instagram twitter linkedin github youtube

16.12.15

Java, Sun Microsystems mühendislerinden James Gosling tarafından geliştirilmeye başlanmış açık kodlu, nesneye yönelik, zeminden bağımsız, yüksek verimli, çok işlevli, yüksek seviye, adım adım işletilen (yorumlanan-interpreted) bir dildir.

Java, Sun Microsystems'den James Gosling tarafından geliştirilen bir programlama dilidir (Sun Microsystem'in şu anda Oracle Corporation ile bağlı ortaklığı bulunmaktadır) ve 1995 yılında Sun Microsystems'in çekirdek bileşeni olarak piyasaya sürülmüştür. Bu dil C ve C++'dan birçok sözdizim türetmesine rağmen bu türevler daha basit nesne modeli ve daha az düşük seviye olanaklar içerir. Java uygulamaları bilgisayar mimarisine bağlı olmadan herhangi bir Java Virtual Machine (JVM)'de çalışabilen tipik bytecode'dur (sınıf dosyası).

Java programları nasıl çalıştırılır?
Bir Java yazılımı şu şekilde geliştirilir;

Yazılımcı ve bilgisayar mühendisleri Java kodunu yazar
.
Bu kod bir Java derleyicisi ile derlenir. Sonuçta "bytecode" adı verilen bir tür sanal makine kodu ortaya çıkar. Düzlem bağımsızlığını sağlayan bytecode'dur. Çünkü bir kere bytecode oluştuktan sonra yazılım sanal makine içeren tüm işletim sistemlerinde çalışabilmektedir.

Bu bytecode Java Sanal Makinesi (İng., Java Virtual Machine) tarafından işletilir. Bu aşama, her bir bytecode komutunun teker teker yorumlanması ile icra edilebileceği gibi, anında derleme kullanılarak da gerçekleştirilebilir.

General Mobile Andorid One (4G) inceleme


Genel Özellikler
Menşei; Çin
Garanti; 24
Ağırlık (gr); 135 gr
Teknik Özellikler
Telefon Tipi Düz
Genişlik 69.7 mm
İşlemci Özellikleri
İşlemci Hızı 1.2 GHz
Ekran Özellikleri
Ekran Boyu 5 inch
Ekran Çözünürlüğü (px) 1280 x 720 px
Kamera Özellikleri
Ön Kamera Çözünürlük (mp) 5 MP Ön Kamera
Kamera Çözünürlük (mp) 13
Bellek
Dahili Hafıza 16 GB
Mobil Ram Boyutu (mb) 2 GB RAM
Kasa
Kalınlık 9.3 mm
Yükseklik 140.5 mm
Bağlantı Özellikleri
SD Kart Yuvası Var
Micro SD Var
3.5 mm mini jack Var
4G Var
Wi-Fi Var
Bluetooth Var
Bilgi
GPS Var
USB Var
Bilgi
GPRS Var
Bluetooth 4.0 Var
Bilgi
Multimedya Özellikler
HandsFree Var
MP3 Çalar Var
MMS Var
E-Posta Var
3.5 mm Audio Çıkış Var
Çift Kamera Var
Kamera Özellikleri
Panaromik çekim Var
Çift Flash Var
Diğer
İşletim Sistemi Android Lollipop 5.1.1
İşletim Sistemi Türü Android

+Direk Google tarafından güncelleme desteği
+Android One işletim sistemi
+Pil ömrü
+Uygun fiyat
-Arka kamera çok iyi değil
-802.11ac ve NFC yok
-Kamera yazılımı kolay, ancak kısıtlayıcı

General Mobile 4G, özellikle uygun fiyata iyi bir akıllı telefon sahibi olmayı düşünenler için uygun bir cihaz olmayı başarıyor. Android One platformu dahilinde olmasıyla en güncel işletim sistemi deneyimini sağlayan telefon, her ne kadar ülkemizde henüz olmasa da 4G desteği ve uygun donanım bileşenleriyle de başarılı bir model oluyor.

General Mobile 4G'nın fiyatı ise 699 TL civarında

görünümü kazandırılmış plastik bir malzeme kullanıyor. Elde iyi bir tutuş hissi yaratan telefonun kalınlığı 9.3 mm, ağırlığı ise 135 gram.

Arka kapağı çıkartılabilen General Mobile 4G, burada bizlere çıkartılabilir bir batarya, SIM kart ve microSD kart slotu sunuyor. Telefonun çevresinde yine son zamanlarda çok sık karşılaştığımız metalik çerçeveyi görüyoruz. Üst kenarda bir kulaklık, alt kenarda ise microUSB noktaları bulunuyor. Yine hoparlörler de alt kısma konumlanmış. Telefon sağ kenarında ise güç ve ses butonları yer alıyor.

Android One platformunun ilk örneklerinden biri olan General Mobile 4G, ülkemizde de ilk Android One'lı model. Android işletim sisteminin en saf, en ferah ve en rahat kullanım sağlayan biçimini sunan Android One platformunun en önemli esprisi ise şu an en güncel işletim sistemini kullanıyor olması. Android 5.1.1 sürümünü kullanan General Mobile 4G, böylece şu an işletim sistemiyle piyasadaki en güncel telefon.

Android One sayesinde tıpkı Nexus'lu modellerde olduğu gibi Google'ın büyük desteğini alacak olan General Mobile 4G, böylece gelecek olan yeni güncellemeleri direkt alacak telefonlardan biri olacak. Bu anlamda General Mobile 4G'nin her zaman güncel bir telefonu olmasını isteyen kullanıcıların ilgi odağı olacağını düşünüyoruz doğrusu.

Arabirim oldukça kolay ve işlevsel. Menüler arasında kaybolmanıza neredeyse imkan yok. Elbette bu telefonun işlem hızına da büyük etki sağlıyor. Gayet akıcı bir arabirimle karşı karşıyayız.
 Qualcomm Snapdragon 410 işlemciyle gelen General Mobile 4G, 4 çekirdekli işlemcisiyle 1.2 GHz hızında çalışıyor. RAM seviyesi yine Casper VIA V6'da gördüğümüz gibi 2 GB. Öte yandan 16 GB dahili depolama alanıyla gelen telefon, microSD kart seçeneğini de sunuyor.

Adreno 306 grafik birimiyle en güncel oyunları rahatlıkla oynamanıza olanak tanıyan General Mobile 4G, elbette grafik konusunda çok yüklenmeye müsait değil. O nedenle üst gömlek oyunları oynarken grafik detaylarını düşürmeniz önerilir. Yalnız Real Racing 3 ve Overkill 3'ü rahatlıkla oynayabildiğimizi bu noktada belirtelim.

Telefonun ekranı da gayet güzel görünüyor. 5 inç boyutunda bir ekranın sahibi olan telefon, IPS paneli kullanıyor ve 720x1280 piksel, yani HD görüntü sunuyor. Ekranın renk doygunluğu iyi, güzel görüntü sağlıyor.

General Mobile 4G, pil kapasitesiyle bize 2500 mAh sunuyor. Casper VIA V6 ve Samsung Galaxy A5'in batarya kapasitesinden geniş olan batarya, günü çıkartabilecek bir performans sergiliyor. Geekbench'te uyguladığımız pil testinden 6 saat 47 dakikayla ayrılan telefon, bu bağlamda iyi seviyede olduğunu gösteriyor.
General Mobile 4G'nin kameraları da daha yüksek fiyatla pazarda yer alan rakiplerinden aşağı kalır seviyede değil. Arka kamerasıyla 13 megapiksel sunan telefon, ön kamerasıyla da 5 MP'lik sonuçlar veriyor. Arka kamera, tek tonlu çift LED flaşla desteklenmiş durumda ve hiç de fena fotoğraflar çekmiyor. Evet bazen renkler solgun oluyor, düşük ışık koşullarında grenlerle karşılaşıyorsunuz fakat General Mobile 4G'nin bunu uygun fiyatıyla kurtardığını düşünüyoruz.

Kamera yazılımıyla da beğendiğimiz telefon, çok basit bir kullanım sunuyor. Evet, arabirimde ince detaylar yok, hatta Ayarlar menüsü bile çok basit tutulmuş. Menüde birkaç seçenek sunuluyor. Bunlar arasında panoramanın bulunması sevindirici. Diğer bir hoş detaysa Lens Bulanıklığı modu. Video noktasına gelecek olursak, telefonun arka kamerası 1080p, ön kamerasıyla ise 720p video çekebildiğini söyleyelim.

Bir diğer dikkatimizi çeken detaysa telefonun 4:3 formatında fotoğraf çekebildiği. 13, 8 ve 5 MP'lerde 4:3 fotoğraf çeken telefon, bu nedenle 16:9 formatta fotoğrafı tercihi edenleri üzebilir.

3.12.15

Kurtlar Vadisi Pusu da Anadolu canladırdığı kişi prof.dr engin arık

Toryum gerçeği ve Engin Arık
Enerji Bakanlığı’nın Bakanlar Kurulu’na sunduğu, “Bor Tuzları, Trona ve Asfaltit madenleri ile Nükleer Enerji Hammaddelerinin işletilmesini, Linyit ve Demir Sahalarının Bazılarının İadesini Düzenleyen Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” Tasarı Taslağı’ gündeme gelince doğal olarak dikkatler bor madenine çevrildi.
Çünkü bor madeni hakkında çok haber yapıldığı için en fazla bilgi sahibi olduğumuz bu madendi ve ilgimiz ona yöneldi. Fakat konu hakkında biraz düşündüğümüzde “nükleer enerji hammaddeleri” konusu da en az bor madeni kadar önemliydi.
Türk Enerji-Sen Genel Başkanı Celal Karapınar’ın taslakta geçen nükleer hammaddelerle ilgili olarak Uranyum ve Toryum madenlerinden bahsetmesi bunların da mülkiyeti devlette kalmak şartıyla aranması, işletilmesi ve pazarlanmasının özel sektöre devredileceğini ifade etmesi oldukça dikkatimizi çekti.
Hadi Uranyumu anladık da Toryum da nereden çıktı diye düşünebiliriz. Çünkü Toryumun nükleer yakıt olarak kullanılması ile ilgili çalışmalar halen devam etmektedir, ancak günümüzde toryumla çalışan ticarî ölçekli bir nükleer reaktör bulunmamaktadır.
Bu noktada düşünürken Isparta’da yaşanan ve değerli akademisyenlerimizden Prof. Dr. Engin Arık’ı kaybettiğimiz uçak kazası aklımıza geldi. Kaza tamamen muammaydı.
Engin Arık’ın, uçağa binerken yaptığı telefon konuşmalarında Toryum elementinin nükleer yakıta çevrilmesiyle ilgili bir çalışmadan ve prototipten bahsettiği ifade edilmişti.
Isparta’da yapılacak bilim kongresinde Sayın Arık bu prototipi meslektaşlarına tanıtacaktı. Ve elim kaza oldu, kaza sonrası bahsedilen prototip ve çalışma notları ortada yoktu, kaybolmuştu. Bu durum birçok şüpheleri de beraberinde getirmişti.
2007 yılının sonralarında gündeme gelen bu kazadan 4-5 yıl sonra dünyanın en zengin Toryum yataklarının bulunduğu Türkiye’de bu madenin de özel sektör eliyle işletilmesini öngören bir yasa taslağı sunuluyor.
Hani Toryum’un ticari değeri yoktu? Hani bu maden nükleer yakıt malzemesi olarak halihazırda kullanılamıyordu? Bu yasa taslağı talebinin elbette ki, fazla teknoloji gerektirmeyen bor madenini bile hakkıyla işleyemeyen Türkiye’den geldiği iddia edilemez, ki Türk özel sektörü bir de kalkıp Toryum madenini nasıl işleyecek?
Bunu talep edenlerin acaba kaybolan prototiple bir alakası var mı? Eğer öyleyse demek ki Engin Arık’ın çalışmaları birilerinin işine yaradı ve Toryum madenine çöreklenmek için zemin kolluyorlar.
Bunlara komplo teorisi diyebilirsiniz ama çok kısa bir zaman içinde bir takım yabancı şirketlerin Toryum madenini çıkartıp, toryum yakıtıyla çalışan nükleer santralleri devreye koyduğunu gördüğünüzde sakın şaşırmayın. Ve böyle olduğunda emin olun ki bu santralin fikir anası da Engin Arık’tır, yani bir Türk akademisyendir.
Engin Arık’ın değerli çalışmasının ne kadar önemli olduğunu anlamamız açısından şu bilgiler de önemlidir:
Toryumlu yakıt denemeleri 1960 yıllarının ortalarında başlamıştır. Toryum bugün için hala geleceğini bekleyen bir nükleer yakıt hammaddesi durumundadır. Bunun en büyük nedeni, nükleer yakıt çevrim sorunudur. Toryum-232, bazı süreçlerle uranyum-233’e dönüştürülebilmektedir. Uranyum 233’de Uranyum-235 gibi parçalanabilir bir maddedir. Bu parçalanma sonucunda da büyük bir enerji açığa çıkmaktadır. Yakıt çevrimi sorunu nedeniyle, bugün için toryumla çalışan ticari ölçekli santraller bulunmamakla birlikte, bu santrallerin prototipleri İngiltere, Almanya ve ABD’de uzun zamandır denenmektedir. Ticari ölçekte üretimin yapılamaması nedeniyle, halen toryumun enerji hammaddesi olarak tüketimi yok denilecek düzeydedir.
İşte Batılı bilim adamlarının bugüne kadar gerçekleştiremediği ve üzerinde çalıştıkları bu prototipi Sayın Arık gerçekleştirdi.
Fakat Türkiye olarak her zaman olduğu gibi ne bilim adamlarımıza hakkıyla sahip çıkabiliyoruz ne de onların yaptığı çalışmalara…
Bir ülke “askeri teknolojisi” bağımsız olabildiği kadar bağımsızdır...
Geçmişte bu cümlenin en doğru örneği Türkiye olup hala “bağımlılıktan kurtulma mücadelesi” devam etmektedir...
Sevgili dostlar, 2005 yılından itibaren özellikle askeri teknolojinin geliştirilmesinde öne çıkan şirketleri mercek altına alırken, yaşanan “mühendis kaçırmaları ve ölümleri” sonrası birkaç yazı kaleme almış ve olayların “incelenmesi” gerektiğinin altını çizmiştim...
O günlerde “normal” olarak algılanan olaylar, son dönemde savcıların dosyaları yeniden açması ile yeniden mercek altına alındı ve “cinayet olduğu” neredeyse kesinleşti!
Kesinleşti ama “Özal ve diğer önemli isimlerin” ortadan kaldırılması arasındaki olabilecek “BAĞ” hala Türk kamuoyunda algılanmaya ve sorgulanmaya başlamadı... Bu noktada konunun anlaşılması için bir örnek vermek istiyorum; F-16 uçaklarını yapabilirsiniz, her türlü silah ile yükleyebilirsiniz fakat “uçuş kartlarını” yazamazsanız “dost-düşman ayrımını” uçağa yaptıramadığınız için istediğiniz her yerde kullanamazsınız!
Sevgili dostlar, bugün Aselsan bünyesinde “millileştirme” çalışmaları devam ederken Türkiye’nin bu yolda attığı adımların kimler, hangi odaklar tarafından engellenmeye çalışıldığının da sorgulanmasının zamanı geldi hatta geçiyor...
Peki neler oldu ve kamuoyu gözden kaçırdı?
Aselsan’daki mühendis intiharlarından başlayalım ve Türkiye’nin “gizli koduyla devam ettirdiği” en önemli projenin başındaki ismin daha doğrusu kadrosunun tamamının aynı uçakta nasıl “yok olduğunu” hatırlayalım...
Evet bahsettiğim kişi Engin Arık... Aramızdan ayrıldıktan sonra “normal değil” vurgusu yapmış, detaylandırmış ve şunları yazmıştım; “...CERN laboratuvarlarında dünyanın nasıl oluştuğuna ve sonrasına dair bütün bildiklerimizi değiştirebilecek bir deney yapılacak. Bu deneyde Türkiye’den de çok önemli isimler yer alacak. Ama bir o kadar önemli hatta Türkiye’de bu işin başındaki Engin Arık gibi isimler yer alamayacak... Sebebi de birçok vatandaşımızla birlikte 6 bilim değerimize mezar olan uçak kazası... Türkiye’nin parçacık fiziğinde uzman 6 ismi düşen bir uçakta yaşamlarını noktaladı. Bu ekibin başında Prof. Dr. Engin Arık vardı ve Arık, bu önemli deneylere, geleceğin enerji kaynağı olarak kabul edilen toryum konusundaki bilgilerinden ve araştırmalarından dolayı çağrılmıştı... Arık, yakınlarına her zaman şunu söylerdi: Yeraltı ve yerüstü kaynakları ile stratejik konumu gereği Türkiye’yi asla bu coğrafyada rahat bırakmayacaklar... Toryumla ilgili geliştirdiği proje ile Türkiye’nin büyük bir avantaj sağlayacağını ve rezervlerimizin iç-dış borçlanma gereği dahil, birçok sorunumuza çare olacağını düşünüyordu... Türkiye’nin, Arık’ın çalışmaları ile geliştirmeye başladığı hızlandırılmış ışın tabanlı askeri teknoloji de işin ayrı bir noktasıydı...”
Sevgili dostlar, Arık’ın “şüpheli kazada” aramızdan ayrılmasından sonra yazdıklarımdan birkaç satırı sizlere aktardım... Peki sonrasında ne oldu? Kamuoyu bu olayı ne kadar sorguladı? Sorgulamadı ve olay unutuldu gitti...
Bu noktada konuya dikkat çekmek için o dönemde de sorduklarımdan yola çıkarak bazı detayları hatırlatmak istiyorum;
1- Uçağın enkazı hiçbir şekilde yanmamış. Halbuki dünyada gerçekleşmiş çok az uçak kazasında yangın çıkmaz. Oran son derece düşük. Ayrıca uçaklarda kullanılan maddeler son derece yanıcı özelliklere sahip. Burada varmak istediğim sonuç UÇAĞIN YAKITININ YETERLİ MİKTARDA OLUP OLMADIĞIDIR...
2- Kaptan pilot uçak “inbound” konumunda piste yaklaşırken normalden daha kısa sürecek bir rotaya sapmayı tercih etmiş. Bunun sonucunda da orada bulunan tepeye çarpmışlar. Hiç yangın çıkmaması ve pilot ekibinin ani bir kararla daha kestirme bir rota tercih etmesi Madde 1’de yer alan iddiayı artırıyor; yakıt az!
3- Kaza sonrasında delil teşkil edebilecek uçak parçalarının başka firmalara satılması “anlaşılamaz” olduğu kadar “ne kapatılmaya çalışılıyor” sorusunu da doğuruyor...
4- Uçağın düştüğü dönemde enkaz bölgesine giden Süleyman Demirel Üniversitesi Fizik Bölümü Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Abdullah Kaplan, “Üzerinde çalıştığımız konu; büyük bir teknoloji... Laboratuvar Ankara’da kurulacak. Parçacıkları hızlandırarak yüksek enerjili ışın oluşturulacak. Bu projeden, sanayiden askeriyeye kadar 232 küsur alanda yararlanılabilecek” açıklamasını yaptı. PEKİ SONRA bu konuda neler oldu!!
Sonuç: “Atlas Projesi bünyesinde” yer alan Türkiye’nin “kilit ismi” Atlas Havayolları’nın düşen uçağında ekibi ile birlikte yok oldu! Sonrasında ne oldu? Dikkatli bakın, çok önemli detaylar göreceksiniz!
Not: 2008 yılından bir gazete haberi; “...Kimliği belirlenemeyen bir kayakçı tarihin en büyük deneyi projesinde çalışan fizikçi Bilge Demirköz’e çarpıp ağır yaraladı ve ortadan kayboldu. Genç fizikçi Isparta’da düşen uçakta ölen Prof. Arık’ın ekibindendi...”
YİĞİT BULUT

Toryum

Toryum
Temel özellikleri
Atom numarası 90
Element serisi Aktinitler
Grup, periyot, blok 2, 7, f
Görünüş Gümüşî beyaz
Toryum
Atom ağırlığı 232.0381 g/mol
Elektron dizilimi Rn6d2 7s2
Enerji seviyesi başına
Elektronlar 2, 8, 18, 32, 18, 10, 2
CAS kayıt numarası 7440-29-1
Fiziksel Özellikleri
Maddenin hali katı
Yoğunluk 11.7 g/cm³
Sıvı haldeki yoğunluğu 1.378 g/cm³
Ergime noktası 2115 °K
1842 °C
Kaynama noktası 5061 °K
4788 °C
Ergime ısısı 13.81 kJ/mol
Buharlaşma ısısı 514 kJ/mol
Isı kapasitesi (25 °C) 26.230 J·mol−1·K−1 J/(mol·K)
Atom özellikleri
Kristal yapısı Kübik
Yükseltgenme seviyeleri (4-)
Elektronegatifliği 1.3 Pauling ölçeği
İyonlaşma enerjisi 1930 kJ/mol
Atom yarıçapı 179 pm
Atom yarıçapı (hes.) 194 pm
Kovalent yarıçapı 206±6 pm
Van der Waals yarıçapı ? pm
Diğer özellikleri
Elektrik direnci (0 °C) 147 nΩ·m nΩ·m (20°C'de)
Isıl iletkenlik (300 K) 54.0 W·m−1·K−1 W/(m·K)
Isıl genleşme 11.0 µm·m−1·K−1 µm/(m·K) (25°C'de)
Ses hızı 2490 m/s m/s (20 °C'de)
Mohs sertliği 3.0
Vickers sertliği 350 MPa
Brinell sertliği 4 MPa
Toryum (Th). Atom numarası 90, atom ağırlığı yaklaşık 232 g/mol olan, 11,7 g/mL yoğunluğunda, 1755 °C de eriyen, kurşun renginde, havada bozulmaz, atom enerjisi kaynağı olarak kullanılan radyoaktif bir elementtir.
Toryum kendiliğinden bölünebilme yeteneğine sahip değildir. Bu yüzden doğrudan nükleer yakıt olarak kullanılamaz. 232Th (toryum-232) izotopunun, bir nötron yutarak, fisyon yapabilen (fisil) bir izotop olan 233U'e dönüştürülmesi gerekir. 232Th'nin düşük enerjili nötronlarla reaksiyonu (nötron yutumu) sonucunda, önce kararlılığı daha az olan 233Th oluşur.
Yarılanma süresi 23 dakika olan 233Th ise, bir beta parçacığı (b) yayarak, yarılanma süresi 27 gün olan, 233Pa'a dönüşür. 233Pa, bir beta ve gama parçacığı (g) yayarak bölünebilen 233U'a (yarılanma süresi 163 bin yıl) dönüşmektedir. Böylece 232Th, 235U veya 239Pu (plütonyum-239) gibi bir fisil maddeyle birlikte kullanılır.
Toryum yakıt döngüsünde uranyumdan daha az plütonyum ve diğer trans-uranyum elementleri üretildiğinden, toryum, nükleer santrallerin en temiz yakıtı olarak kabul edilir. Çevreye daha az zarar vermesi açısından da ileride nükleer reaktörlerde uranyum yerine kullanılması düşünülmektedir.
Toryumun nükleer yakıt olarak kullanılması ile ilgili çalışmalar halen devam etmektedir. Ancak günümüzde toryumla çalışan ticarî ölçekli bir nükleer reaktör bulunmamaktadır. Fakat engin arık bulmus fakat geçirdiği uçak kazasında laptop çalınmıştır