instagram twitter linkedin github youtube

11.2.20

Dumlupınar denizaltısı kazası nedir ?

USS Blower, ABD Deniz Kuvvetlerinin kullandığı bir denizaltıydı. 1944 yılında inşa edilmişti. II.Dünya Savaşında birçok bölgede görevlerde bulundu, yararlılıklar gösterdi. 1950'de ABD Deniz Kuvvetleri envanterinden çıkartıldı, Türk Deniz Kuvvetlerine devredildi. Denizaltının yeni ismi TCG Dumlupınar oldu.
1953 yılının Mart ayında NATO, Akdeniz'de büyük çapta bir tatbikat yapacaktı. Doğal olarak Dumlupınar da bu tatbikata katıldı. Birkaç gün süren başarılı tatbikat sonrasında Dumlupınar, Gölcük'teki üssüne geri dönüyordu. 3 Nisan'ı 4 Nisan'a bağlayan gece Çanakkale Boğazı'na girdi. Boğaz sadece coğrafi yapısı sebebiyle zorlu bir yer değil, aynı zamanda deniz akıntılarının da çok şiddetli olduğu bir bölgeydi. I.Dünya Savaşı sırasında cepheleri döven İngiliz zırhlıları, boğazın darlığı sebebiyle Türk topçusunun ateşinden kaçamayarak büyük kayıplar vermişlerdi. Dolayısıyla boğazı geçmek denizciler için her zaman kendine has riskler bulunduruyordu.

Dumlupınar denizaltısı yorucu bir görevden dönüyordu. NATO tatbikatını tamamlamış, geldiği limana doğru ilerliyordu. 3 Nisan’ı 4 Nisan’a bağlayan gece, sisli ve yağmurlu bir hava karşıladı denizaltıyı Çanakkale Boğazı’nda. Saatler gece 2 civarındaydı. Dumlupınar, büyük bir gürültüyle sarsıldı. Seyrine yüzeyde devam eden Dumlupınar denizaltısı, Nara Burnu açıklarında İsveç bandıralı “Naboland” gemisi ile çarpışmıştı. Dumlupınar, makine dairesi ve burun kısmından ağır şekilde yaralamıştı. Bu yaralar, çok geçmeden Dumlupınar’ı batırdı.

Çarpma anında köprü üstünde 8 asker bulunuyordu. Hepsi denize savruldu. Aralarından ikisi pervaneye takılarak, biri ise boğularak şehit düştü. Dumlupınar denizaltısı komutanı Yüzbaşı Sabri Çelebioğlu, Üsteğmen Kemal Ünver, Üsteğmen Hasan Yumuk, Astsubay Hüseyin İnkaya ve Astsubay Hüseyin Akış kurtulmayı başarmıştı.

Denizaltının içinde 81 mürettebat vardı. Bunlardan 22’si kıç torpido bölümüne toplanmıştı. Dumlupınar batmadan hemen önce yüzeye bir şamandıra fırlatmışlardı. Şamandıraya bağlı telefon kablosunu kullanarak yardım için gelen silah arkadaşları ile iletişim sağladılar.

İlk bağlantıda kurtarma ekibinin komutanı, “Sizi kurtaracağız,” diyerek denizcileri rahatlatmak istedi. 87 metre derinlikteki 22 asker, bunun o kadar kolay olmayacağının farkındaydı. Belki de bu yüzden Astsubay Selami Özben’in tarihe kazınan sözleri duyuldu: Sağ olun… Vatan sağ olsun!



Denizaltının başka bir bölümünde yaşam belirtisi yoktu. Kurtarma ekipleri, bunun üzerine 22 asker için hemen harekete geçti. Ancak çalışmalar, olumsuz hava koşulları yüzünden sekteye uğradı. Öyle ki akşam saatlerinde ancak denizaltının 87 metre derinlikte, 35 derece meyille yan yatmış olduğu tespit edilebildi.

Plana göre, dalgıçlar telefon kablosuna tutunarak aşağıya inecek ve Kurtaran gemisindeki can telini, denizaltının kurtarma kapağına takacaktı. Ancak olmadı. Çalışmalar esnasında şamandıranın telefon kablosu koptu ve denizaltıyla bütün bağlantı kesildi. Ve 81 asker, “Vatan sağ olsun” diyerek, can verdi.

En hüzünlü konuşma

Kazadan geriye, denizcilerin yürekleri burkan konuşmaları kaldı. Kurtarma ekiplerinin denizcilerle yaptığı son konuşma kayıtlara şöyle geçti:

- Alo... Dumlu?

- Evet... Dumlu.

- Efendim hava biraz fenalaştı.

- Morallerinizi bozmayın. O hava size daha 2 gün yeter. Sen çocukları yatır. Sigara içmeyin.

- Yok efendim, hepsi yatıyor. Sigara da içmiyoruz. Işık da yok. Karanlıktayız.

- İhtiyaç lambalarını kullanmayın, ileride lazım olacak.

- Kullanmıyoruz zaten. Birinin ışığı çok zayıfladı.

Yarım saat sonra tekrar denizaltıyla bağlantı kurulmaya çalışıldı. Ancak cevap olarak sadece inilti, ilahi ve Allah sesleri geliyordu.

Faciadan sağ kurtulan beş kişiden şu an sadece emekli Seyir Kıdemli Başçavuş Hüseyin Akış hayatta. 96 yaşında olmasına rağmen faciayı dün gibi hatırlıyor:

"Birden kaportadan su girmeye başladı. Su, iki askeri alıp denize götürdü. Sol elimle çıkış merdiveninin demirini tuttum. Kolum kopacak gibiydi, bu sefer iki elimle tuttum. Ne zaman ki geminin içerisi tamamen su doldu, bana sanki birisi 'hadi yürü git' dedi. Su tamamen içeriye dolmuştu. Suyun içinden çıkmak için uğraşıyordum. Yine 'haydi yürü' der gibi dışarıya çıkma hissi geldi. Bir ara kafamı geminin kaportasına vurdum. Gemiden çıktıktan sonra 90 santime kadar deniz dalgası vardı."


Dumlupınar’ın son tanığı Hüseyin Akış, kendilerine çarpan Naboland gemisinin mürettebatı tarafından kurtarılışını ise şöyle anlatıyor:

"Ağırlık yapmasın diye ayakkabılarımı çıkardım. Ayağımı köpek balığı ısıracak diye korkudan ağlamaya başladım. 'İmdat imdat' diye bağırdım bizimle çarpışan gemiye. Sandal indirdiler. Bir kişi denizden beni alamadı, bir kişi daha geldi. Beni aldılar gemilerine çıkardılar. Onların gemisinin baş tarafı da çarpışma nedeniyle açılmıştı. Gemiye çıktığımda suya baktım. Denizaltının pervaneleri tamamen suyun üzerindeydi. Aradan 5 dakika geçti, suda kayboldu gitti."

astsubay hüseyin inkaya, nöbetçi olmamasına karşın vardiya dışı görevine devam ediyordu. nara önlerine gelinirken rotada dikkatini çeken değişiklik üzerine köprü üstüne çıktı. tam bu sırada güvertede bulunan sekiz kişi, ne olduğunu anlayamadan suya yuvarlandı.

naboland, dumlupınar'a tam baş tarafından bindirmişti. çarpışmanın gürültüsü eceabat limanı'nda demirlemiş olan gemilerce de duyuldu. darbenin şiddetine dayanamayan dumlupınar, birkaç saniye içinde çanakkale boğazı'nın karanlık ve soğuk sularına gömüldü.

denizaltının tüm elektriği kesilmişti. gemilerinin baş taraftan itibaren su aldığını gören denizciler hızla kıç torpido dairesine doğru harekete geçti. kıç torpidoya varana kadar da arkadaşlarının birçoğunu kaybettiler. dumlupınar batarken sadece 22 denizci de kıç torpido dairesine ulaşmayı başarmıştı. dumlupınar ilk şehitlerini böylelikle vermiş oldu.

aynı gece eceabat limanı'nda demirli bulunan gümrük motorundaki personel, acil olarak kaza mahaline çağırıldı. gümrük motoru, naboland'dan atılan tahlisiye sandallarına çıkmış ve can yeleklerine sarılmış dumlupınar mürettebatını görerek motora aldı ve çanakkale'de hastaneye ulaştırdı.

gün ağarmıştı. balıkçı tekneleri, dumlupınar'ın batarken su yüzüne fırlattığı haberleşme şamandırasını gördü. gümrük motorunun ikinci çarkçısı selim yoludüz şamandıraya uzandı ve üzerindeki yazıyı okudu:

‘‘deniz kuvvetlerine bağlı dumlupınar denizaltısı burada battı. kapağı açın ve denizaltıyla irtibat kurun.’’

yoludüz kapağı açtı, şamandıranın içindeki ahizeyi kaldırdı ve ümitle ‘‘alo’’ dedi.

telefondaki ses, ‘‘buyrun, ben astsubay selami’’ dedi.

beklediği karşılığı alan selim yoludüz, astsubay selami'ye ne durumda olduklarını sordu. astsubay selami, geminin 15 derece sancak yönünde yatık ve elektriğin kesik olduğunu, 22 kişi olarak kıç torpido dairesine girebildiklerini söyledi.

selim yoludüz, ‘‘endişelenmeyin. kurtaran yolda. sizi oradan çıkaracağız’’ dedi. astsubay selami'nin cevabı, selim yoludüz'ün kulağına ve kalbine işledi:

‘‘ailelerimize selam söylüyoruz. bizi kurtaracağınızdan eminiz. vatan sağolsun...’’

bu, astsubay selami'nin boğazın yüzeyindekilerle yaptığı ilk konuşma oldu. saat 11:00 sularında olay mahaline gelen kurtaran gemisinin tüm çabaları sonuçsuz kaldı. bir süre sonra bir konuşma daha yapmak için şamandıranın başına gidildi ve ahize kaldırıldı. ahizenin diğer ucundan sadece dualar, ezan sesleri ve iniltiler geliyordu. saat 15:00 sularında ise muhabere şamandırasını tutan telefon kablosu koptu. bir daha dumlupınar mürettebatından haber alınamadı.

10.2.20

92. Oscar ödüllerinde kazananlar listesi

İşte Oscar 2020'nin Kazananları:

En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu: Brad Pitt (Once Upon a Time... in Hollywood)

En İyi Animasyon Film: Toy Story 4

En İyi Kısa Animasyon: Hair Love

En İyi Özgün Senaryo: Bong Joon-ho ve Han Jin Won (Parasite)

En İyi Uyarlama Senaryo: Taika Waititi (Jojo Rabbit)

En İyi Kısa Film: The Neighbors’ Window

En İyi Yapım Tasarımı: Once Upon a Time… in Hollywood

En İyi Kostüm Tasarımı: Little Women

En İyi Belgesel: American Factory

En İyi Kısa Belgesel: Learning to Skateboard in a Warzone (If You’re a Girl)

En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu: Laura Dern (Marriage Story)

En İyi Ses Kurgusu: Ford v Ferrari

En İyi Ses Miksajı: 1917

En İyi Görüntü Yönetimi: Roger Deakins (1917)

En İyi Kurgu: Ford v Ferrari

En İyi Görsel Efekt: 1917

En İyi Saç ve Makyaj Tasarımı: Bombshell

En İyi Uluslararası Film: Parasite (Güney Kore)

En İyi Müzik: Joker

En İyi Şarkı: (I’m Gonna) Love Me Again (Rocketman)

En İyi Yönetmen: Bong Joon-ho (Parasite)

En İyi Erkek Oyuncu: Joaquin Phoenix (Joker)

En İyi Kadın Oyuncu: Renée Zellweger (Judy)

En İyi Film: Parasite

8.2.20

Aviyonik nedir ?

Aviyonik havacılıkta uçaklar, yapay uydular ve uzay araçlarının elektronik sistemleri için kullanılan terimdir.

Aviyonik sistemleri arasında iletişim, navigasyon, birden fazla sistemin görüntü ve yönetimi ve bireysel işlevleri gerçekleştirmek için uçaklara takılan yüzlerce sistem sayılabilir. Bu sistemler bir polis helikopterinin arama spotu gibi basit bir sistemden havadan erken uyarı platformları gibi komplike sistemlere kadar çeşitlidir.

Terim İngilizce havacılık anlamına gelen "aviation" ile elektronik anlamına gelen "electronics" kelimelerinden türetilmiştir.

Bir uçakta kokpit; uçağın kontrolü, takibi, komünikasyonu, navigasyonu, meteoroloji kontrolü ve çarpışma önleyici sistemleri gibi pek çok sistemi barındırarak aviyonik ekipmanların en çok bulunduğu yerdir. Genel olarak uçaklarda aviyonikler 14 veya 28 Volt DC elektrik sistemi kullanırlar. Ancak, büyük ve daha karmaşık elektrik sistemlerine sahip uçakları (örneğin havayolu uçakları veya savaş uçakları) bazı ekipmanlarda 400 Hz, 115 Volt AC elektrik sistemi de kullanır. Dünya çapında pek çok aviyonik ekipman üreticisi mevcuttur. En çok kullanılan ve tanınan firmalar arasında Honeywell Aerospace (Bendix/King'in de sahibi), Rockwell Collins, Thales Group, Garmin ve Avidyne Corporation sayılabilir.


Aviyonik ekipmanların uluslararası standartları "Airlines Electronic Engineering Committee" (AEEC, Havayolları Elektronik Mühendislik Komitesi) tarafından belirlenir ve ARINC tarafından yayınlanır.

Uçaklarda iletişim uçuş ekibinin yer istasyonları ile uçuş ekiplerinin kendi arasında ve yolcular ile iletişimini sağlayan sistemlerdir. Uçak içi iletişim "public address"in kısaltması olan PA sistemleri ve uçuş ekibinin kendi arasında iletişini sağlayan "intercom"lar ile sağlanır.

Havacılıkta VHF iletişim sistemleri 118.000 MHz ile 136.975 MHz frekans aralığında çalışır. Her kanal Avrupa'da 8.33 kHz aralıklarla, diğer bölgelerde 25 kHz aralıklarla dağıtılmıştır. VHF uçaktan uçağa iletişim ve uçaktan ATC ünitesine iletişimde kullanılabilir. Uçaklarda iletişimde amplitude modulation (AM) modülasyon türü de kullanılır. Ayrıca (özellikle okyanus ötesi uçuşlarda) yüksek frekans (HF) veya uydu iletişimi de kullanılır.

Navigasyon ya da seyrüseferin amacı uçağın yeryüzü üzerindeki konumunu ve yönünü belirlemektir. Aviyonikler; uyduya bağlı sistemler (GPS ve WAAS gibi), yerde kurulu ekipmanlara bağlı sistemler (VOR veya LORAN gibi) veya bunların bir birleşimini kullanabilir. Navigasyon sistemleri uçağın pozisyonunu otomatik olarak hesaplar ve uçuş ekibine harita görünümünde veya çeşitli aletlerde gösterir. Eski aviyonikler ile pilot veya uçağın seyrüsefer görevlisi sinyallerin kesişimini alarak uçağın pozisyonunu belirler. Modern sistemlerde aviyonikler pozisyonu otomatik olarak hesaplar ve uçuş ekibine sistemin öngördüğü şekilde gösterir.


Modern uçaklarda kullanılan glass kokpite dönüşün ilk ipuçları 1970'lerde elektromekanik aletler, göstergeler ve enstrümanların uçağa uygun cathode ray tube (CRT) ekranlara dönüşümü ile ortaya çıktı. “Glass” kokpit (Cam kokpit) anlamı analog göstergeler ve aletler yerine bilgisayar monitörlerinin kullanımından gelir. Uçakların bu sisteme geçişiyle pilotların uçuşu daha hakim bir şekilde takip etmesi, aynı bilginin daha kompakt akışı ve daha etkin gösterimi sağlandı. 1970'lerde, ortalama bir uçak 100'den fazla kokpit enstrümanı ve kontrolüne sahipti.

Glass kokpitler 1985 yılında Gulfstream G‑IV özel jeti ile ilk kez kullanılmaya başladı. Bu tür kokpit enstrümanlarında en önemli konulardan biri; ne kadar bilginin otomasyona bağlanması ve ne kadarının pilotun manuel kontrolünde olmasının dengelenmesidir. Genel olarak, sistemler geliştikçe uçuş operasyonunu otomasyona bağlarken, pilotu sürekli olarak bilgilendirmeye yönelik şekilde dizayn edilir.

Günümüzde uçaklar pek çok şekilde otomatik olarak kontrollü uçuş yapabilirler. Otomatik uçuş kontrolü özellikle yaklaşma ve iniş gibi kritik safhalarda pilot hatasını ve işgücünü azaltmak için çok büyük önem göstermektedir. Otopilot ilk olarak Lawrence Sperry tarafından II. Dünya Savaşı sırasında bombardıman uçaklarının 25.000 feet yükseklikten hassas bir şekilde hedefleri vurabilmesi için uçakların stabil uçabilmesini sağlamak için keşfedildi. ABD Ordusu tarafından ilk kullanıldığı dönemde, bir Honeywell Aerospace şirketi mühendisi arka koltukta acil bir durumda otopilotu devre dışı bırakma amaçlı oturuyordu. Son günlerde hemen hemen tüm ticari uçaklar iniş ve kalkışta pilotun işgücünü azaltma amaçlı uçuş kontrol sistemleri ile donatılmılştır.

İlk basit ticari otopilotlar uçağın uçuş başını ve irtifasını kontrolü için kullanılmış ve diğer kontrollerde limitli kapasiteye sahipti. Helikopterlerde, otomatik stabilizasyon yine bu şekilde kullanılır ve ilk sistemler elektromekaniktir. Fly by wire ve klasik hidrolik kontrollü uçuş yüzeyleri yerine elektronik sistemlere geçiş güvenliği arttırdı
Hava trafik kontrolunu desteklemek için, büyük nakliye uçakları ve çoğu küçük uçaklar Trafik Uyarı ve Çarpışma Önleyici Sistem'e (TCAS) sahiptir. Bu sistem ile uçaklar çevredeki aynı sisteme sahip uçakların konumunu belirler ve gerektiği durumda kaçınma sağlayacak manevrayı pilotlara dikte eder.

Uçağın kontrolüne engel herhangi bir arıza yokken yere çarpmayı (CFIT) önlemek için uçaklarda ana elementi radar altimetre olan Ground-Proximity Warning Systems (GPWS) sistemleri monte edilmiştir. GPWS'in en büyük dezavantajlarından biri olan sadece uçağın o anda altındaki yeryüzeyi ile mesafesini göz önünde bulundurması ve önünde bulunan ve birden yükselen yer yüzeylerine karşı bilgi vermemesine karşılık modern uçaklar "arazi farkındalık uyarı sistemi" (terrain awareness warning system - TAWS) ile donatılmıştır.

Hava radarı (ticari uçaklarda tipik bir örnek olarak Arinc 708) ve yıldırım dedektörleri gibi meteorolojik sistemler özellikle pilotların önündeki hava durumunu belirleyemediği IMC ve gece uçuş şartlarında çok önemlidir. Radar tarafından belirlenen yoğun yağış veya türbulans sahaları uçakta önemli yatay sapmalara sebep olabilir. Bu sistemleri kullanarak pilotlar bu bölgeye girmeden uçuş rotasında değişiklik yapma imkanı bulur.

Modern meteoroloji sistemleri ayrıca wind shear ve türbulans saptama ve uyarı imkanına sahiptir
Aviyonik terimi ilk kez gazeteci Philip J. Klass tarafından "havacılık elektroniği" ifadesinin İngilizce karşılığının birleşik sözcüğü olarak kullanılmıştır.Bugün kullanılan pek çok modern aviyoniklerin geçmişi ve geliştirmesi II. Dünya Savaşı dönemindeki çalışmalara dayanır. Örneğin, günümüzde etkin bir şekilde kullanılan otopilot sistemleri, bombardıman uçaklarının hassas hedefleri vurabilmesi için yüksek irtifalarda sürekli ve istikrarlı oranda uçması için geliştirilmiştir. Bu gelişmelerden en çok bilinen olarak, radarın İngiltere, Almanya ve Amerika Birleşik Devletleri'nde aynı dönemde geliştirilmesi sayılabilir.Modern aviyonik askerî uçak harcamalarının önemli bir kısmıdır. F‑15E gibi veya şu anda kullanımda olmayan F‑14 uçaklarının maliyetlerinin yüzde 80 civarında oranı aviyonik sistemler için harcanır.

Sivil havacılıkta da benzer şekilde aviyoniklerin uçak maliyetlerindeki payı oldukça fazladır. Uçuş kontrol sistemleri (fly-by-wire) ile artan uçuş sayısı gibi sebeplerden dolayı artan yeni navigasyon gereklilikleri sonucu geliştirme çalışmaları, uçakların maliyetini arttırmaktadır. Ulaşımda havacılığın kullanım oranının artması sonucu, kullanım kapasitesi kısıtlanan hava sahalarında uçakları güvenle kontrol etmek için yeni yöntemler üzerinde çalışmalar yapılmıştır.


Aviyonikler ABD Sivil Havacılık Kurumu Federal Aviation Administration'in (FAA) Next Generation Air Transportation System projesi ve Avrupa'nın Single European Sky ATM Research (SESAR) çalışması gibi modernizasyon girişimlerinde önemli bir rol oynamaktadır. ABD'de Ortak Planlama ve Geliştirme Dairesi (Joint Planning and Development Office) aviyonik için altı alanda bir yol haritası ortaya koymaktadır

Yayınlanmış rotalar ve prosedürler - Geliştirilmiş navigasyon ve yönlendirme
Anlaşmalı Yörüngeler - Güncel olarak tercih edilen rotalar oluşturmak için veri iletişimi
Devredilen ayırma – Havadaki ve yerdeki gelişmiş durumsal farkındalık
Düşük görüş/Bulut tavanı-Yaklaşma/Kalkış – Daha az yer altyapısı ile hava kısıtlamalarına karşın operasyona devam edebilme
Surface Operasyonları – Yaklaşma ve kalkış segmentlerinde güvenliğin artması
ATM verimliliği – ATM işleminin geliştirilmesi
1957 yılında kurulan "Aircraft Electronics Association (AEA)" (Havaaracı Elektronik Birliği) üyesi 1.300'den fazla firma vardır. Bunlar arasında bakım konusunda uzmanlaşmış hükümet sertifikalı uluslararası tamir istasyonlarından, genel havacılık uçaklarına aviyonik ve elektronik cihazların kurulum ve tamirini yapan firmalara kadar çeşitli kurumlar vardır.


7.2.20

Uçakta bulunan kara kutu nedir ?

Kara kutu, (İngilizce - Flight recorder), Halk arasında "karakutu" ya da "kara kutu" olarak bilinen ve uçuş esnasında bir uçakta belli verileri kaydetmeye yarayan araçtır. Hava olayları ve kazalarının soruşturulmasında kolaylık sağlaması amacıyla hava taşıtlarında bulunmaktadır. Çeşitli özelliklerine göre sınıflara ayırılır:

Tip 1: Sadece kokpit ile yer, kokpit ile diğer hava araçları ve mürettebatın kendi arasındaki konuşmaları kaydeden cihaz.
Tip 2: Sadece uçuş verilerini kaydeden ve ses kaydetmeyen cihaz.
Tip 3: Hem ses hem de uçuş verilerini kaydeden cihaz. Kısaca FDR/CVR olarak bilinir. Günümüzde en yaygın kullanılan kara kutu tipidir.
Kara kutular kullanıldıkları uçaklara göre farklılıklar gösterirler. En detaylı kayıt büyük yolcu uçaklarında yapılır. Küçük bir uçakta kaydedilecek parametre sayısı ve çözünürlükleri uçağın kullanılacağı sınıfa göre değişir. 2 kişilik bir akrobasi uçağında kaydedilecek veriler 15 ile 20 arasında değişir. Bu konuda referans olarak SAE AS 8039A dokümanı referans alınabilir. Büyük uçaklarda ise 88 temel parametre vardır. Bu parametrelerin türetilmesi ile bir uçakta toplam kaydedilecek bilgi belli olur. Yolcu uçaklarında bu kriter sayısı 250 ye yaklaşabilir. Bu veriler bir kaza olması durumunda incelenir ve kaza nedeni anlaşılır. Örneğin Pilotun motor gücünü arttırdığı Güç kolu nun herhangi bir andaki değeri motor gücü değeri ile aynı değilse güç kolu ile motor bağlantısı kopmuştur diye yorumlanabilir. Bu bilgiler kokpit ses kayıtları ile kıyaslanarak emin olunur. Şayet arıza fark edilmişse pilot bunu yere bildirmeye çalışacak, bu konuşmalar da kara kutuda kaydolacaktır.

Bu kayıtlar sadece kaza durumunda değil, aynı zamanda bir öğrenci pilotun uçuş performansının değerlendirilmesinde de incelenebilir.

Aşağıdaki listede verilenler orta büyüklükte bir uçakta kaydedilecek 88 parametreden bazılarıdır:


  • Zaman
  • Basınç irtifası
  • Hava hızı
  • Baş doğrultusu
  • İvme (Dikey)
  • Yunuslama durumu
  • Roll durumu
  • Pilotun Telsizi açma kapamaya elle müdahalesi
  • Motor gücü
  • Otopilot çalışıyor mu?
  • Uzunlamasına ivme
  • Yunuslama Kontrol verisi
  • Lateral Kontrol verisi
  • Rudder pedal verisi
  • Asli yunuslama kontrol yüzey pozisyonu
  • Asli lateral kontrol yüzey pozisyonu
  • Asli yalpa kontrol yüzey pozisyonu
  • Lateral ivme
  • Yunuslama yüzey kontrol pozisyonu
  • Kokpittte flap yüzey seçimi, firar kenarı;
  • Kokpittte flap yüzey seçimi, hücum kenarı;
  • Dış ortam sıcaklığı
  • Otopilot durumu
  • Radyo irtifası
  • Hücum açısı
  • Hidrolik basınç
  • Yer hızı
  • Fren basıncı
  • DC elektrik dağıtıcı statüsü

Ne kadar sağlamdır ?


  1. Kara kutu her 3 eksen de aynı anda 1000 g'lik güçte yarı dalga sinüs biçimli çarpmaya dayanıklı olmalıdır. (g=9.81 m/s²)
  2. Kara kutu en zayıf olduğu eksende 6,5 milisaniye boyunca 1700 g'lik yarı dalga sinüs biçimli çarpmaya dayanıklı olmalıdır.
  3. Kara kutu 0,05 inch2 lik bir alanda 250 kilogramlık ani bir baskıya dayanabilmelidir (bozuk para büyüklüğünde bir yere 5 ton düşse kaldıracak güç demektir).
  4. 18 inch derinliğinde kumun altında çalışabilmelidir (45 santim).
  5. 1100 derece santigrat sıcaklıkta yarım saat çalışabilmelidir.
  6. 3 metre derinliğinde suyun içerisinde 30 gün çalışabilmelidir.
Yukarıda verdiğimiz maddeler bir kara kutunun kullanım izni almadan evvel geçtiği testlerin bir listesidir. Bu testleri geçemeyen bir kara kutunun bir uçağa takılmasına izin verilmez. Bunlar dışında pek çok test daha uygulanmaktadır.

6.2.20

Sabiha Gökçen Havalimanı

Sabiha Gökçen Uluslararası Havalimanı (IATA: SAW,ICAO:LTFJ) Pendik ilçesi sınırlarında inşa edilen İstanbul'un 2. havalimanı. Havalimanı ismini, dünyanın ilk kadın savaş pilotu ve Türkiye'nin ilk kadın pilotu olan Sabiha Gökçen'den almıştır. Havalimanının temeli Şubat 1998 tarihinde atılmış, Ocak 2001 tarihinde bitirilen havalimanı toplam 550 milyon USD'ye mal olmuştur.

Havalimanı, Malaysia Airports tarafından işletilmektedir. Yer hizmetleri, operasyon, kargo ve güvenlik işlemleri kısa adı ISG olan İstanbul Sabiha Gökçen Uluslararası Havalimanı Yatırım Yapım ve İşletme A.Ş. tarafından yürütülmektedir. 2017 yılında 31.385.841 yolcu, 219.656 uçak ve 50.868 ton kargo trafiğine ev sahipliği yapan Sabiha Gökçen Havalimanı, ülkenin en işlek ikinci havalimanıdır.

Airhelp.com tarafından, AirHelp Score 2019 kapsamında 40'tan fazla ülkeden 40 binden fazla yolcunun katıldığı ankette elde ettiği 10 üzerinden 7,93 puanla dünyanın en iyi 29. havalimanı seçildi

Uluslararası terminal
Yeni terminal binası yıllık 25 milyon yolcu kapasitesine sahiptir, yurt içi ve yurt dışı uçuşları aynı çatı altında yapılmaktadır.

İstanbul Sabiha Gökçen Uluslararası Havalimanı’nın terminali ve eklerinde:

4.718 araç ve 72 otobüs kapasiteli 4 katlı otopark,
Kara ve hava tarafından ayrı girişleri olan 4 katlı ve 128 odalı havalimanı oteli,
112 adet check-in kontuarı, 24 adet self check in kontuarı,
VIP binası ve apron manzaralı CIP bölümleri,
8 adet en büyük gövdeli (ICAO kod E) veya 16 adet orta gövdeli (ICAO kod C) uçağa eş zamanlı hizmet verilebilecek çoklu uçak park ettirme sistemi,
400 m² konferans salonu,
Yiyecek ve içecek sektörünün önde gelen markalarının hizmet verdiği 5.000 m² restoran ve cafe alanı,
4.500 m² lik duty free alanında uluslararası düzeyde duty free mağazaları bulunmaktadır.

Kargo terminali
90.000 ton/yıl
7.000 m² kapalı alan
18 adet 20 m²'şer soğuk hava deposu


Havacılık Bakım Onarım ve Modifikasyon Bölgesi
Hava limanı içinde Thy Teknik A.Ş. Mytechnic ve Turkish Engine Center (TEC) şirketlerinin yer aldığı bir Havacılık Bakım Onarım ve Modifikasyon(HABOM)bölgesi bulunmaktadır.

Uçuş pisti ve park alanları
Üçbin metre uzunluğunda bir piste sahip bulunan havalimanının 55 uçak kapasiteli park alanında aynı anda 22 uçağa beş bin metreküplük akaryakıt deposundan borular yardımıyla yakıt verilebilmektedir. Açılacak yeni pistin uzunluğu işletme tarafından 3.500 metre ve genişliği 60 metre olarak açıklanmıştır. Bu pist Türkiye'de Airbus A380'in inebileceği tek pisttir.

Güvenlik ve itfaiye
Tüm birimleri olağanüstü durumlar için erken uyarı sistemleri ile donatılmıştır. Güvenlik için 42 adet nöbetçi kulübesiyle çevrelenmiş terminal binalarındaki bütün girişler akıllı kart sistemiyle denetlenmektedir. Havalimanının iç ve dış mekanlarını sürekli gözetim altında tutan 137 hareketli kameranın çektiği görüntüler ise 60 ekran tarafından izlenmektedir.

Yangın, yetkisiz kart kullanımı gibi olağandışı durumlarda söz konusu noktaya yönelen kameralar görüntüyü aynı anda dijital ortamda kaydetmektedir. Havalimanı güvenlik sistemi içinde ayrıca fiziki temasa ve harekete karşı duyarlı çift sarılımlı çit sistemi ve yeni nesil x-ray cihazları da mevcuttur. Uyuşturucudan plastik patlayıcıya, konvansiyonel silahlardan tarihi eserlere birçok maddeyi ayırmaya yetenekli bu cihazlar, yolcunun bagajını check-in bankosuna tesliminden sonra devreye girer ve sakıncalı cismin tespitinde operatörü doğrudan uyarır.

Terminallerin temelinde bulunan 300 sismik izolatör ile havalimanı, dünyanın sismik izolasyon yapılmış en büyük yapılarından biridir.

Günümüzde yaşanan kazalar

7 Ocak 2020'de, Şârika Uluslararası Havalimanı'ndan kalkan Pegasus Hava Yolları'nın 747 sefer sayılı yolcu uçağı havalimanına indikten sonra pistten çıktı. Olayda ölen ya da yaralanan olmadı. Havalimanındaki uçuşlar yaklaşık on iki saat boyunca durduruldu.

5 Şubat 2020'de, İzmir Adnan Menderes Havalimanı'ndan kalkan Pegasus Hava Yolları'nın 2193 sefer sayılı yolcu uçağı havalimanına indikten sonra pistten çıktı ve üç parçaya bölündü. Uçaktaki 183 yolcu 3 kişi hayatını kaybederken 180 kişi de yaralandı. Havalimanı kazadan sonra uçuşlara kapatıldı.