instagram twitter linkedin github youtube

13.2.20

Samsung Galaxy Z Flip özellikleri ve Türkiye fiyatı

Açıldığında 167,0 mm uzunluğa ulaşan telefon, bu şekilde gözlerin aşina olduğu sıradan bir telefona yakın boyutlara sahip oluyor. Katlandığında ise uzunluğu 87,4 mm’ye düşüyor. Ayrıca cihazın açık durumdaki 7,2 mm olan kalınlığı, kapalı durumdayken 17,3 mm’ye ulaşıyor. Açık konuşmak gerekirse Samsung, cihazın kalınlığı konusunda Fold’dan bu yana önemli bir değişim yapmamış gibi görünüyor.

Galaxy Z Flip’in Fold’dan bir diğer önemli farkıysa katlandığında menteşeli bölümün aralıklı şekilde açık kalmaması. Hatırlarsanız Galaxy Fold katlandığında, menteşesinin olduğu yer daha kalın, birbiriyle örtüşen iki ucu daha inceydi. Galaxy Z Flip’te ise böyle bir durum bulunmuyor.


Açık durumdaki akıllı telefon ekranı dışında Galaxy Z Flip’in, kapalı durumda saati, hava durumunu, bildirimleri kontrol edebileceğiniz küçük bir ekran bulunuyor. Bu ekran cihazın sol alt köşesinde yer alırken sadece ana ekranı açmadan temel bilgileri edinme avantajı sağlıyor. Diğer taraftan bu küçük ekranı akıllı bilekliklerde bulunan bilgi ekranlarına da benzetmek mümkün.

Galaxy Z Flip’in arka kamerasıysa iPhone 8 Plus’a kadar Apple’da yaygın şekilde gördüğümüz yatay ve oval tasarımı andırıyor. Cihazın menteşe bölümüyse tam ortadan bir kesik atarak sıradan bir telefondan çok da uzakta durmayan çizgileri destekliyor.

Tıpkı Galaxy S20 ailesinde olduğu gibi Dynamic AMOLED ekran paneline sahip olan Galaxy Z Flip, açıldığında 6,7 inçlik bir görüntü alanı sunuyor. Bu ekran boyutu ise doğrudan Galaxy S20 Plus ile birebir aynı. Ancak S20 Plus’da %90’lara çıkan ekran çerçeve oranı, Z Flip’in kenarları nedeniyle %82,2’ye geriliyor.

2636 x 1080 piksel çözünürlüğe sahip olan Galaxy Z Flip’in telefon ekranında ayırca 425 PPI piksel yoğunluğu bulunuyor. Bu açından da Galaxy S20’nin görsel kalitesinin bir tık gerisinde kalan telefon, katlanabilir ekran için ekran deneyiminden bir nebze fedakarlık etmenizi istiyor.

Kapalı durumda bulunan küçük bilgi ekranı hakkında söylenebilecek uzun uzun şeyler yok. Yine de 1,06 inç boyutunda Süper AMOLED panel ile geldiğini, 116 x 300 piksel çözünürlüğe sahip olduğunu belirtelim. Ayrıca küçük falan ama Corning Gorilla Glass 6 ile korunması da iyi bir detay.

12 MP geniş ve yine 12 MP ultra geniş açılı iki sensörden oluşan arka kamera kurulumu, Galaxy S20’lerde yakalanan standartlardan çok çok uzak görünüyor. Samsung’un iki yıl önce piyasaya sürdüğü Galaxy S9 Plus’ın kameraları, daha güncel sensörlerle desteklenerek saki Z Flip’in arkasına yatay şekilde yerleştirilmiş gibi görünüyor.

Z Flip ile 2K çözünürlükte 30 ve 60 FPS kare hızlarında video kaydı yapabiliyor, LED flaş, HDR, HDR10+ gibi desteklere sahip olabiliyorsunuz. Açık konuşmak gerekirse video cephesinde de işler pek de iyi görünmüyor. En azından kamera konusunda Galaxy Z Flip’in bir amiral gemisi olmadığı kesin. Zaten Samsung’un da böyle bir iddiası yok.

Galaxy Z Flip’in telefon modunda kullanırken açabileceğiniz ön kamerası, Galaxy S20’lerde yer alan 10 MP’lik sensörün aynısına sahip. 2K çözünürlüğünde 30 FPS video kaydetme desteği sunan bu kamera ile yapabileceğiniz pek de yeni bir şey yok. Samsung sadece temel ihtiyaçları karşılıyor.

Samsung’un açıklamalarına göre cihazda Qualcomm’un geçtiğimiz yıl piyasaya sunduğu Snapdragon 855+ bulunuyor. Bu işlemci, yeni nesil yongalar ile yarışamayacak düzeyde olsa da temel ihtiyaçları karşılayabilecek düzeyde. Zaten kendisi, Galaxy S10 ailesi başta olmak üzere 2019 model amiral gemilerde yer alan SD 855’in kardeşi.

8GB RAM ve 256 GB dahili hafızaya sahip olan Galaxy Z Flip, aslında performans olarak orta düzeyin üzerinde ama amiral seviyesinin altında bir yere konumlandırılıyor. Telefonun asıl öne çıkacacağı özellik katlanma becerisi olunca, 1 yıl önceki donanım standartlarının çoğu kullanıcı için sırıtmasını beklemiyoruz.

Kutusundan 15 Watt gücünde hızlı şarj desteğine sahip olan bir adaptör ile çıkan Galaxy Z Flip, 3.300 mAh’lik bataryaya sahip. Bu enerji kapasitesi, sürekli kapalı durmak için üretilen bir ekran ve geçtiğimiz yılın donanımlarıyla günlük kullanımda sorun yaşatmayacak gibi görünüyor.
Özellikleri sıralandığında;
  • Ekran: 6,7 inç 1080p (2636 x 1080 piksel) Dynamic AMOLED ekran
  • İkincil ekran: 116 x 300 piksel 1,06 inç Süper AMOLED ekran
  • İşlemci: Snapdragon 855+
  • RAM: 8 GB
  • Depolama: 256 GB UFS 3.0
  • Arka Kamera: 12 MP geniş açı, 12 MP ultra geniş açı
  • Ön Kamera: 10 MP geniş açı
  • Batarya: 3.300 mAh
  • Bağlantı: Wi-Fi 6, Bluetooth 5.0, USB Type-C
  • İşletim Sistemi: Android 10.0
  • Renkler: Beyaz, Siyah (netleşmedi)
  • Boyutlar: Açık durumda 167 x 73,6 x 7,2 mm, kapalı durumda 87,4 x 73,6 x 17,3 mm
  • Ağırlık: 183 gram
 Samsung'un yeni nesil katlanabilir akıllı telefonu Samsung Galaxy Z Flip'in çıkış tarihi 14 Şubat 2020 olarak açıklandı. Telefonun Türkiye'de 6 Mart 2020 tarihi ve sonrasında teslim edilmesi planlanıyor.
Samsung Galaxy Z Flip'in fiyatı ise ABD için 1.380 dolar olarak açıklandı. Türkiye'de ise bu fiyat, 13.499 TL olarak açıklandı.

12.2.20

Samsung Galaxy S20 ailesinin özellikleri ve fiyatları

Samsung’un uzun süredir beklenen Galaxy s20, s20 Plus ve s20 Ultra modelleri resmi olarak tanıtıldı! Samsung Galaxy s20 yeni tasarımı ve özellikleriyle iddialı bir çıkış yakalamayı hedefliyor. Özellikle Galaxy s20 Ultra modeliyle pazara hakimiyet kurmaya çalışan Samsung 108 MP arka kamerasıyla fotoğraf severlerin dikkatini çekmeyi başarıyor. Peki, Samsung Galaxy s20, s20 Plus ve s20 Ultra fiyatı ne kadar olacak?

GALAXY S20 ÖZELLİKLERİ

Samsung Galaxy S20, Galaxy S20+ ve Galaxy S20 ultra modelleri sırasıyla 6.2 inç, 6.7 inç ve 6.9 inç büyüklüğünde Quad HD+ çözünürlüğünde ekrana sahip. Üç modelde de Dinamik AMOLED, HDR10+ destekli ekran kullanılıyor. Ekranın yenileme hızı 120 Hz, okunmatik sensörün tarama hızı ise 240 Hz değerine sahip. Ekrandan parmak izi okuma sensörü, önceki modellerde olduğu gibi ultrasonik okuma yapıyor.
Geliştirilmiş hızlı kablosuz şarj 2.0 özelliği ile gelen S20, 4000 mAh kapasiteli bataryadan besleniyor. USB-C girişine sahip telefon, 25W hızlı şarj desteğine sahip. Bu sayede yaklaşık 1 saat içerisinde 0’dan tam şarja ulaşması mümkün olacak. Galaxy S20, bunlara ek olarak ters şarj özelliğini de destekliyor.
RAM konusunda iki alternatif karşımıza çıkıyor. Galaxy S20, Ultra ve Plus modellerine kıyasla sadece 128 GB ile geliyor. RAM kısmında ise 8 GB ve 12 GB olmak üzere iki seçenek sunulmuş durumda. İsteyen kullanıclar 1 TB kapasiteye kadar MicroSD kart takarak depolama alanını arttırabilir.

5G ve LTE seçenekleri bulunan cihazın LTE modeli 2.0Gbps’e kadar indirme, 150Mbps’e kadar yükleme hızı sunuyor.
Samsung’un yeni amiral gemileri bu yılda Snapdragon ve Exynos olmak üzere iki farklı işlemci seçeneği ile geliyor. Galaxy S20 serisine ABD ve bazı pazarlarda Snapdragon 865, ülkemizde ve Avrupa’da ise Exynos 990 işlemci güç verecek.

7nm EUV fabrikasyon süreci ile üretilen Exynos 990 sekiz çekirdekli bir işlemci. İşlemci 2 adet 2.73 GHz hızında çalışan ve yüksek performans çekirdeği olarak adlandırılan Exynos M5, 2 adet 2.6 GHz hızında çalışan ve performans çekirdeği olarak adlandırılan Cortex A76 ve 4 adet 2.0 GHz tasarruf çekirdeği olarak adlandırılan Cortex A55 çekirdeğine ev sahipliği yapıyor
Mali-G77 MP11 grafik biriminin yer aldığı işlemci, 8K çözünürlükte video kaydını desteklerken, LPDDR5 RAM teknolojisini kullanıyor.

KAMERA ÖZELLİKLERİ

Galaxy S20 Ultra arka kamera özellikleriyle diğer modellerden bir adım öne çıkıyor. Telefonun arkasında 108 MP çözünürlüğünde ana sensör, 48 MP telefoto sensör, 12 MP ultra geniş açılı sensör ve bunlara ek olarak ToF sensör bulunuyor. Samsung çıtayı bir üst seviyeye taşımış ve bu telefona 10x optik zoom, 100x dijital zoom özellikleri eklemiş.

Galaxy S20 ve Galaxy S20+ modellerinde 108 MP ana kamera yerine 64 MP çözünürlüğünde ana kamera kullanılıyor. Sensör farklılığı nedeniyle bu iki cihaz 3x optik zoom ve 30x dijital zoom yapabiliyor. Galaxy S20 modelinde ToF sensör bulunmuyor. Galaxy S serisinin önceki modellerinde bulunan değişken açılı diyafram özelliği bu modelde sonlandırılmış. Tüm kameraların diyafram değerleri sabit.

Üç modelde de 8K çözünürlüğünde video kayıt özelliği var ancak Galaxy S20 Ultra 30 fps kayıt alırken diğer modeller 25fps kayıt alıyor.

Galaxy S20 ultra modeline yerine bu modelleri tercih edince ön kamerada da megapiksel kaybı yaşanıyor. Galaxy S20 Ultra’nın ön kamerası 40 MP çözünürlüğünde, diğer iki modelin ön kamerası ise 10 MP çözünürlüğünde.

PERFORMANS ÖZELLİKLERİ

Cihaz gücünü 7nm üretim sürecinden geçen Exynos 990 yonga setinden alıyor. Galaxy S20 ve Galaxy S20+’da 8 GB ve 12 GB RAM seçenekleri bulunurken Galaxy S20 Ultra’da 12 GB ve 16 GB RAM seçeneği bulunuyor. Galaxy S20 Ultra ve Galaxy S20+ modelleri 128 GB ve 512 GB dahili depolama seçeneği ile satışa sunulacak, Galaxy S20 ise yalnızca 128 GB dahili depolama ile satılacak. Üç modelde de microSD kart desteğine yer verilmiş.

Galaxy S20 modellerinin üçünün de batarya kapasitesi farklı. Galaxy S20’de 4000 mAh ve Galaxy S20+’da 4500 mAh, Galaxy S20 Ultra’da ise 5000 mAh büyüklüğünde batarya kapasitesi bulunuyor.

GALAXY S20 ULTRA ÖZELLİKLERİ

cihaza güç veren Exynos 990, 7 nm+ fabrikasyon süreci ile üretilen sekiz çekirdekli bir işlemci. İşlemci 2.73 GHz hızında çalışan iki adet Exynos M5, 2.60 GHz hızında çalışan iki adet Cortex A76 ve 2 GHz hızında çalışan dört adet Cortex A55 çekirdeğinden oluşuyor. Grafik gücünü Mali-G77 MP11 karşılıyor.

Başlangıç modeli 12 GB RAM ve 128 GB depolama alanı ile geliyor. 16 GB RAM’e ve 512 GB depolama alanına sahip olan bir seçenekte sunuluyor. Bunun yanı sıra microSD kart ile cihazın hafızasını 1 TB’a kadar artırmak mümkün.

Ekrandan parmak izi okuyucuya sahip olan telefon, 5000 mAh bataryadan beslenecek. Cihaz 45W hızlı şarj desteğine sahip olsa da, maalesef kutudan 25W hızlı şarj aleti çıkıyor. Yani daha hızlı bir şekilde cihazı şarj etmek isteyenler şarj adaptörü satın almak zorunda. Ek olarak 15W kablosuz şarj desteğine sahip.

Cihazın 6.9 inç büyüklüğündeki devasa Dinamik AMOLED ekranı Quad HD+ çözünürlük sunuyor. Gorilla Glass 6 ile korunan, 1440 x 3200 piksel çözünürlüğe ve 511 ppi piksel yoğunluğuna sahip olan bu ekran HDR10+ desteğine sahip
Beklediğimiz gibi cihazın ekranı 120 Hz yenileme hızına sahip. Ancak, pil performansını olumsuz etkilememesi için sürekli 120 Hz modunda çalışmıyor. Buna ek olarak dokunmatik hassasiyetinin 240 Hz seviyesinde olması, kullanıcı deneyimini daha önceki modellere kıyasla çok daha iyi bir noktaya taşıyor.
S20 serisinin en gelişmiş üyesi dört arka kameraya sahip. 108 Megapiksel çözünürlüğündeki f/1.8 diyaframa ve OIS’e sahip olan geniş açılı ana kamera, 0.8 μm piksel büyüklüğüne sahip. Ancak, piksel birleştirme teknolojisi kullanılıyor ve 12 Megapiksel çözünürlüğünde 2.4 μm seviyesine ulaşılması sağlanılıyor.
12 Megapiksel f/2.2 diyaframa sahip ultra geniş açılı kamera ve DepthVision olarak adlandırılan derinlik algılama sensörünün yanı sıra cihazda 48 Megapiksel çözünürlüğünde f/3.5 diyaframa ve OIS’e sahip bir telefoto kamera yer alıyor.

Space Zoom özelliği ile donatılan telefon bu kameraların gücünden yararlanarak 10x hibrid optik ve 100x dijital yakınlaştırma yapabiliyor. Video tarafında ise Samsung ilk kez 8K video kaydetme imkanı sunuyor. Hem ön hem arka taraftaki kamerayı kullanarak 4K video çekimi gerçekleştirmek mümkün.
Cihazın ön tarafında ise 40 Megapiksel çözünürlüğünde f/2.2 diyaframa sahip kamera yer alıyor. Benzer şekilde piksel birleştirme sonucunda 0.7 μm’dan 1.4 μm seviyesine ulaşılıyor ve 10 Megapiksel çözünürlüğünde fotoğraflar sunuluyor.

S20 Ultra ile çektiğiniz 8K videoları YouTube’a yüklemeniz veya varsa 8K televizyonlarınızda izleyerek yüksek kalitedeki görüntünün tadını çıkarmanız mümkün. Samsung, Super Steady 2.0 ile “profesyonel düzeyde çekim” vaat ediyor
Single Take olarak adlandırılan tek çekim özelliği tüm kameraları kullanarak fotoğraf çekiyor ve yapay zekanın gücünden yararlanarak en iyisine karar veriyor.
167 x 76 x 8.8 mm boyutlarındaki telefon, 221 gram ağırlığında. Bu kapsamda Note 10 Plus’dan daha büyük ve daha ağır. IP68 sertifikası sayesinde suya ve toza karşı dayanıklı olan telefon, 1.5 metre su altında 30 dakika kalabiliyor.

LTE Cat 20 modem ile teorik olarak 2 Gbps indirme ve 150 Mbps yükleme hızı sunulabiliyor. Wi-Fi 802.11 a/b/g/n/ac/ax ve Bluetooth 5.0 kablosuz bağlantı teknolojileri ile karşımıza çıkan teleon, konum belirleme konusunda GPS, A-GPS, GLONASS, BDS ve GALILEO gibi oldukça zengin seçenekler ile donatıldı
• 6.9 inç Quad HD+ Dinamik AMOLED

• Dörtlü arka kamera:

-Geniş açılı:108 MP, f/1.8, OIS

-Ultra geniş açılı: 12 MP, f/2.2

-Telefoto: 48 MP, f/3.5, OIS

ToF sensör

• Ön kamera: 40 MP, F/2.2

• Exynos 990, 12 GB/16 GB RAM, 128 GB/512 GB depolama

• 5000 mAh batarya, 220 g ağırlık, IP68

• Yüz tanıma, ekrandan parmak izi okuma


GALAXY S20 PLUS ÖZELLİKLERİ

Galaxy S20 Plus 6.7 inç Dynamic AMOLED ekran ile karşımıza çıkıyor. 525ppi Corning Gorilla Glass 6 ile korunan ekran Quad HD Plus 1440×3200 çözünürlük sunuyor. Ortalanmış bir ekran deliğine ve parmak izi okuyucuya ev sahipliği yapan bu ekran, HDR10+ desteğine ve 120 Hz yenileme hızına sahip.

Galaxy S20 serisinin tamamında aynı işlemcinin kullanılacağını uzun süre önce sizlere duyurmuştuk. Bu kapsamda Galaxy S20 Plus, ABD ve bazı pazarlarda Qualcomm’un Snapdragon 865, ülkemizde ve Avrupa’da ise 7nm’lik Octa Core 64 bit işlemci Exynos 990‘dan güç alacak.


Ülkemizde satışa sunulacak cihazlarda yer alan Exynos 990‘a yakından bakacak olursak: 2 adet Exynos M5, 2 adet Cortex A76 ve 4 adet Cortex A55 çekirdeğine ev sahipliği yapacak işlemci, çekirdek çalışma frekansları ile de dikkat çekecek. Frekanslar ise sırasıyla maksimum 2.73GHz, 2.6GHz ve 2.0GHz olarak açıklandı.

Grafik tarafında ihtiyaç duyulan gücü Exynos 990’ın içerisindeki Mali-G77 MP11 GPU karşılıyor. RAM tarafında ise iki farklı seçenekle tanıtılan cihaz, 8 GB ve 12 GB LPDDR5 RAM seçenekleri ile satışa çıkmış olacak. 128 GB ve 512 GB dahili depolama alanı seçenekleriyle birlikte tanıtılan Galaxy S20 Plus ayrıca 1 TB‘a kadar artırılabilir MicroSD slotu da barındırıyor.
Samsung’un geliştirilmiş kablosuz şarj teknolojisi, Fast Wireless Charging 2.0 teknolojisini barındıracak cihaz, kablosuz şarjda bile hızlı bir şarj deneyimi sunacak. Ayrıca diğer modellerde olduğu gibi bu modelde de cihazlar arası kablosuz güç paylaşımı özelliği bulunuyor.
Batarya tarafında 45000 mAh bir bataryadan beslenen cihaz, Samsung’un geliştirilmiş hızlı şarj teknolojisiyle de 25W destekli şarj olabilecek. Kablosuz şarjda 15W desteklerken, güç paylaşımında da 9W ile şarj paylaşabilecek.

Accelerometer, Barometer, Gyro Sensor, Geomagnetic Sensor, Hall Sensor ve Proximity sensör gibi akıllı telefonlarda bulunan birçok farklı sensörü barındırıyor. Ayrıca Ultrasonic parmak izi tarayıcısı ile ekran üzerinden parmak izini daha hızlı algılayabilecek cihazda yüz tanıma özelliği de bulunuyor. Son olarak IP68 ile suya dayanıklı gelen cihazın, Android 10 ve One UI 2.0 kullanıcı arayüzü ile geldi.Ön tarafta bir arka tarafta ise dörtlü kamera kurulumu ile karşımıza çıkan Galaxy S20 Plus‘ın üç kameraya ev sahipliği yapan Galaxy S20 ile arasındaki tek fark ise Depth Vision yani diğer adıyla derinlik algılama sensörü. Bunun dışında cihazın diğer kamera özellikleri Galaxy S20 ile aynı. Galaxy S20 Plus f/1.8 diyafram açıklığına sahip 12 Megapiksel geniş açılı ve OIS destekli ana kamera, 64 Megapiksel f/2.0 diyaframlı ve OIS destekli telefoto kamera ve 12 Megapiksel çözünürlüğünde ultra geniş açılı kamera barındırıyor
Ön tarafta ise 10 Megapiksel f/2.2 diyaframa sahip geniş açılı bir kamera yer alıyor. Ayrıca kamera tarafında Space Zoom, 3x Hibrid Optik Zoom ve 30x Süper Çözünürlüklü Yakınlaştırma gibi güçlü özelliklere yer verilmiş.

Video kaydı konusunda iPhone 11 serisi ile benzer bir strateji izleyecek olan Samsung, her iki kamera ile 4K video çekimi yapma şansı sunacak. Buna ek olarak telefoto kamera sayesinde 3x optik yakınlaştırma yapılabilecek. Bununla birlikte, cihaz 8K video kaydı yapabilme özelliği ile de öne çıkıyor.
Samsung Galaxy S20 Plus tasarımı
161.9 x 73.7 x 7.8mm boyutlarındaki Galaxy S20 Plus sadece 186 gram ağırlığında. Ön tarafta geçtiğimiz yıl Galaxy Note 10’da olduğu gibi ortaya yerleştirilmiş delik kamera bulunurken, arka tarafta da dikdörtgen kenarlı dörtlü kamera kurulumu bulunuyor.

Sağ ve sol kenarları eğimli bir ekranla sunulan cihazın, ekran çerçeveleri de oldukça ince. Kozmik Siyah, Kozmik Gri ve Kozmik Mavi renkleri ile tanıtılan cihaz, geçtiğimiz yıla göre daha mat bir tasarımla karşımıza çıkıyor. Ön ve arka taraf Corning Gorilla Glass 6 camla korunurken, çerçeveler de alüminyum olarak karşımıza çıktı.
• 6.7 inç Quad HD+ 120 Hz Dinamik AMOLED

• Dörtlü arka kamera:

-Geniş açılı:12 MP, f/1.8, OIS

-Ultra geniş açılı: 12 MP, f/2.2

-Telefoto: 64 MP, f/2.0, OISToF sensör

• Ön kamera: 10 MP, F/2.2

• Exynos 990, 8 GB/12 GB RAM, 128 GB/512 GB depolama

• 4500 mAh batarya, 186 g ağırlık, IP68

• Yüz tanıma, ekrandan parmak izi okuma

GALAXY S20 ÖZELLİKLERİ

• 6.2 inç Quad HD+ 120 Hz Dinamik AMOLED

• Üçlü arka kamera:

• Geniş açılı:12 MP, f/1.8, OIS

• Ultra geniş açılı: 12 MP, f/2.2

• Telefoto: 64 MP, f/2.0, OIS

• Ön kamera: 10 MP, F/2.2

• Exynos 990, 8 GB/12 GB RAM, 128 GB depolama

• 4000 mAh batarya, 186 g ağırlık, IP68

• Yüz tanıma, ekrandan parmak izi okuma


SAMSUNG GALAXY S20 FİYATI

Galaxy s20 için 899 euro seviyesinde yer alıyor. 12 GB RAM’e sahip 5G’li versiyon için açıklanan Avrupa fiyatı ise 999 euro seviyesinde karşımıza çıkıyor.

SAMSUNG GALAXY S20 PLUS FİYATI

Galaxy s20 Plus Avrupa fiyatı normal versiyon için 999 euro , Telefonun 5G’li yani 12 GB RAM’li versiyonu ise 1.099 euro fiyat ile karşımıza çıkıyor.

SAMSUNG GALAXY S20 ULTRA FİYATI

s20 Ultra 12 GB RAM + 128 GB depolama için 1.349 euro, 16 GB RAM + 512 GB depolama içinse tam 1.550 euro ile fiyatlandırılıyor.

Türkiye fiyatı da belli oldu. Standart modellerin fiyat listesi ise şu şekilde;

Samsung Galaxy S20 – 7799 TL

Samsung Galaxy S20 Plus – 9299 TL

Samsung Galaxy S20 Ultra – 11999 TL

Ön sipariş kampanyası çerçevesinde Galaxy S20 Plus ve Galaxy S20 Ultra siparişi veren ve kampanya koşullarını sağlayan tüketiciler satış fiyatı 899 TL olan Galaxy Buds Plus’a ücretsiz bir şekilde sahip olacak.

11.2.20

Dumlupınar denizaltısı kazası nedir ?

USS Blower, ABD Deniz Kuvvetlerinin kullandığı bir denizaltıydı. 1944 yılında inşa edilmişti. II.Dünya Savaşında birçok bölgede görevlerde bulundu, yararlılıklar gösterdi. 1950'de ABD Deniz Kuvvetleri envanterinden çıkartıldı, Türk Deniz Kuvvetlerine devredildi. Denizaltının yeni ismi TCG Dumlupınar oldu.
1953 yılının Mart ayında NATO, Akdeniz'de büyük çapta bir tatbikat yapacaktı. Doğal olarak Dumlupınar da bu tatbikata katıldı. Birkaç gün süren başarılı tatbikat sonrasında Dumlupınar, Gölcük'teki üssüne geri dönüyordu. 3 Nisan'ı 4 Nisan'a bağlayan gece Çanakkale Boğazı'na girdi. Boğaz sadece coğrafi yapısı sebebiyle zorlu bir yer değil, aynı zamanda deniz akıntılarının da çok şiddetli olduğu bir bölgeydi. I.Dünya Savaşı sırasında cepheleri döven İngiliz zırhlıları, boğazın darlığı sebebiyle Türk topçusunun ateşinden kaçamayarak büyük kayıplar vermişlerdi. Dolayısıyla boğazı geçmek denizciler için her zaman kendine has riskler bulunduruyordu.

Dumlupınar denizaltısı yorucu bir görevden dönüyordu. NATO tatbikatını tamamlamış, geldiği limana doğru ilerliyordu. 3 Nisan’ı 4 Nisan’a bağlayan gece, sisli ve yağmurlu bir hava karşıladı denizaltıyı Çanakkale Boğazı’nda. Saatler gece 2 civarındaydı. Dumlupınar, büyük bir gürültüyle sarsıldı. Seyrine yüzeyde devam eden Dumlupınar denizaltısı, Nara Burnu açıklarında İsveç bandıralı “Naboland” gemisi ile çarpışmıştı. Dumlupınar, makine dairesi ve burun kısmından ağır şekilde yaralamıştı. Bu yaralar, çok geçmeden Dumlupınar’ı batırdı.

Çarpma anında köprü üstünde 8 asker bulunuyordu. Hepsi denize savruldu. Aralarından ikisi pervaneye takılarak, biri ise boğularak şehit düştü. Dumlupınar denizaltısı komutanı Yüzbaşı Sabri Çelebioğlu, Üsteğmen Kemal Ünver, Üsteğmen Hasan Yumuk, Astsubay Hüseyin İnkaya ve Astsubay Hüseyin Akış kurtulmayı başarmıştı.

Denizaltının içinde 81 mürettebat vardı. Bunlardan 22’si kıç torpido bölümüne toplanmıştı. Dumlupınar batmadan hemen önce yüzeye bir şamandıra fırlatmışlardı. Şamandıraya bağlı telefon kablosunu kullanarak yardım için gelen silah arkadaşları ile iletişim sağladılar.

İlk bağlantıda kurtarma ekibinin komutanı, “Sizi kurtaracağız,” diyerek denizcileri rahatlatmak istedi. 87 metre derinlikteki 22 asker, bunun o kadar kolay olmayacağının farkındaydı. Belki de bu yüzden Astsubay Selami Özben’in tarihe kazınan sözleri duyuldu: Sağ olun… Vatan sağ olsun!



Denizaltının başka bir bölümünde yaşam belirtisi yoktu. Kurtarma ekipleri, bunun üzerine 22 asker için hemen harekete geçti. Ancak çalışmalar, olumsuz hava koşulları yüzünden sekteye uğradı. Öyle ki akşam saatlerinde ancak denizaltının 87 metre derinlikte, 35 derece meyille yan yatmış olduğu tespit edilebildi.

Plana göre, dalgıçlar telefon kablosuna tutunarak aşağıya inecek ve Kurtaran gemisindeki can telini, denizaltının kurtarma kapağına takacaktı. Ancak olmadı. Çalışmalar esnasında şamandıranın telefon kablosu koptu ve denizaltıyla bütün bağlantı kesildi. Ve 81 asker, “Vatan sağ olsun” diyerek, can verdi.

En hüzünlü konuşma

Kazadan geriye, denizcilerin yürekleri burkan konuşmaları kaldı. Kurtarma ekiplerinin denizcilerle yaptığı son konuşma kayıtlara şöyle geçti:

- Alo... Dumlu?

- Evet... Dumlu.

- Efendim hava biraz fenalaştı.

- Morallerinizi bozmayın. O hava size daha 2 gün yeter. Sen çocukları yatır. Sigara içmeyin.

- Yok efendim, hepsi yatıyor. Sigara da içmiyoruz. Işık da yok. Karanlıktayız.

- İhtiyaç lambalarını kullanmayın, ileride lazım olacak.

- Kullanmıyoruz zaten. Birinin ışığı çok zayıfladı.

Yarım saat sonra tekrar denizaltıyla bağlantı kurulmaya çalışıldı. Ancak cevap olarak sadece inilti, ilahi ve Allah sesleri geliyordu.

Faciadan sağ kurtulan beş kişiden şu an sadece emekli Seyir Kıdemli Başçavuş Hüseyin Akış hayatta. 96 yaşında olmasına rağmen faciayı dün gibi hatırlıyor:

"Birden kaportadan su girmeye başladı. Su, iki askeri alıp denize götürdü. Sol elimle çıkış merdiveninin demirini tuttum. Kolum kopacak gibiydi, bu sefer iki elimle tuttum. Ne zaman ki geminin içerisi tamamen su doldu, bana sanki birisi 'hadi yürü git' dedi. Su tamamen içeriye dolmuştu. Suyun içinden çıkmak için uğraşıyordum. Yine 'haydi yürü' der gibi dışarıya çıkma hissi geldi. Bir ara kafamı geminin kaportasına vurdum. Gemiden çıktıktan sonra 90 santime kadar deniz dalgası vardı."


Dumlupınar’ın son tanığı Hüseyin Akış, kendilerine çarpan Naboland gemisinin mürettebatı tarafından kurtarılışını ise şöyle anlatıyor:

"Ağırlık yapmasın diye ayakkabılarımı çıkardım. Ayağımı köpek balığı ısıracak diye korkudan ağlamaya başladım. 'İmdat imdat' diye bağırdım bizimle çarpışan gemiye. Sandal indirdiler. Bir kişi denizden beni alamadı, bir kişi daha geldi. Beni aldılar gemilerine çıkardılar. Onların gemisinin baş tarafı da çarpışma nedeniyle açılmıştı. Gemiye çıktığımda suya baktım. Denizaltının pervaneleri tamamen suyun üzerindeydi. Aradan 5 dakika geçti, suda kayboldu gitti."

astsubay hüseyin inkaya, nöbetçi olmamasına karşın vardiya dışı görevine devam ediyordu. nara önlerine gelinirken rotada dikkatini çeken değişiklik üzerine köprü üstüne çıktı. tam bu sırada güvertede bulunan sekiz kişi, ne olduğunu anlayamadan suya yuvarlandı.

naboland, dumlupınar'a tam baş tarafından bindirmişti. çarpışmanın gürültüsü eceabat limanı'nda demirlemiş olan gemilerce de duyuldu. darbenin şiddetine dayanamayan dumlupınar, birkaç saniye içinde çanakkale boğazı'nın karanlık ve soğuk sularına gömüldü.

denizaltının tüm elektriği kesilmişti. gemilerinin baş taraftan itibaren su aldığını gören denizciler hızla kıç torpido dairesine doğru harekete geçti. kıç torpidoya varana kadar da arkadaşlarının birçoğunu kaybettiler. dumlupınar batarken sadece 22 denizci de kıç torpido dairesine ulaşmayı başarmıştı. dumlupınar ilk şehitlerini böylelikle vermiş oldu.

aynı gece eceabat limanı'nda demirli bulunan gümrük motorundaki personel, acil olarak kaza mahaline çağırıldı. gümrük motoru, naboland'dan atılan tahlisiye sandallarına çıkmış ve can yeleklerine sarılmış dumlupınar mürettebatını görerek motora aldı ve çanakkale'de hastaneye ulaştırdı.

gün ağarmıştı. balıkçı tekneleri, dumlupınar'ın batarken su yüzüne fırlattığı haberleşme şamandırasını gördü. gümrük motorunun ikinci çarkçısı selim yoludüz şamandıraya uzandı ve üzerindeki yazıyı okudu:

‘‘deniz kuvvetlerine bağlı dumlupınar denizaltısı burada battı. kapağı açın ve denizaltıyla irtibat kurun.’’

yoludüz kapağı açtı, şamandıranın içindeki ahizeyi kaldırdı ve ümitle ‘‘alo’’ dedi.

telefondaki ses, ‘‘buyrun, ben astsubay selami’’ dedi.

beklediği karşılığı alan selim yoludüz, astsubay selami'ye ne durumda olduklarını sordu. astsubay selami, geminin 15 derece sancak yönünde yatık ve elektriğin kesik olduğunu, 22 kişi olarak kıç torpido dairesine girebildiklerini söyledi.

selim yoludüz, ‘‘endişelenmeyin. kurtaran yolda. sizi oradan çıkaracağız’’ dedi. astsubay selami'nin cevabı, selim yoludüz'ün kulağına ve kalbine işledi:

‘‘ailelerimize selam söylüyoruz. bizi kurtaracağınızdan eminiz. vatan sağolsun...’’

bu, astsubay selami'nin boğazın yüzeyindekilerle yaptığı ilk konuşma oldu. saat 11:00 sularında olay mahaline gelen kurtaran gemisinin tüm çabaları sonuçsuz kaldı. bir süre sonra bir konuşma daha yapmak için şamandıranın başına gidildi ve ahize kaldırıldı. ahizenin diğer ucundan sadece dualar, ezan sesleri ve iniltiler geliyordu. saat 15:00 sularında ise muhabere şamandırasını tutan telefon kablosu koptu. bir daha dumlupınar mürettebatından haber alınamadı.

10.2.20

92. Oscar ödüllerinde kazananlar listesi

İşte Oscar 2020'nin Kazananları:

En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu: Brad Pitt (Once Upon a Time... in Hollywood)

En İyi Animasyon Film: Toy Story 4

En İyi Kısa Animasyon: Hair Love

En İyi Özgün Senaryo: Bong Joon-ho ve Han Jin Won (Parasite)

En İyi Uyarlama Senaryo: Taika Waititi (Jojo Rabbit)

En İyi Kısa Film: The Neighbors’ Window

En İyi Yapım Tasarımı: Once Upon a Time… in Hollywood

En İyi Kostüm Tasarımı: Little Women

En İyi Belgesel: American Factory

En İyi Kısa Belgesel: Learning to Skateboard in a Warzone (If You’re a Girl)

En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu: Laura Dern (Marriage Story)

En İyi Ses Kurgusu: Ford v Ferrari

En İyi Ses Miksajı: 1917

En İyi Görüntü Yönetimi: Roger Deakins (1917)

En İyi Kurgu: Ford v Ferrari

En İyi Görsel Efekt: 1917

En İyi Saç ve Makyaj Tasarımı: Bombshell

En İyi Uluslararası Film: Parasite (Güney Kore)

En İyi Müzik: Joker

En İyi Şarkı: (I’m Gonna) Love Me Again (Rocketman)

En İyi Yönetmen: Bong Joon-ho (Parasite)

En İyi Erkek Oyuncu: Joaquin Phoenix (Joker)

En İyi Kadın Oyuncu: Renée Zellweger (Judy)

En İyi Film: Parasite

8.2.20

Aviyonik nedir ?

Aviyonik havacılıkta uçaklar, yapay uydular ve uzay araçlarının elektronik sistemleri için kullanılan terimdir.

Aviyonik sistemleri arasında iletişim, navigasyon, birden fazla sistemin görüntü ve yönetimi ve bireysel işlevleri gerçekleştirmek için uçaklara takılan yüzlerce sistem sayılabilir. Bu sistemler bir polis helikopterinin arama spotu gibi basit bir sistemden havadan erken uyarı platformları gibi komplike sistemlere kadar çeşitlidir.

Terim İngilizce havacılık anlamına gelen "aviation" ile elektronik anlamına gelen "electronics" kelimelerinden türetilmiştir.

Bir uçakta kokpit; uçağın kontrolü, takibi, komünikasyonu, navigasyonu, meteoroloji kontrolü ve çarpışma önleyici sistemleri gibi pek çok sistemi barındırarak aviyonik ekipmanların en çok bulunduğu yerdir. Genel olarak uçaklarda aviyonikler 14 veya 28 Volt DC elektrik sistemi kullanırlar. Ancak, büyük ve daha karmaşık elektrik sistemlerine sahip uçakları (örneğin havayolu uçakları veya savaş uçakları) bazı ekipmanlarda 400 Hz, 115 Volt AC elektrik sistemi de kullanır. Dünya çapında pek çok aviyonik ekipman üreticisi mevcuttur. En çok kullanılan ve tanınan firmalar arasında Honeywell Aerospace (Bendix/King'in de sahibi), Rockwell Collins, Thales Group, Garmin ve Avidyne Corporation sayılabilir.


Aviyonik ekipmanların uluslararası standartları "Airlines Electronic Engineering Committee" (AEEC, Havayolları Elektronik Mühendislik Komitesi) tarafından belirlenir ve ARINC tarafından yayınlanır.

Uçaklarda iletişim uçuş ekibinin yer istasyonları ile uçuş ekiplerinin kendi arasında ve yolcular ile iletişimini sağlayan sistemlerdir. Uçak içi iletişim "public address"in kısaltması olan PA sistemleri ve uçuş ekibinin kendi arasında iletişini sağlayan "intercom"lar ile sağlanır.

Havacılıkta VHF iletişim sistemleri 118.000 MHz ile 136.975 MHz frekans aralığında çalışır. Her kanal Avrupa'da 8.33 kHz aralıklarla, diğer bölgelerde 25 kHz aralıklarla dağıtılmıştır. VHF uçaktan uçağa iletişim ve uçaktan ATC ünitesine iletişimde kullanılabilir. Uçaklarda iletişimde amplitude modulation (AM) modülasyon türü de kullanılır. Ayrıca (özellikle okyanus ötesi uçuşlarda) yüksek frekans (HF) veya uydu iletişimi de kullanılır.

Navigasyon ya da seyrüseferin amacı uçağın yeryüzü üzerindeki konumunu ve yönünü belirlemektir. Aviyonikler; uyduya bağlı sistemler (GPS ve WAAS gibi), yerde kurulu ekipmanlara bağlı sistemler (VOR veya LORAN gibi) veya bunların bir birleşimini kullanabilir. Navigasyon sistemleri uçağın pozisyonunu otomatik olarak hesaplar ve uçuş ekibine harita görünümünde veya çeşitli aletlerde gösterir. Eski aviyonikler ile pilot veya uçağın seyrüsefer görevlisi sinyallerin kesişimini alarak uçağın pozisyonunu belirler. Modern sistemlerde aviyonikler pozisyonu otomatik olarak hesaplar ve uçuş ekibine sistemin öngördüğü şekilde gösterir.


Modern uçaklarda kullanılan glass kokpite dönüşün ilk ipuçları 1970'lerde elektromekanik aletler, göstergeler ve enstrümanların uçağa uygun cathode ray tube (CRT) ekranlara dönüşümü ile ortaya çıktı. “Glass” kokpit (Cam kokpit) anlamı analog göstergeler ve aletler yerine bilgisayar monitörlerinin kullanımından gelir. Uçakların bu sisteme geçişiyle pilotların uçuşu daha hakim bir şekilde takip etmesi, aynı bilginin daha kompakt akışı ve daha etkin gösterimi sağlandı. 1970'lerde, ortalama bir uçak 100'den fazla kokpit enstrümanı ve kontrolüne sahipti.

Glass kokpitler 1985 yılında Gulfstream G‑IV özel jeti ile ilk kez kullanılmaya başladı. Bu tür kokpit enstrümanlarında en önemli konulardan biri; ne kadar bilginin otomasyona bağlanması ve ne kadarının pilotun manuel kontrolünde olmasının dengelenmesidir. Genel olarak, sistemler geliştikçe uçuş operasyonunu otomasyona bağlarken, pilotu sürekli olarak bilgilendirmeye yönelik şekilde dizayn edilir.

Günümüzde uçaklar pek çok şekilde otomatik olarak kontrollü uçuş yapabilirler. Otomatik uçuş kontrolü özellikle yaklaşma ve iniş gibi kritik safhalarda pilot hatasını ve işgücünü azaltmak için çok büyük önem göstermektedir. Otopilot ilk olarak Lawrence Sperry tarafından II. Dünya Savaşı sırasında bombardıman uçaklarının 25.000 feet yükseklikten hassas bir şekilde hedefleri vurabilmesi için uçakların stabil uçabilmesini sağlamak için keşfedildi. ABD Ordusu tarafından ilk kullanıldığı dönemde, bir Honeywell Aerospace şirketi mühendisi arka koltukta acil bir durumda otopilotu devre dışı bırakma amaçlı oturuyordu. Son günlerde hemen hemen tüm ticari uçaklar iniş ve kalkışta pilotun işgücünü azaltma amaçlı uçuş kontrol sistemleri ile donatılmılştır.

İlk basit ticari otopilotlar uçağın uçuş başını ve irtifasını kontrolü için kullanılmış ve diğer kontrollerde limitli kapasiteye sahipti. Helikopterlerde, otomatik stabilizasyon yine bu şekilde kullanılır ve ilk sistemler elektromekaniktir. Fly by wire ve klasik hidrolik kontrollü uçuş yüzeyleri yerine elektronik sistemlere geçiş güvenliği arttırdı
Hava trafik kontrolunu desteklemek için, büyük nakliye uçakları ve çoğu küçük uçaklar Trafik Uyarı ve Çarpışma Önleyici Sistem'e (TCAS) sahiptir. Bu sistem ile uçaklar çevredeki aynı sisteme sahip uçakların konumunu belirler ve gerektiği durumda kaçınma sağlayacak manevrayı pilotlara dikte eder.

Uçağın kontrolüne engel herhangi bir arıza yokken yere çarpmayı (CFIT) önlemek için uçaklarda ana elementi radar altimetre olan Ground-Proximity Warning Systems (GPWS) sistemleri monte edilmiştir. GPWS'in en büyük dezavantajlarından biri olan sadece uçağın o anda altındaki yeryüzeyi ile mesafesini göz önünde bulundurması ve önünde bulunan ve birden yükselen yer yüzeylerine karşı bilgi vermemesine karşılık modern uçaklar "arazi farkındalık uyarı sistemi" (terrain awareness warning system - TAWS) ile donatılmıştır.

Hava radarı (ticari uçaklarda tipik bir örnek olarak Arinc 708) ve yıldırım dedektörleri gibi meteorolojik sistemler özellikle pilotların önündeki hava durumunu belirleyemediği IMC ve gece uçuş şartlarında çok önemlidir. Radar tarafından belirlenen yoğun yağış veya türbulans sahaları uçakta önemli yatay sapmalara sebep olabilir. Bu sistemleri kullanarak pilotlar bu bölgeye girmeden uçuş rotasında değişiklik yapma imkanı bulur.

Modern meteoroloji sistemleri ayrıca wind shear ve türbulans saptama ve uyarı imkanına sahiptir
Aviyonik terimi ilk kez gazeteci Philip J. Klass tarafından "havacılık elektroniği" ifadesinin İngilizce karşılığının birleşik sözcüğü olarak kullanılmıştır.Bugün kullanılan pek çok modern aviyoniklerin geçmişi ve geliştirmesi II. Dünya Savaşı dönemindeki çalışmalara dayanır. Örneğin, günümüzde etkin bir şekilde kullanılan otopilot sistemleri, bombardıman uçaklarının hassas hedefleri vurabilmesi için yüksek irtifalarda sürekli ve istikrarlı oranda uçması için geliştirilmiştir. Bu gelişmelerden en çok bilinen olarak, radarın İngiltere, Almanya ve Amerika Birleşik Devletleri'nde aynı dönemde geliştirilmesi sayılabilir.Modern aviyonik askerî uçak harcamalarının önemli bir kısmıdır. F‑15E gibi veya şu anda kullanımda olmayan F‑14 uçaklarının maliyetlerinin yüzde 80 civarında oranı aviyonik sistemler için harcanır.

Sivil havacılıkta da benzer şekilde aviyoniklerin uçak maliyetlerindeki payı oldukça fazladır. Uçuş kontrol sistemleri (fly-by-wire) ile artan uçuş sayısı gibi sebeplerden dolayı artan yeni navigasyon gereklilikleri sonucu geliştirme çalışmaları, uçakların maliyetini arttırmaktadır. Ulaşımda havacılığın kullanım oranının artması sonucu, kullanım kapasitesi kısıtlanan hava sahalarında uçakları güvenle kontrol etmek için yeni yöntemler üzerinde çalışmalar yapılmıştır.


Aviyonikler ABD Sivil Havacılık Kurumu Federal Aviation Administration'in (FAA) Next Generation Air Transportation System projesi ve Avrupa'nın Single European Sky ATM Research (SESAR) çalışması gibi modernizasyon girişimlerinde önemli bir rol oynamaktadır. ABD'de Ortak Planlama ve Geliştirme Dairesi (Joint Planning and Development Office) aviyonik için altı alanda bir yol haritası ortaya koymaktadır

Yayınlanmış rotalar ve prosedürler - Geliştirilmiş navigasyon ve yönlendirme
Anlaşmalı Yörüngeler - Güncel olarak tercih edilen rotalar oluşturmak için veri iletişimi
Devredilen ayırma – Havadaki ve yerdeki gelişmiş durumsal farkındalık
Düşük görüş/Bulut tavanı-Yaklaşma/Kalkış – Daha az yer altyapısı ile hava kısıtlamalarına karşın operasyona devam edebilme
Surface Operasyonları – Yaklaşma ve kalkış segmentlerinde güvenliğin artması
ATM verimliliği – ATM işleminin geliştirilmesi
1957 yılında kurulan "Aircraft Electronics Association (AEA)" (Havaaracı Elektronik Birliği) üyesi 1.300'den fazla firma vardır. Bunlar arasında bakım konusunda uzmanlaşmış hükümet sertifikalı uluslararası tamir istasyonlarından, genel havacılık uçaklarına aviyonik ve elektronik cihazların kurulum ve tamirini yapan firmalara kadar çeşitli kurumlar vardır.