, Übey b. Kâ‘b’a “Allah’ın kitabından hangi âyet en büyüğüdür” diye sorup “Âyetü’l-kürsî’dir” cevabını alınca onu tebrik etmiştir (Müslim, “Müsâfirîn”, 258).


Yine Übey’in hurmasına şeytana tâbi bir cin musallat olmuş; vermeyi, dağıtmayı seven Übey’i bundan vazgeçirmek üzere hurmayı aşırmaya başlamıştı. Übey mahlûku takip ederek yakaladı. Garip bir şekli vardı. Onunla konuşunca kimliğini ve maksadını anladı. Kendilerinden nasıl kurtulabileceğini sorunca “Bakara sûresindeki kürsü âyeti ile” dedi ve ekledi: “Onu akşamda okuyan sabaha kadar, sabahta okuyan akşama kadar bizden korunmuş olur.” Sabah olunca Übey durumu Hz. Peygamber’e aktardı. Resûlullah, “Habis doğru söylemiş” buyurdu.


Buhârî’de de Ebû Hüreyre’den naklen yukarıdakine yakın bir rivayet vardır. Hz. Peygamber’e hadiseyi anlatınca şeytan olduğunu öğrendiği hırsız Ebû Hüreyre’ye şöyle demiştir: “Yatağına yatınca Âyetü’l-kürsî’yi oku, devamlı olarak Allah’tan bir koruyucun olacak ve sabaha kadar sana şeytan yaklaşamayacaktır.”


Allah varlığı ezelî, ebedî, zaruri ve kendinden olan, her şeyi yaratan, her şeyin mâliki ve mukadderatının hâkimi, her şeyi bilen ve her şeye kadir olan... yüce mevlânın öz ismidir. Bu öz isim zikredildikten sonra hem O’nun vahdâniyeti (birliği, tekliği) hem de İslâm’ın getirdiği imanın tevhid (Allah’ı birleme, bir bilme) özelliği açıklanmak üzere “O’ndan başka tanrı yoktur” buyurulmuştur.


Müşrikler elleriyle yaptıkları putlara tapmakta idiler. Bunlar cansız eşyadan yapılırdı. Canı bile olmayan varlığın ilâh olamayacağını ifade etmek üzere hemen arkasından “O diridir” buyurulmuştur. Evet Allah diridir, O’nun hayat sıfatı vardır ve tıpkı diğer isimleri ve sıfatları gibi bunun da mahiyetini ancak kendisi bilmektedir.


Gerek Araplar’daki gerekse diğer kavimlerdeki müşriklerin çoğu büyük bir Allah’a inanmakla beraber bunun yanında –her birine bir işlev tanıdıkları– sözde tanrılara inanmışlardır. Bu inanç tevhide aykırıdır. Tevhidi açıklayarak başlayan âyet, Allah Teâlâ’nın “kayyûm” sıfatını zikrederek “küçük, aracı, özel görevli... tanrılar”a gerek bulunmadığını ifade etmektedir. Çünkü kayyûm, “bütün varlıkları görüp gözeten, yöneten, bir an bile onları bilgi ve ilgisi dışında tutmayan” demektir.


“Onu ne uyku basar ne uyur” cümlesi, hay ve kayyûm sıfatlarını pekiştirmekte ve biraz daha anlaşılmasını sağlamaktadır. Uyku basan veya fiilen uyuyan birinin gözetim, yönetim, koruma gibi işleri yerine getirmesi mümkün değildir. Allah Teâlâ’nın kayyûmluğu kâmil ve kesintisiz olduğuna, daha doğrusu kayyûm sıfatı bunu ifade ettiğine göre O’nu ne uyku basar ne de uyur.


Yerde ve gökte ne varsa –başka hiçbir kimseye değil– O’na aittir; yaratanı da gerçek sahibi de O’dur. Âyetin bu mânayı ifade eden parçası “Yalnız O’na aittir” kısmıyla tevhidi öğretirken “başkasına değil” mânasıyla de şirkin çeşitlerini reddetmektedir. Çünkü müşrik toplumlar varlıkları yaratılış, aidiyet ve yetki bakımlarından çeşitli tanrılar arasında paylaştırmışlar; meselâ yıldız, gök, yer... tanrılarından söz etmişlerdir. “Yerde ve gökte” tabiri Arapça’da “bütün varlıklar” mânasında kullanılmakta, adına yer ve gök denilmeyen veya maddî mânada yere ve göğe dahil bulunmayan mekânlar ve buradaki varlıklar da bu ifadenin içine girmektedir.


Allah’a ortak koşan kâfirlerin bir kısmı, bu ortakların O’na denk olduklarına değil, O’nun nezdinde reddedilemez şefaat, geri çevrilemez aracılık hakkına sahip bulunduklarına inanmakta ve putlara bu anlayış içinde tapınmaktadırlar. “Allah katında, O izin vermedikçe hiçbir kimse şefaat edemez” mânasındaki cümle bu inancın asılsızlığını ortaya koymakta; şefaatin de izne bağlı bulunduğunu, O izin vermedikçe ve dilemedikçe kimsenin böyle bir yetki ve imkâna sahip olamayacağını özlü ve etkili bir şekilde zihinlere yerleştirmektedir. Allah katında kendisine şefaat izni verilenlerin durumu ve yetkileri, ödül törenlerinde ödülleri vermek üzere kürsüye çağrılan şeref konuklarınınkine benzemektedir. Ödülün kime verileceğini bilen ve belirleyen onlar değildir. Ancak bu merasimi tertipleyenlere göre onlar, şerefli, saygıya lâyık, büyük kimseler olduklarından kendilerine böyle bir imtiyaz verilmiştir. Allah katında şefaatlerine izin verilecek olanlar da Allah’a yakın ve sevgili kullar olacaktır.


Allah’tan başka bütün şuur ve bilgi sahiplerinin bilgileri sınırlıdır, doğru da yanlış da olmaya açıktır. Bu genel gerçek şefaat meselesine uygulandığında kimin şefaate lâyık olduğunun da ancak Allah tarafından bilineceği anlaşılır. Çünkü dış görünüşü (mâ beyne eydîhim) itibariyle şefaate lâyık görülenlerin, kullar tarafından görülemeyen ve bilinemeyen iç yüzleri (mâ halfehüm) itibariyle böyle olmamaları mümkündür. Allah birdir ve yalnızca O ibadete lâyıktır; çünkü O’ndan başka olmuşu, olacağı, gizliyi, açığı, geçmişi, geleceği, görüleni, gaybı bilen yoktur.


Kürsî (kürsü), “koltuk, sandalye, taht” anlamlarına gelir. Mecazi olarak saltanat, hükümranlık, mülk mânalarında da kullanılmaktadır. Allah Teâlâ’nın üzerine oturulan maddî alet mânasında kürsüsü olamayacağından –bu O’nun bizzat açıkladığı yüce sıfatlarına aykırı düştüğünden– burada kürsüden bir başka mânanın kastedilmiş olması gerekir. Esasen Kur’an’da Allah’a nisbet edilen, “Allah’ın...” denilen her şeyi, O’nun varlığına dahil veya kullandığı bir şey olarak anlamak da doğru değildir. Meselâ “Allah’ın evi, Allah’ın ruhu, Allah’ın emri, Allah’ın kölesi” tamlamalarında Allah’a ait olan şeyler böyledir. Bunlar ne O’nun varlığının bir parçasıdır ne de kullandığı araçlardır; önem ve şereflerinden dolayı O’nun” diye tanımlanmışlardır. İbn Abbas’a göre kürsüden maksat ilimdir. O’nun ilmi her şeyi kaplar. Âyetin bu kısmını, “kürsüden maksat O’nun hükümranlığıdır ve buna sınır yoktur, hiçbir şey O’nun dışında kalamaz” veya “Allah semavatı, arzı, arşı Kur’an’da zikretmiş, fakat bunlardan maksadın ne olduğunu açıklamamıştır. Kürsüsü de böyle bir varlıktır, yerleri ve gökleri içine alacak kadar geniştir. Ne ve nasıl olduğunu ise ancak kendisi bilmektedir” şeklinde anlamak mümkündür.


Yüce, kâmil, eşsiz sıfatlarının bir kısmı âyette zikredilen yüce Allah’a, kulların sonsuz gibi gördükleri kâinatı korumak, gözetmek ve yönetmek elbette güç gelmeyecek, O’nu yormayacak, meşgul bile etmeyecektir. Çünkü O yücelerden yücedir, kimse bilmez nicedir.


Ayetel Kürsi bir rivayete göre Peygamber Hz. Muhammed'in (S.A.V.) anlattığı bir kıssanın ardından indirilmiştir.

Ebû Hureyre (Radıyallâhu Anh) şöyle rivâyet etmiştir: “Resûlüllah’ı (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) dinledim, minberi üzerinde Hazreti Musa’dan (Aleyhisselâm) haber veriyordu. İsrailoğulları Hazreti Musa’ya: ‘Ey Musa! Senin Rabbin uyuyor mu?’ diye sordular. Hazreti Musa da onlara: “Allah’tan (Celle Celâluhû) sakınınız’ deyip onları böyle sorulardan menetmeye çalıştı. Bunun üzerine Allah (Celle Celâluhû) bir meleği Musa’ya (Aleyhisselâm) gönderdi. Üç gün üç gece onun uyumamasını sağladı. Sonra ona iki şişe verdi. Her birisi bir elindeydi. Onları korumasını emretti. Zaman zaman Musa uyuyor, elleri birbirlerine vurulacak şekle yaklaşınca uyanıp onları birbirinden uzaklaştırıyordu. Sonunda şişeleri birbirine değdirecek tarzda uyudu ve şişeleri kırdı. Allah (Celle Celâluhû) Musa’ya (Aleyhisselâm): ‘Eğer ben uyusaydım elinden düşen iki camın helak oluşu gibi, gökler ve yerler böylece düşer, helak olurlardı’ diye vahyetti.” Âyetü’l-Kürsî işte bu kıssanın anlatılışının ardından indirilmiştir. (Âlûsî, 2/8-9; Ali Arslan, 2/227-239)

Namazda okunan dualar

 Sübhaneke Duası

سُبْحَانَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ ﴿﴾ وَتَبَارَكَ اسْمُكَ ﴿﴾ وَتَعَالَى جَدُّكَ ﴿﴾ وَلاَ إِلَهَ غَيْرُكَ

Okunuşu: Subhânekellâhumme ve bi hamdik ve tebârakesmuk ve teâlâ cedduk (ve celle senâuk*) ve lâ ilâhe ğayruk.

* (vecelle senâuk kısmı sadece cenaze namazında okunur.)

Türkçe meali: Allah'ım! Sen eksik sıfatlardan pak ve uzaksın. Seni daima böyle tenzih eder ve överim. Senin adın mübarektir. Varlığın her şeyden üstündür. Senden başka ilah yoktur.



Ettehiyyâtu Duası

التَّحِيَّاتُ لِلَّهِ وَالصَّلَوَاتُ وَالطَّيِّبَاتُ ﴿﴾السَّلامُ عَلَيْكَ أَيُّهَا النَّبِيُّ وَرَحْمَةُ اللَّهِ وَبَرَكَاتُهُ ﴿﴾ السَّلامُ عَلَيْنَا وَعَلَى عِبَادِ اللَّهِ الصَّالِحِينَ ﴿﴾ أَشْهَدُ أَنْ لا إِلَهَ إِلا اللَّهُ ﴿﴾ وَأَشْهَدُ أَنَّ مُحَمَّدًا عَبْدُهُ وَرَسُولُهُ

Okunuşu: Ettehiyyâtu lillâhi vessalevâtu vettayibât. Esselâmu aleyke eyyuhen-Nebiyyu ve rahmetullahi ve berakâtuhu. Esselâmu aleynâ ve alâ ibâdillâhis-Sâlihîn. Eşhedu en lâ ilâhe illallâh ve eşhedu enne Muhammeden abduhû ve Rasuluh.


Türkçe meali: Dil ile, beden ve mal ile yapılan bütün ibadetler Allah'a dır. Ey Peygamber! Allah'ın selamı, rahmet ve bereketleri senin üzerine olsun. Selam bizim üzerimize ve Allah'ın bütün iyi kulları üzerine olsun. Şahitlik ederim ki, Allah'tan başka ilah yoktur. Yine şahitlik ederim ki, Muhammed, O'nun kulu ve elçisidir.



Allâhumme Salli Duası 

اللَّهُمَّ صَلِّ عَلَى مُحَمَّدٍ وَعَلَى آلِ مُحَمَّدٍ ﴿﴾ كَمَا صَلَّيْتَ عَلَى إِبْرَاهِيمَ وَعَلَى آلِ إِبْرَاهِيم ﴿﴾ إِنَّكَ حَمِيدٌ مَجِيدٌ

Okunuşu: Allâhumme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ İbrahime ve alâ âli İbrahim. İnneke hamidun mecîd.


Türkçe meali: Allah'ım! Muhammed'e ve Muhammed'in ümmetine rahmet eyle; şerefini yücelt. İbrahim'e ve İbrahim'in ümmetine rahmet ettiğin gibi. Şüphesiz övülmeye layık yalnız sensin, şan ve şeref sahibi de sensin.



Allâhumme Barik Duası 

اللَّهُمَّ بَارِكَ عَلَى مُحَمَّدٍ وَعَلَى آلِ مُحَمَّدٍ ﴿﴾ كَمَا بَارَكْتَ عَلَى إِبْرَاهِيمَ وَعَلَى آلِ إِبْرَاهِيم ﴿﴾ إِنَّكَ حَمِيدٌ مَجِيدٌ

Okunuşu: Allâhumme barik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ barekte alâ İbrahîme ve alâ âli İbrahim. İnneke hamidun mecîd


Türkçe meali: Allah'ım! Muhammed'e ve Muhammed'in ümmetine hayır ve bereket ver. İbrahim'e ve İbrahim'in ümmetine verdiğin gibi. Şüphesiz övülmeye layık yalnız sensin, şan ve şeref sahibi de sensin.



Rabbenâ âtina Duası 

رَبَّنَا آتِنَا فِي الدُّنْيَا حَسَنَةً وَفِي الآخِرَةِ حَسَنَةً وَقِنَا عَذَابَ النَّارِ

Okunuşu: Rabbenâ âtina fid'dunyâ haseneten ve fil'âhirati haseneten ve kınâ azâbennâr.


Türkçe meali: Allah'ım! Bize dünyada iyilik ve güzellik, ahirette de iyilik, güzellik ver. Bizi ateş azabından koru.


Rabbenâğfirlî Duası

رَبَّنَا اغْفِرْ لِي وَلِوَالِدَيَّ وَلِلْمُؤْمِنِينَ يَوْمَ يَقُومُ الْحِسَابُ

Okunuşu: Rabbenâğfirlî ve li-vâlideyye ve lil-Mu'minine yevme yekûmu'l hisâb.


Türkçe meali: Ey bizim Rabbimiz! Beni, anamı ve babamı ve bütün mü'minleri hesap gününde (herkesin sorguya çekileceği günde) bağışla.



Kunut Duaları 

اَللَّهُمَّ إِنَّا نَسْتَعِينُكَ وَ نَسْتَغْفِرُكَ وَ نَسْتَهْدِيكَ ﴿﴾ وَ نُؤْمِنُ بِكَ وَ نَتُوبُ اِلَيْكَ ﴿﴾ وَ نَتَوَكَّلُ عَلَيْكَ وَنُثْنِى عَلَيْك اْلخَيْرَ كُلَّهُ نَشْكُرُكَ وَ لاَ نَكْفُرُكَ ﴿﴾ وَ نَخْلَعُ وَ نَتْرُكُ مَنْ يَفْجُرُكَ

Okunuşu: Allâhumme innâ nesteînuke ve nestağfiruke ve nestehdik. Ve nu'minu bike ve netûbu ileyk. Ve netevekkelu aleyke ve nusni aleykel-hayra kullehu neşkuruke ve lâ nekfuruke ve nahleu ve netruku men yefcuruk


Türkçe meali: Allahım! Senden yardım isteriz, günahlarımızı bağışlamanı isteriz, razı olduğun şeylere hidayet etmeni isteriz. Sana inanırız, sana tevbe ederiz. Sana güveniriz. Bize verdiğin bütün nimetleri bilerek seni hayır ile överiz. Sana şükrederiz. Hiçbir nimetini inkar etmez ve onları başkasından bilmeyiz. Nimetlerini inkar eden ve sana karşı geleni bırakırız.



Kunut Duası


اَللَّهُمَّ اِيَّاكَ نَعْبُدُ وَ لَكَ نُصَلِّى وَ نَسْجُدُ ﴿﴾ وَ اِلَيْكَ نَسعْىَ وَ نَحْفِدُ ﴿﴾ نَرْجُو رَحْمَتَكَ وَ نَخْشَى عَذَابَك ﴿﴾ اِنَّ عَذَابَكَ بِاْلكُفَّارِ مُلْحِقٌ

Okunuşu: Allâhumme iyyâke na'budu ve leke nusalli ve nescudu ve ileyke nes'a ve nahfidu nercû rahmeteke ve nahşâ azâbeke inne azâbeke bilkuffâri mulhık


Türkçe meali: Allahım! Biz yalnız sana kulluk ederiz. Namazı yalnız senin için kılarız, ancak sana secde ederiz. Yalnız sana koşar ve sana yaklaştıracak şeyleri kazanmaya çalışırız. İbadetlerini sevinçle yaparız. Rahmetinin devamını ve çoğalmasını dileriz. Azabından korkarız, şüphesiz senin azabın kafirlere ve inançsızlara ulaşır.



Namaz da okunan sureler;

Namaz sureleri

Namazda okunan sureler

Fatiha Sûresi 


بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

١﴾ اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَم۪ينَۙ ﴿٢﴾ اَلرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِۙ ﴿٣﴾ مَالِكِ يَوْمِ الدّ۪ينِۜ ﴿٤﴾ اِيَّاكَ نَعْبُدُ وَاِيَّاكَ نَسْتَع۪ينُۜ ﴿٥﴾ اِهْدِنَا الصِّرَاطَ الْمُسْتَق۪يمَۙ ﴿٦﴾ صِرَاطَ الَّذ۪ينَ اَنْعَمْتَ عَلَيْهِمْۙ غَيْرِ الْمَغْضُوبِ عَلَيْهِمْ وَلَا الضَّٓالّ۪ينَ ﴿٧

Okunuşu: 1- “Bismillâhi’r-Rahmâni’r-Rahîm. 2- Elhamdulillâhi Rabbi’l-âlemîn. 3- Er-Rahmâni’r-Rahîm. 4- Mâliki yevmi’d-dîn. 5- İyyâke na’budu ve iyyâke neste’în. 6- İhdine’s-sırâta’l-mustakîm. 7- Sırâta’l-lezîne en’amte aleyhim. Ğayri’l-meğdûbi aleyhim ve le’d-dâllîn.”


Türkçe meali: 1- “Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla. 2- Hamd; Âlemlerin Rabbi olan Allah’a aittir. 3- (O Allah) Rahmân ve Rahîm’dir. 4- Din (ödül ve ceza) gününün sahibidir. 5- (Ey Allah’ım) Biz yalnızca Sana ibadet eder ve yalnızca Sen’den yardım dileriz. 6- Bizi dosdoğru yola ilet. 7- Kendilerine nimet verdiğin kimselerin yoluna ilet, gazaba uğrayanların ve sapıkların yoluna değil.”



Fil Sûresi 


بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

اَلَمْ تَرَ كَيْفَ فَعَلَ رَبُّكَ بِاَصْحَابِ الْف۪يلِۜ ﴿١﴾ اَلَمْ يَجْعَلْ كَيْدَهُمْ ف۪ي تَضْل۪يلٍۙ ﴿٢﴾ وَاَرْسَلَ عَلَيْهِمْ طَيْراً اَبَاب۪يلَۙ ﴿٣﴾ تَرْم۪يهِمْ بِحِجَارَةٍ مِنْ سِجّ۪يلٍۖۙ ﴿٤﴾ فَجَعَلَهُمْ كَعَصْفٍ مَأْكُولٍ ﴿٥

Okunuşu: Bismillâhi’r-Rahmâni’r-Rahîm. 1- “Elemtera keyfe fe’ale Rabbuke bi-ashâbi’l-fîl. 2- Elem yec’al keydehum fî tadlîl. 3- Ve ersele ’aleyhim tayran ebâbîl. 4- Termîhim bi-hicâratin min siccîl. 5- Fece’alehum ke’asfin me’kûl.


Türkçe meali: —Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla. 1- “Rabbin fil sahiplerine neler etti, görmedin mi? 2- Onların kötü planlarını boşa çıkarmadı mı? 3- Onların üstüne ebabil kuşları gönderdi. 4- O kuşlar, onların üzerlerine pişkin tuğladan yapılmış taşlar atıyordu. 5- Böylece Allah onları yenilip çiğnenmiş ekine çevirdi.



Kureyş Sûresi 

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

لِا۪يلَافِ قُرَيْشٍۙ ﴿١﴾ ا۪يلَافِهِمْ رِحْلَةَ الشِّتَٓاءِ وَالصَّيْفِۚ ﴿٢﴾ فَلْيَعْبُدُوا رَبَّ هٰذَا الْبَيْتِۙ ﴿٣﴾ اَلَّذ۪ٓي اَطْعَمَهُمْ مِنْ جُوعٍ وَاٰمَنَهُمْ مِنْ خَوْفٍ ﴿٤

Okunuşu: Bismillâhi’r-Rahmâni’r-Rahîm. 1- Li îlâfi kurayş. 2- Îlâfihim rihlete’ş-şitâi ve’s-sayf. 3- Felya’budû Rabbe hâze’l-beyt. 4- Ellezî et’amehum min cû’in ve âmenehum min havf.


Türkçe meali: —Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla. 1- “Kureyş’in emniyetini sağladığı, 2- Yaz ve kış yolculuğunda onları (güvenliğe ulaştırıp başkalarıyla) ısındırıp yakınlaştırdığı için onlar, 3- Bu evin (mabed’in, Kâbe’nin) Rabbine kulluk etsinler. 4- Ki O (Allah) kendilerini açlıktan (kurtarıp) doyuran ve her çeşit korkudan güvenliğe kavuşturandır.



Mâun Sûresi 

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

اَرَاَيْتَ الَّذ۪ي يُكَذِّبُ بِالدّ۪ينِۜ ﴿١﴾ فَذٰلِكَ الَّذ۪ي يَدُعُّ الْيَت۪يمَۙ ﴿٢﴾ وَلَا يَحُضُّ عَلٰى طَعَامِ الْمِسْك۪ينِۜ ﴿٣﴾ فَوَيْلٌ لِلْمُصَلّ۪ينَۙ ﴿٤﴾ اَلَّذ۪ينَ هُمْ عَنْ صَلَاتِهِمْ سَاهُونَۙ ﴿٥﴾ اَلَّذ۪ينَ هُمْ يُرَٓاؤُ۫نَۙ ﴿٦﴾ وَيَمْنَعُونَ الْمَاعُونَ ﴿٧

Okunuşu: Bismillâhi’r-Rahmâni’r-Rahîm. 1- “Eraeytellezî yukezzibu bi’d-dîn. 2- Fezâlike’l-lezî yedu’ul-yetîm. 3- Ve lâ yehuddu alâ ta’âmi’l-miskîn. 4- Feveylun lil-musallîn. 5- Ellezînehum an salâtihim sâhûn. 6- Ellezînehum yurâûn. 7- Ve yemne’ûne’l-mâ’ûn.


Türkçe meali: —Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla. 1- “Din gününü (İslam’ı, ahirette ceza ve mükâfatı) yalanlayanı gördün mü? 2- İşte o, yetimi itip kakar. 3- Yoksulu doyurmayı teşvik etmez (önayak olmaz). 4- Şu namaz kılanların vay haline! 5- Onlar namazlarından gafildirler (önem vermezler). 6- Onlar gösteriş (için ibadet) yaparlar. 7- Ve onlar en küçük bir yardımı (zekâtı) da engellerler.



Kevser Sûresi 

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

اِنَّٓا اَعْطَيْنَاكَ الْـكَوْثَرَۜ ﴿١﴾ فَصَلِّ لِرَبِّكَ وَانْحَرْۜ ﴿٢﴾ اِنَّ شَانِئَكَ هُوَ الْاَبْتَرُ ﴿٣

Okunuşu: Bismillâhi’r-Rahmâni’r-Rahîm. 1- “İnnâ a’taynâ ke’l-kevser. 2- Fesalli li-Rabbike ve’nhar. 3- İnne şâni’eke huve’l-ebter


Türkçe meali: —Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla. 1- “Şüphesiz biz sana Kevser’i verdik. 2- Öyleyse Rabbin için namaz kıl ve kurban kes. 3- Asıl sonu kesik olan, senin düşmanın (sana buğzeden)dir.



Kâfirûn Sûresi 

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

قُلْ يَٓا اَيُّهَا الْـكَافِرُونَۙ ﴿١﴾ لَٓا اَعْبُدُ مَا تَعْبُدُونَۙ ﴿٢﴾ وَلَٓا اَنْتُمْ عَابِدُونَ مَٓا اَعْبُدُۚ ﴿٣﴾ وَلَٓا اَنَا۬ عَابِدٌ مَا عَبَدْتُمْۙ ﴿٤﴾ وَلَٓا اَنْتُمْ عَابِدُونَ مَٓا اَعْبُدُۜ ﴿٥﴾ لَـكُمْ د۪ينُكُمْ وَلِيَ د۪ينِ ﴿٦

Okunuşu: Bismillâhi’r-Rahmâni’r-Rahîm. 1- “Gul yâ eyyuhe’l-kâfirûn. 2- Lâ a’budu mâ ta’budûn. 3- Ve lâ entum âbidûne mâ a’bud. 4- Velâ ene âbidun mâ abettum. 5- Velâ entum âbidûne mâ a’bud. 6- Lekum dînukum veliye dîn.


Türkçe meali: —Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla. 1- “De ki: Ey kâfirler. 2- Ben sizin taptıklarınıza tapmam. 3- Siz de benim ibadet ettiğime ibadet edecek değilsiniz. 4- Ben de sizin taptıklarınıza tapacak değilim. 5- Siz de benim ibadet ettiğime, ibadet edecek değilsiniz. 6- Sizin dininiz size, benim dinim bana.



Nasr Sûresi 

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

اِذَا جَٓاءَ نَصْرُ اللّٰهِ وَالْفَتْحُۙ ﴿١﴾ وَرَاَيْتَ النَّاسَ يَدْخُلُونَ ف۪ي د۪ينِ اللّٰهِ اَفْوَاجاًۙ ﴿٢﴾ فَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ وَاسْتَغْفِرْهُۜ اِنَّهُ كَانَ تَوَّاباً ﴿٣

Okunuşu: Bismillâhi’r-Rahmâni’r-Rahîm. 1- “İzâ câe nasrullâhi ve’l-fethu. 2- Ve raeyte’n-nâse yedhulûne fî dînillâhi efvâcâ. 3- Fe sebbih bi-hamdi Rabbike vestağfirhu innehû kâne tevvâbâ.


Türkçe meali: —Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla. 1- “Allah’ın yardımı ve fetih geldiği zaman, 2- Ve insanların, Allah’ın dinine dalga dalga girdiklerini gördüğün zaman, 3- Hemen Rabbini överek tesbih et ve O’ndan mağfiret dile. Çünkü O, tevbeleri çok kabul edendir.



Tebbet Sûresi 

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

تَبَّتْ يَدَٓا اَب۪ي لَهَبٍ وَتَبَّۜ ﴿١﴾ مَٓا اَغْنٰى عَنْهُ مَالُهُ وَمَا كَسَبَۜ ﴿٢﴾ سَيَصْلٰى نَاراً ذَاتَ لَهَبٍۚ ﴿٣﴾ وَامْرَاَتُهُۜ حَمَّالَةَ الْحَطَبِۚ ﴿٤﴾ ف۪ي ج۪يدِهَا حَبْلٌ مِنْ مَسَدٍ ﴿٥

Okunuşu: Bismillâhi’r-Rahmâni’r-Rahîm. 1- “Tebbet yedâ ebî lehebin ve tebb. 2- Mâ ağnâ ‘anhu mâluhû ve mâ keseb. 3- Seyaslâ nâran zâte leheb. 4- Vemraetuhû hammâlete’l-hatab. 5- Fî cîdihâ hablun min mesed.


Türkçe meali: —Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla. 1- “Ebu Leheb’in elleri kurusun, (yok olsun) zaten yok oldu ya. 2- Malı da, kazandıkları da kendisine bir yarar sağlamadı. (kurtarmadı) 3- (O) alevli bir ateşe girecektir. 4- Karısı da, odun hamalı (ve), 5- Boynunda bükülmüş bir ip olarak (ateşe girecektir.)



İhlas Sûresi 

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

قُلْ هُوَ اللّٰهُ اَحَدٌۚ ﴿١﴾ اَللّٰهُ الصَّمَدُۚ ﴿٢﴾ لَمْ يَلِدْ وَلَمْ يُولَدْۙ ﴿٣﴾ وَلَمْ يَكُنْ لَهُ كُفُواً اَحَدٌ ﴿٤

Okunuşu: Bismillâhi’r-Rahmâni’r-Rahîm. 1- “Gul huvallâhu ehad. 2- Allâhu’s-samed. 3- Lem yelid ve lem yûled. 4- Ve lem yekun lehû kufuven ahad.


Türkçe meali: —Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla. 1- “De ki: O Allah birdir. 2- Allah samed (her şey O’na muhtaç, O kimseye muhtaç değil)’dir. 3- O doğurmamıştır ve doğurulmamıştır. 4- Ve hiçbir şey O’nun dengi değildir.



Felak Sûresi 

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

قُلْ اَعُوذُ بِرَبِّ الْفَلَقِۙ ﴿١﴾ مِنْ شَرِّ مَا خَلَقَۙ ﴿٢﴾ وَمِنْ شَرِّ غَاسِقٍ اِذَا وَقَبَۙ ﴿٣﴾ وَمِنْ شَرِّ النَّفَّاثَاتِ فِي الْعُقَدِۙ ﴿٤﴾ وَمِنْ شَرِّ حَاسِدٍ اِذَا حَسَدَ ﴿٥

Okunuşu: Bismillâhi’r-Rahmâni’r-Rahîm. 1- “Gul e’ûzu bi-Rabbi’l-felak. 2- Min şerri mâ halak. 3- Ve min şerri ğâsikın izâ vekab. 4- Ve min şerri’n-neffâsâti fi’l-ukad. 5- Ve min şerri hâsidin izâ hased.


Türkçe meali: —Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla. 1- “De ki: ben, karanlığı yarıp sabahı ortaya çıkaran Rabbe sığınırım, 2- Yarattığı şeylerin şerrinden, 3- Karanlığı çöktüğü zaman gecenin şerrinden, 4- Düğümlere üfleyenlerin şerrinden, 5- Ve hased ettiği zaman hasedçinin şerrinden. (Allah’a sığınırım).



Nas Sûresi 

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

قُلْ اَعُوذُ بِرَبِّ النَّاسِۙ ﴿١﴾ مَلِكِ النَّاسِۙ ﴿٢﴾ اِلٰهِ النَّاسِۙ ﴿٣﴾ مِنْ شَرِّ الْوَسْوَاسِ الْخَنَّاسِۙ ﴿٤﴾ اَلَّذ۪ي يُوَسْوِسُ ف۪ي صُدُورِ النَّاسِۙ ﴿٥﴾ مِنَ الْجِنَّةِ وَالنَّاسِ ﴿٦

Okunuşu: Bismillâhi’r-Rahmâni’r-Rahîm. 1- “Gul e’ûzu bi-Rabbi’n-nâs. 2- Meliki’n-nâs. 3- İlâhi’n-nâs. 4- Min şerri’l-vesvâsi’l-hânnâs. 5- Ellezî yuvesvisu fî sudûri’n-nâs. 6- Mine’l-cinneti ve’n-nâs.


Türkçe meali: —Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla. 1- “De ki: İnsanların Rabbine sığınırım. 2- İnsanların malikine, 3- İnsanların (gerçek) ilahına; 4- İnsanlara kötü şeyler fısıldayan o sinsi vesvesecinin şerrinden. 5- O ki, insanların göğüslerine (kötü düşünce, şüphe) vesvese verir. 6- Gerek cin, gerekse insanlardan (olan vesvesecilerin şerrinden Allah’a sığınırım.)


Namazda okunan surelerin sıralama aşağıdaki gibidir.


1. Fil Suresi

2. Kureyş Suresi

3. Maun Suresi

4. Kevser Suresi

5. Kafirun Suresi

6. Nasr Suresi

7. Tebbet Suresi

8. İhlas Suresi

9. Felak Suresi

10. Nas Suresi


Namaz da okunan dualar;

Namaz duaları